KİTAP
İnşaat Hukuku Kitabı

HAKSIZ ZENGİNLEŞMEDE İADENİN KAPSAMI

~ 01.12.2019 ~

A-) ÖRNEK OLAY

 

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalılardan Mehmet'in, diğer davalı Şenol'dan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satınaldığı, gayrimenkulü davacılara gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satışını vaad etmiş, her biri 3 milyon TL mukabilinde toplam 31.000 m2davacılar adına ferağnameyi kabul ve taahhüd ettiği halde, davalılar tapuyu devredemediklerini, sözkonusu gayrimenkulün Antalya Kadastro Mahkemesinin 1998/164 sayılı dosyasında Hazine ile davalılar arasında kadastro tespitine itiraz davası görüldüğü, davanın Hazine lehine sonuçlanarak kesinleşmesi karşısında, öncelikle gayrimenkullerin tapuda devrinin sağlanmaları, bu mümkün olmadığı takdirde davacıların ödediği bedelin 60.000 TL olmak üzere davalılardan tahsilini talep ve dava etmişlerdir.

Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile davalılardan Şenol aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı Mehmet aleyhine açılan dava yönünden kısmen kabulü ile 1.517,54 TL tazminatın tahsili ile davacılara eşit olarak ödenmesine hükmedilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

 

B-) DEĞERLENDİRME

 

Genelde temlik borcu doğuran sözleşmelerden olan satım sözleşmelerinde satış konusu olan malın, sözleşmenin yapıldığı anda mevcut olmasına ya da satıcının malvarlığında bulunmasına gerek yoktur. Bu İtibarla ilerde yapılacak veya üretilecek yahut hâsıl olacak şeyler de satışa konu teşkil edebilirler. Bir başka anlatımla, satıcı başkasına ait şeyleri de satabilir. Eğer satıcı başkasına ait şeyi satmış ve ifa zamanına kadar da o şey üzerinde tasarruf yetkisini elde edememişse ve bu yüzden borcunu yerine getiremiyorsa, ademi ifa nedeniyle tazminat ödemekle yükümlü tutulabilir (TBK. 112).

 

Geçersiz sözleşmelerde ise, taraflardan her biri diğer tarafın ifa ettiği edimi (zenginleşmeyi) iade etmekle yükümlüdür. Bu aşamada, iade yükümlülüğünün zenginleşenin mal varlığının azalmasına yol açmaması önemli bir unsurdur. Dolayısıyla, zenginleşen; iadeden sonra, zenginleşme vuku bulmasaydı, içinde bulunacağı ekonomik durumdan daha kötü veya zararlandırılmış, fakir bir duruma düşmemesine dikkat ve özen gösterilmelidir.

 

Bu tür işlemlerde amaç; davalının edindiği çoğalma sonucu, tüm malvarlığında meydana gelen artışın iadesinden ibarettir.

 

O nedenle, zenginleşmenin kapsamını tayinde, müktesibin malvarlığında oluşan çoğalma ile azalmanın karşılaştırılması yapılmalı, böylece, kazanç ve farkın oluşturacağı sonuç, zenginleşmeyi ortaya koymalıdır.

 

Borçlar Kanununun 78/1. maddesine göre; zenginleşenin elinde kalanı iade ile yükümlü olacaktır. Belirtilen ilkeler altında zenginleşme saptanırken;malvarlığının, sebepsiz yere artmasına neden olan tüm ihtimal ve olgular (en önemlisi enflasyon) ile nedensellik bağı kurulabilen ve zenginleşenin malvarlığında değişmelere yansıyan bütün olaylar iadenin miktarını tayinde gözden kaçırılmamalıdır. Şu da var ki, bu işlemlerde, hâkimin geniş takdir hak ve yetkisinin varlığı tartışılamaz. Borçlar Yasasının 114. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken TBK.'nın 51 ve 52. maddelerindeki, haksız fiil tazminatında hakime büyük takdir yetkisi tanıyan kurallar, geri verme borcunun kapsamının belirlenmesinde, kıyas yoluyla uygulanmalıdır. Görülüyor ki; geri verme borcunun kapsamı, borçlunun (zenginleşenin) durumunu ağırlaştırıyorsa hakim bunu hakkaniyete uygun bir ölçüye indirebilecektir.

