GEÇİT HAKKI
~ 09.11.2010 ~
Davacı, 27 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek davalılara ait 28 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı taşınmazı yararına 28 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesis edilmiştir. Hükmü, davalı Zeynep temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nispi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte ( emsaline göre 2,5-3 m. ) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzaman bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu’nun 748/3. maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Geçit hakkına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde; davacıya ait taşınmazların genel yola bağlantısının bulunmadığı sabittir. Mahkemece taşınmazların geçit ihtiyacının belirlenmesi için taşınmaz başında keşif yapılmış ve keşifte alınan rapora göre geçit tesis edilmiştir. Hükme dayanak yapılan rapor incelendiğinde; C harfiyle gösterilen güzergahın yağmur mevsimlerinde geçişe engel teşkil edecek şekilde bataklığa dönüştüğü anlaşılmaktadır. Hükme esas teşkil eden B harfli güzergah ise, yükümlendirilen 28 parsel sayılı taşınmazın ortasına yakın bir yere isabet etmekte olup, taşınmazın ekonomik kullanım bütünlüğünü bozmaktadır. Bu iki seçeneğinde uygun olmadığı açıktır. A harfiyle gösterilen güzergahın ise, 26 parsel sayılı taşınmaz içinde yer almakta olup, bu parsel paydaşlarının tümü de davada yer almıştır. Çok önceden beri dava tarihine kadar davacının parseline geçiş için A harfiyle gösterilen güzergahın geçit yeri olarak kullanıldığı, yerel bilirkişi tarafından açıklanmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 747/2. maddesi, geçit hakkı belirlenirken “önceki mülkiyet ve yol durumu”nun göz önünde tutulacağı öngörmekte olup komşu taşınmaz malikleri bakımından katlanma yükümünün bu maddeye uygun biçimde belirlenmesi hakkaniyete daha uygundur. Yerinde keşif yapılarak, keşif tarihi itibariyle geçit tesis edilecek yerin değeri belirlenip bunun depo ettirilmesinden sonra A harfli güzergahtan geçit tesis edilmesine karar verilecek yerde yazılı olduğu biçimde uygun düşmeyen güzergahlardan birinin geçit yeri olarak kabulü doğru olmamıştır (14. HD. 7.4.2009, 3423/4414).
Hits: 19462