Dava; davacının sarımsak ve buğday ektiği araziye, davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle su verilemediği ileri sürülerek, sarımsak ekili alan için 217.552,50-YTL, buğday ekili alan için ise 73.969,20-YTL olmak üzere uğranıldığı belirtilen toplam 291.512,70-YTL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini ile kadim su haklarına yapılan haksız el atmanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Gaziantep 2. İdare Mahkemesince; davacının maliki bulunduğu Gaziantep İli, Oğuzeli İlçesi, Asmacık Köyü, ... mevkiinde kayıtlı, ... parsel sayılı ve 328 dekar yüzölçümlü tarlanın, Aynalar ile Tüzel Deresinin birleşmesinden oluşan dereden akan suya kurulan bentten, kanal vasıtasıyla su getirilmek suretiyle sulandığı; DSİ'nin Kayacık Barajı göl alanına hiçbir duyuru yapmaksızın 2004 yılı Kasım ayından itibaren su tutmaya başlaması nedeniyle, suyun eski mecrasına akışının kesildiği; derenin mecrasındaki sulu tarlaların kadim hakları doğrultusunda, barajda tutulan sudan, sulanma ihtiyacının doğduğu Şubat ve Mart ayları içerisinde dereye su akışının sağlanması gerekirken, DSİ'nin belirtilen aylarda dereye su bırakmaması nedeniyle, anılan taşınmazda ekili bulunan sarımsak ve buğdaylardan yeterli verim alınamadığı; davacının adli yargı yerlerinde zarar miktarının tespiti amacıyla yaptırdığı bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda; sarımsak ekili alanda oluşan zararın 217.552,50-YTL, buğday ekili alanda oluşan zararının ise 73.969,20-YTL olduğunun belirtildiği; bu itibarla, davalı idarenin, hizmet kusurundan dolayı meydana gelen söz konusu zararı tazmin etmesi gerektiği sonucuna varılarak; davanın tazminat istemi yönünden kabulüne; davacının, kadim su haklarına davalı idarece yapılan haksız el atmanın önlenmesi istemine yönelik olarak ise; bu hususun idareye yapılacak müracaat sonucunda istenebileceği; İdare Mahkemelerinin, idarenin yerine geçecek şekilde karar veremeyecekleri, yalnızca işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapabilecekleri gerekçesiyle, davacının bu isteminin incelenme olanağı bulunmadığına karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan İdare Mahkemesi kararının, tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin kamu hizmetinin kurulması veya yürütülmesinden doğan zararlardan sorumlu tutulmasını gerektiren ilkelerden biri "hizmet kusuru" ilkesidir. Genel olarak hizmet kusuru, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık ve bozukluğu ifade etmektedir.
İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edilebilmek· için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilecek bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması, zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Meydana gelen zararda üçüncü kişinin kusuru varsa, idarenin tazmin sorumluluğu ya tamamen ortadan kalkar ya da kusur ölçüsünde azalır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının maliki bulunduğu Gaziantep İli, Oğuzeli İlçesi, Asmacık Köyü, ... mevkiinde kayıtlı, ... parsel sayılı 328 dekar yüzölçümlü tarlanın, Aynalar ile Tüzel deresinin birleşmesinden oluşan dereden akan suya kurulan bentten, kanal vasıtasıyla su getirmek suretiyle sulandığı; DSİ'nin Kayacık Barajı göl alanına 2004 yılı Kasım ayı başından itibaren su tutmaya başlaması nedeniyle, suyun eski mecrasına akışının kesildiği; barajlarda· tutulan sudan, derenin mecrasındaki tarlaların sulama ihtiyacının doğduğu 2005 yılı Şubat ve Mart ayları içerisinde dereye su akışının sağlanamadığı; davacının ve diğer tarla sahiplerinin başvurusu üzerine davalı idare tarafından 9.4.2005 tarihinde iki, 19.4.2005 tarihinde de üç adet boru hattı çekilerek tarlaların su ihtiyacının sağlanmaya çalışıldığı; ancak davacının tarlasına, Kayacık Barajına uzak olması ve suyun arada bulunan köy halkı tarafından kullanılması nedeniyle su verilemediği; davacı tarafından, Oğuzeli Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla mahallinde iki kez tespit yaptırıldığı, bu tespit sırasında bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda; sarımsak ürününün gelişimini tamamlayamaması nedeniyle bir gelir getirmeyeceği, buğdayın ise en fazla susuz tarla ziraati kadar gelir getirebileceğinin belirtildiği; bunun sonucunda sarımsak ekili alanda oluşan zararın 217.552,50-YTL, buğday ekili alanda oluşan zararın ise 73.969,20-YTL olarak belirlendiği; bunun üzerine de davacı tarafından; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zarar karşılığı toplam 291.521,70-YTL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi ile su haklarına davalı idarece yapılan haksız el atmanın önlenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Tarlasının sulanmasında kullandığı suyun kamunun mülkiyetinde olması nedeniyle, davacının bu sudan ancak kamu yararının elverdiği ölçüde yararlanabilmesi mümkündür. Toplumun genel yararına yönelik olaylarda, sadece. kişilerin uğradığı özel zararların tazmini mümkün olup; ilgililerin genel külfetlere katlanması gerekmektedir.
Bu itibarla, toplumun genel yararına yönelik olarak baraj gölünde su tutulması nedeniyle o bölgede ziraat yapan ilgililerin uğradıkları genel nitelikteki zararların tazminine olanak bulunmamaktadır. Ancak, baraj alanında su tutulmaya başlanılacağının çiftçilere zamanında duyurulması idareye düşen bir ödevdir. Duyuru üzerine çiftçilerin zirai faaliyetleri konusunda önlemler alarak, uğrayacakları zararları azaltabilecekleri açık olduğundan; duyuru yapılmaması, böylece hizmetin kusurlu işletilmesi nedeniyle gerekli önlemleri alamayan çiftçilerin uğradıkları özel nitelikteki zararların tazmininin gerektiği tartışmasızdır.
İdarenin olayda tazmin sorumluluğunun belirlenebilmesi için de, davalı idarenin 2004 yılı kasım ayında barajda su tutmadan önce çiftçilere genel duyuru yapıp yapmadığının araştırılması gerekir. Zira idarenin, yürüttüğü hizmetin gereği olarak çiftçilere belirtilen biçimde duyuru yapması zorunlu olup; bu duyurunun yapılmamasının hizmet kusuru oluşturacağı ve idarenin tazmin sorumluluğunu doğuracağı açık bulunmaktadır.
Davalı idarece baraja su toplanmaya başlanacağının çiftçilere duyurulmadığının tespiti halinde; duyuru yapılmış olsaydı, tarlasında kuru ziraat şartlarına göre ekim yapma olanağını bulacak olan davacının, bu olanağın kendisine tanınmaması, kuru ziraatın gerektirdiği tedbirleri alamaması, uygun ekim yapamaması nedeniyle uğradığı bir zarar var ise, bilirkişi incelemesi yoluyla saptanacak bu zararın tazmini yoluna gidilmesi gerekmektedir.