 

Kural olarak başkasının zilyetliğindeki tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların satışı ve başkasına ait tapuda kayıtlı taşınmazların noter tarafından düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satışı, kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle geçerlidir. Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği, hiç bir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın, satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Maliki olmadığı bir taşınmazı satmış bulunan kişi aleyhine açılacak (ifa ve mülkiyetin alıcıya geçirilmesi) davasının redde müncer olması, böyle bir satışın BK/nın 20.maddesinde öngörülen afakî imkânsızlık (objektif imkânsızlık) nedeniyle geçersiz sayılmasını gerektirmez. Çünkü, böyle bir sözleşme, (borç doğuran) bir sözleşme olarak geçerlidir ve sonuçta sübjektif imkânsızlık nedeniyle tasarrufi işlemin, yani ifanın yerine getirilememesi sonunda meydana gelen zararın tazmini, TBK.'nın 112. maddesi gereğince satıcıdan istenebileceği gibi, eğer bir ceza şartı kararlaştırılmış ise bunun da ödetilmesi yine TBK.'nın 179. maddesi uyarınca alıcı tarafından istenebilir.

 

 Bu yönden somut olay değerlendirildiğinde, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların sözleşme tarihinde davalı adına tapuda kayıtlı olmasına rağmen, Hazine ile davalı olduğu ve sözleşme tarihinde İfasının mümkün olmadığı, ancak bu imkânsızlığın sözleşmenin hiçbir zaman ifa edilememesine neden olacak şekilde objektif bir imkânsızlık olmadığı, nihayet dava sonunda ifasının mümkün olma ihtimalinin bulunduğu anlaşıldığından, yapılan satış vaadi sözleşmesinin bu yönden de geçerli olduğu sonucuna varılmaktadır.

 

Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramları ile kâr kaybı tazminatına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır.

 

Alacaklının, borçludan istemeye yetkili olduğu, borçlunun da yerine getirmekle yükümlü bulunduğu bir tek edimi, yani bir tek alacak veya borcu ihtiva eden hukuki ilişkiye borç veya dar anlamda borç ilişkisi denir. Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir; bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir. Borçlar Yasasının 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.

 

Müspet zarar;borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.

 

Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur.

 

 Borçlar Kanununun 125. maddesine göre, sözleşmelerde borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanınmıştır. Alacaklı; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir; derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir veya ifadan vazgeçip akdi fesheder ve menfi zararını isteyebilir.

 

Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur; sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.

 

Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine İnanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır.

 

 

Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Bu husus, Borçlar Kanununun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez;istenilecek zarar menfi zarardır.

 

Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder.  Kâr kaybı ise kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan, kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir (HGK. 12.5.2010, 244/260).

 

Bu genel açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında davalıya ait tapuya kayıtlı taşınmazın satışının vaadine yönelik sözleşmenin noterde ve usulünce düzenlenmekle başlangıçta geçerli olarak kurulduğu, ancak daha sonra vaade konu taşınmazla ilgili davaların olumsuz sonuçlanması nedeniyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği anlaşılmakla davacı alıcının, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre BK'nın 112. maddesi uyarınca uğradığı müspet zararı isteyebileceğinde kuşku bulunmamaktadır.

 

Burada ayrıca belirtilmelidir ki, bir zararın oluşması, ona neden olanın tazminat ödeme yükümlülüğünü doğurur. Başlangıçta geçerli olarak kurulmuş olmasına rağmen daha sonra sözleşmenin ifa edilmesinin imkansız olduğunun anlaşılması durumunda, tazminat miktarı belirlenirken zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunludur.

 

Burada ilke şu olmalıdır; zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır. Öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminat da  kadar olacaktır. Bir başka değişle, ödenecek tazminat o miktarda olmalıdır ki, eğer zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak idiyse, ödenecek tazminatla, aynı durum tesis edilebilsin (HGK. 5.3.2003, 152/125).

 

Burada, iadenin gerçekleştiği andaki değil, iadenin talep edildiği andaki

zenginleşme miktarı bu borcun kapsamını belirlemelidir.

 

Hal böyle olunca, davacının 21.12.1992 yılında ödedikleri 60.000 TL için mahkemece başlangıçtan itibaren geçersiz satışlarda uygulanması gereken Denkleştirici Adalet İlkesine göre, endeks, döviz, altın artış oranları esas alınarak hükmedilen 1.517,54 TL davacıların gerçek zararlarını karşılamadığı ortadadır.

 

 

