HAKSIZ İNŞAAT
~ 20.04.2010 ~
HAKSIZ İNŞAAT (TMK md. 724 (Eski md. 650):
I-)Levazım Sahibinin İyi Niyetli Olması: Temlik isteyebilme koşullarından biri de, levazım sahibinin iyiniyetle hareket etmiş olmasıdır. Levazım sahibinin iyiniyetle hareket ettiğinin kabul edilebilmesi için, üzerine inşaat yaptığı arazinin kendi malı olduğunu sanması ya da gereken özeni göstermesine rağmen arsanın kendisinin olmadığını bilebilecek durumda bulunmamış olması gerekir. Ayrıca; malzeme sahibi arsanın başkasına ait olduğunu bilse veya bilmesi gerekse bile inşaatı arsa sahibinin onayına dayanarak yapmış ise yine iyiniyetli sayılır (14. HD. E. 2002/7747-8020).
İyiniyet unsurunun yapının inşa edildiği tarihteki durumuna göre belirlenmesi de zorunludur (1. HD. 4.10.2002, 9024/10572).
Temliken tescil isteminin kabulü için öncelikle subjektif iyiniyet koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Çaplı taşınmazlarda iyiniyet iddiası dinlenemeyeceğinden davacıların nizalı yerde iyiniyetle bina yaptığından sözedilemez (14. HD. 14.3.2002, 1087/1820).
II-)Şahsi hak: Malzeme sahibinin mülkiyetin kendisine geçirilmesine ilişkin talebi, şahsi bir hak ve talep niteliğindedir. Bu nedenle, malzeme sahibinin, arsa malikine karşı haiz olduğu dava hakkı, bu konu üzerinde dava açılmadan ve karar alınmadan arsanın mülkiyetinin başkasına geçmesi halinde yeni malike karşı ileri sürülemez (14. HD. 15.10.2002, 5724/6857).
743 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 650. maddesinden kaynaklanan hak, kişisel nitelikte olup bir başkasının arazisine kendi malzemesi ile iyi niyetli olarak bina inşa eden kişi tarafından ileri sürülebilir. Davacı, taşınmazda satın alma yoluyla mülkiyet hakkı sahibi olup, önceki malikin kişisel hakkından yararlanma olanağı yoktur ve satın aldığı tarihte mevcut bulunan tecavüz nedeniyle oluşacak sonuçlara katlanmakla yükümlüdür. Mülkiyet hakkı sahibi, bu hakkını kullanırken objektif özen yükümlülüğü altındadır. Kendi taşınmazının sınırlarını aşarak, hiçbir yasal dayanağı olmadan bir başkasının mülkiyet alanına girmesi iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz. Mülkiyet hakkına taşkın kullanımın sonuçlarına katlanması gerekir. Bu nedenle tescil isteğinin subjektif koşullarının gerçekleştiğinden sözedilemez (14. HD. 3.5.2002, 3070/3474).
III-)Binanın Değerinin Arsa Değerinden Çok Olması: Medeni Kanunun 650. maddesinin uygulanabilmesi için bina değerinin arsa değerinden fazla olması ve bina sahibinin bunu inşa ettiği sırada iyiniyetli olması koşulunun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Levazım sahibinin iyiniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için o yerin kendisine ait olduğu kanaatiyle veya o yerin mülkiyetinin müstakilen kendisine temlik olunacağı vaadine güvenerek inşaat yaptırmış olması gerekir. Olay ve karinelerden, hdisede durumun özelliklerine göre, kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan levazım sahibinin Medeni Kanunun 650. maddesine dayanarak temlik isteminde bulunması mümkün değildir (14. HD. 11.3.2002, 1425/1733).
IV-)İfraz Olanağı Var mı? Taşkın yapı bakımından zemine ilişkin ifraz olanağının bulunup bulunmadığı Belediye Encümeninden sorulmalıdır (1. HD. 4.10.2002, 9024/10572).
V-)Temliken tescil isteği kişisel hak doğurur ve hakkın doğduğu andaki taşınmaz malikine karşı kullanılması gerekir. Sonradan taşınmazda tapu siciline güvenerek ayni hak iktisap eden yeni malike karşı bu hak ileri sürülemez. Mahkemece, yeni malikin çekişmeli kesimin önceki malik tarafından haricen davacıya satıldığının bilindiği, bu nedenle de iyiniyetli olmadığı kabul edilmiş ise de; bu hususun bilinmesi danışıklılığın ispatına yeterli değildir. Bunun yanında, ayni hak iktisap eden davalının iktisabının gerçek bir satış olmadığının da kanıtlanması gerekir (14. HD. 28.5.2002, 3803/4233).
VI-)İmar Kanunu md. 18/son: İmar planı olmayan yerlerde yapılaşma amacına yönelik olarak arsa ve parsellerin hisselere ayrılarak ve özel parsel yapılarak satışı yasaklanmıştır. Dava konusu taşınmazın imar planı dışında köyde bulunduğu ve tarla niteliği ile tapuda kayıtlı olduğu, üzerinde bina bulunduğu ve tarımsal amaçlı kullanılmadığı anlaşıldığından; İmar Yasası'nın 18/son maddesi gereğince hisse tescilinin mümkün olmadığı gözönüne alınmalıdır (14. HD. 28.5.2002, 3803/4233).
VII-)Binanın Üzerine kat çıkmak: Davacı davalıya ait bina üzerine kat çıkarak dava konusu kullandığı daireyi yapmıştır. Ancak; bu inşaatı yaparken taşınmaz maliki davalının kendisine mülkiyeti nakledeceği inancı ile hareket ettiğini kanıtlayamamıştır. Davalı, dava konusu binayı davacının kullanması için yapmasına izin verdiğini, taşınmaz üzerinde diğer çocuklarının da hakkının olduğunu savunmuştur. Bu savunmanın aksi kanıtlanamadığına göre davacının malik olma amacıyla hareket etmediğinin kabulü ile tapu iptali ve tescil isteğinin reddi gerekir (14. HD. 26.4.2002, 2652/3239).
Hits: 17319