Hits: 16484

İNŞAAT SORUNLAR

KORONAVİRÜSÜN İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNE VE DOLAYISIYLA YÜKLENİCİNİN SORUMLULUKLARINA ETKİSİ
Av. İlker Hasan Duman   Çin’de görülen ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs, ülkemize de sıçramış, ilk vak’a 11 Mart tarihinde tespit ...
ESER SÖZLEŞMESİNDE ZAMANAŞIMI, DURMASI, KESİLMESİ
Borcun zamanaşımına uğramasıyla, borç ( alacak ) sona ermez, sadece alacaklının dava yoluyla alacağını elde etme olanağı, "alacağın dava edilebilme niteliği" ortadan kalkar. ...
HAKSIZ ZENGİNLEŞMEDE İADENİN KAPSAMI
A-) ÖRNEK OLAY   Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalılardan Mehmet'in, diğer davalı Şenol'dan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satınaldığı, ...
İNTİFA HAKKININ DEĞERİ NASIL SAPTANIR
İNTİFA HAKKI ORANLARI (İNTİFA HAKKI İLE YÜKÜMLÜ MAL ÜZERİNDE İNTİFA VE KURU MÜLKİYETE DÜŞEN TUTARLAR) NASIL HESAPLANIR (VERGİ USUL KANUNU MD. 296)   ...
ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ ANİ EDİMLİ SÖZLEŞMEDİR
 Eser sözleşmesi[1]. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, edimin yerine getirilmesiyle borcun sona ermesi aynı anda gerçekleşir; alacaklı da, bu anda, ifaya ...
ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ ÇİFT TİPLİ KARMA SÖZLEŞMEDİR
 Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri, karşılıklı edimleri içeren, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Sözleşmenin ...
İNŞAAT İŞLERİNDE İŞÇİ KAZANÇLARI
ÖZEL İNŞAAT İŞLERİNDE İŞÇİLER İÇİN BİLDİRİLMESİ GEREKEN PRİME ESAS KAZANÇ TUTARININ KURUMCA TESPİTİ   Mevzuat   MEVZUATIN İÇİNDE ...
KESİN HESAP-KESİN HAKEDİŞİN DÜZENLENMESİ
 Yapım işleri genel şartnamesi, kesin hak ediş ve kesin hakdeşi sözleşme tiplerine göre ayrı ayrı düzenlemiştir:   1.      Birim Fiyat ...
HAFRİYAT ESNASINDA KOMŞU PARSELLERDEKİ BİNALARA ZARAR VERİLMEMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
 Bitişik parsel özel mülk ise, konuyu ikiye ayırmalıyız. İnşaat bitişik mi yapılacak ayrık mı?   Hafriyat yapılacak parsele komşu olan parsellerdeki binaların ...
İMAR PLANININ YÜRÜRLÜĞÜNÜN YARGI KARARIYLA DURDURULMASININ İNŞAATLARA VE RUHSATLARAA EETKİSİ
 Bir örnekle açıklayalım: Ahmet Seliçi’nin (…) tapu bilgilerinde kayıtlı olan parsel imar planında anaokulu alanında kalmaktadır. Bu alan 1/1000 ve 1/5000 ...
BİR İNŞAAT NASIL VE NİÇİN MÜHÜRLENİR? MÜHÜRLEME İŞLEMİNİN YARGISAL DENETİMİ
 3194 sayılı İmar Kanunu'nun Ruhsatsız veya Ruhsat ve Eklerine Aykırı Olarak Başlanan Yapılar başlıklı 32.maddesinde ise: "Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat ...
İNŞAAT YASAĞI BULUNAN ARSALAR
 Birinci derece doğal sit alanında ve 100 metrelik sahil şeridi içerisinde yeni inşaat yapılması ilgili mevzuat ile yasaklanmıştır. Bu gibi alanlarda bölgenin özelliği ...
BİR SÖZLEŞME, ONDAN DÖNÜLMEKLE, HİÇ YAPILMAMIŞ DURUMA GELİR Mİ?
Özet: Alacaklı tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlu direnimi nedeniyle sözleşmeden döndüğünde, sözleşme hiç kurulmamış ...
ATAŞMAN DEFTERİ
İnşaat esnasında esas projede olmayan işlerden, toprak altında kalma veya sökülüp atılma gibi ileride görünmeyecek biçimde kapanacak inşa kısımlarının ...
ARSA SAHİBİNİN KAÇAK YAPIYA ONAY VERMESİ GEÇERLİ DEĞİL
Dava, davacı arsa sahibi tarafından, Beykoz Kanlıca Mahallesi 529 ada 380 parsel üzerinde inşası kararlaştırılan yapının ruhsatsız ve kaçak olup imara aykırı bulunması ...
KABA İNŞAAT NEDİR
Kaba inşaatı şöyle tanımlamalıyız: Kaba inşaat: Kum, çakıl, çimento, kireç, demir, tuğla, kalıp, kalıp bağlantı elemanları kullanılarak yapının taşıyıcı ...
ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE TEMLİK
Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri, karşılıklı edimleri içeren, iki tarafa borç yükleyen ...
BAĞLAYICI OLMAYAN SÖZLEŞMENİN BAĞLAYICI DURUMA GELMESİ
Bir eser sözleşmesinin yalnızca onu imzalayan sözleşmecileri bağlayacağı incelenirken, “bağlama” üzerinde durmalıyız. Bir eser sözleşmesinin geçerli ...
PROJE, FSEK'NA TABİ BİR ESER MİDİR YOKSA İNŞAAT HUKUKU KAPSAMINDA BİR ESER MİDİR?
Mimarın ön proje, kesin proje, uygulama ve detay projeleri, gider tahmini, ihale dosyasının hazırlanmasına ilişkin hizmetleri, yapının mesleki denetim hizmetleri, teknik uygulama ...
İNŞAAT RUHSATLARI AÇISINDAN KAZANILMIŞ HAK DURUMU
İNŞAAT RUHSATLARININ HUKUKİ NİTELİĞİ Sözlükte izin, kolaylık, genişlik anlamına gelen ruhsat, (ruhsatname, ruhsatiye) imar mevzuatı açısından, yapılması kanunen izin ...
İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE ALACAĞIN TEMLİKİ
Borçlar Kanunu'nun 162 ve devamı maddeleri uyarınca, bu kişisel hakkını arsa sahibinin rıza ve onayını almaya gerek olmaksızın yazılı olmak koşuluyla üçüncü ...
YÜKLENİCİYE İŞTEN EL ÇEKTİRME
İşten elçektirme bir ihtiyati tedbir olup, inşaata devam etmesi durumunda giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve inşaatın fiili durumunun ...
Yüklenici, Denenmemiş, Rizikolu Bir Sistemi Uygulamamalıdır
Yüklenici, eser meydana getirme borcunu yerine getirirken, işin görüldüğü zamanda bilinen teknik kurallara (örneğin bir inşaat eserinin temelinin atılmasına, ...
ANAYAPININ DEPREM, YANGIN, SEL, ÇÖKÜNTÜ VE BENZERİ NEDENLERLE HARAP OLMASI
Anayapının tümü veya bağımsız bölümlerden biri veya birkaçının deprem, yangın, sel, çöküntü, bombalama ve benzeri nedenlerle harap olması ...
ARSA PAYI KARŞILIĞINDA KAT YAPIM SÖZLEŞMESİNDEN DÖNE YA DA BU SÖZLEŞMENİN BOZULMASI
ARSA PAYI KARŞILIĞINDA KAT YAPIM SÖZLEŞMESİNDEN DÖNE YA DA BU SÖZLEŞMENİN BOZULMASI   Arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinden arsa malikinin ...
ASIL SÖZLEŞMEYİ BOZMANIN TEMLİK EDİLENE ETKİSİ
ASIL SÖZLEŞMEYİ BOZMANIN TEMLİK EDİLENE ETKİSİ I. Genel Olarak Kural olarak, devralan temel borç ilişkisinin geçersizliğini dava edemez Temlikin konusu yalnız ...
ARSA SAHİBİNDEN VEYA YÜKLENİCİDEN PAY SATIN ALAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
ARSA SAHİBİNDEN VEYA YÜKLENİCİDEN PAY SATIN ALAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ...
YÜKLENİCİNİN ARSA PAYI İSTEMİ
YÜKLENİCİNİN PAY DEVRİ İSTEMİ Arsa payı karşılığı bağımsız bölüm yapım sözleşmesinde, iş sahibi, kat irtifakı kurulmuş olan arsasından ileride bağımsız ...
İmar Yasasının İnşaat Hukukundaki Önemi
İmar Yasası, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun oluşmasını ve gelişmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. ...
Kamu Yapım İşlerinde İlişiksizlik Belgesi Prosedürü
 Hakedişler Ödenirken, Sosyal Güvenlik Kurumu Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hakedişlerden Mahsubu, Ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması koşulları ...
Kamu İhalelerinin Yönetsel ve Yargısal Denetimi
Kamu İhale Kurumu, Şikâyetlerin İncelenmesi ve Anlaşmazlıkların Çözümü: İhalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre ...
İNŞAATIN İMAR DURUMUNA UYMASI
İmar durumuna uygunluk, eserin kentin dokusuna uyumunu sağlar. Bu nedenle, bir organ naklinde nakledilen organın vücudun dokusuna uyum sağlamaması durumunda vücudun bu organı kabul ...
Yapı İznini (İnşaat Ruhsatını) Alma Yükümlülüğü
Sözleşmede bir açıklık yoksa, inşaat yapılacak arsanın imar durumunun alınması, plan ve projelerin belediyeden onaylatılması ve yapı izninin alınması, mülkiyet hakkıyla ...
İmar Mevzuatı Karşısında Kazanılmış Hak
Yapı izninin alındığı tarihten başlayarak iki yıl içinde yapıya başlanılmamış ve başlama süresiyle birlikte beş yıl içinde bitirilmemişse, yapı izni ...
İNŞAAT RUHSATI
          A. Yapım İşlerinin İzne Bağlanması Zorunluluğu İdare hukuku kurallarınca, yapı kavramı ile izin kavramı arasında sıkı bir ...