İDARİ İŞLEMİN "YOK" SAYILACAK KADAR HUKUKA AYKIRI OLMASI
~ 17.05.2012 ~
Fevkalade ağır ve apaçık hukuka aykırılıklar veya çok bariz, çok ağır ve vahim sakatlıkların işlemi yokluk ile malul bıraktığı bir ortak payda olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer bir deyişle, “Bir idari işlemin kurucu unsurlarındaki hukuka aykırılık derhal fark edilebilir nitelikte ve idari işlemin kimliğini dahi kaybettirecek derecede ağır, açık ve bariz ise işlem yok hükmündedir.
Bir işlemin hangi unsurlarındaki ağır ve bariz sakatlıkların işlemi yoklukla malul bırakması gerektiği yönünde öğretideki tartışmalara geçilmeden önce, yokluk halinin “daha doğrusu yok hükmünde sayılma halinin sonuçlarının incelenmesinin doğru olacağı değerlendirilmiştir.” Yokluk halinde tasarruf (idari işlem) hiç doğmamış, hukuk alemine çıkmamış sayılır. Bir kelime ile tasarruf mevcut değildir. Yoklukla malul bir tasarrufa karşı süreye tabi olmaksızın her zaman dava açılabilir. Böyle bir tasarruf idarece her zaman geri alınabilir, yine böyle bir durumda iptal davasında olduğu gibi alakadarın yani davacının dava açma konusunda meşru, şahsi ve güncel bir menfaatinin bulunup bulunmadığına bakılmadığı gibi, böyle bir iddia herkes tarafından ileri sürülebilir ve hakim tarafından da re’sen dikkate alınır. Yine yokluk iddiası iptal davası gibi sadece idari yargıda değil, adli yargıda da ileri sürülebilir (Öğretide sadece idari yargıda ileri sürülmesi gerektiği, sadece adli yargıda ileri sürülmesi gerektiği veya her iki yargı dalında da ileri sürülebileceği görüşünde olanlar da mevcuttur)
Bir tasarrufun yok hükmünde sayılması halinde, o tasarruf sözde tesis tarihinden itibaren ortadan kalkar ve bu durumda Devlete (idareye) atfedilebilecek bir hukuki sorumluluk bulunmaz. Diğer bir deyişle idare namına yapılan ve fakat unsurlarındaki sakatlıklardan dolayı yokluk müeyyidesine maruz kalan bir tasarruf idareye izafe edilebilecek hiçbir hukuki sonuç husule getirmez. Buna mukabil tasarruf neticesinde tasarrufu yapanların şahsına izafe edilebilecek ve medeni hukuk hükümlerine göre haksız fiil teşkil eyleyecek fiili bir durum doğar ve bunu tesis edenlerin mesuliyetine neden olur. SONUÇ OLARAK; Yokluk teorisinin sübjektif soyut bir kavram olması ve idare hukuku öğretisinde her yönüyle tartışılan bir kavram olması nedeniyle bu müeyyidenin çok kolayca kullanılmaması gereklidir. Zira Prof.Sıddık Sami ONAR’ın ifade ettiği gibi “sakatlığın derecesini, müeyyidesini sadece mantıki bir bakımdan tespit etmek, muhtelif ve zıt menfaatlerin çarpıştığı idare hukukunda çok güçtür.”
Yokluk hali idari işlemin unsurlarının (yetki, şekil, sebep, konu ve maksat) tamamı açısından söz konusu olabilir. Ancak maksat unsurunda yokluk hali nadiren ortaya çıkar.
“Yokluk hali “yok hükmünde sayılma hali“ sadece fonksiyon gaspıyla sakat işlemler ile ağır ve bariz yetki tecavüzüyle sakat işlemler ile (fiili yol oluşturan işlemler, düzmece atamalar, yaş koşuluna uymayan atamalar) de söz konusu olabilmektedir.
İşlemin unsurlarından sadece yetki unsuru ile konu unsuru bakımından yokluk halinin söz konusu olabileceği ve yokluk teorisinin uygulama alanının oldukça dar tutulması gerektiği, teori kanunsuz ve keyfi bir idarenin işlemleri karşısında kişilerin bir korunma mekanizması olarak düşünülebilinse de, bu kuramın idare hukukunun bir çok ilkesi ile çeliştiği, hele işlemin yokluğunun tespiti bakımından değerlendirilecek olan “ağır ve bariz hukuka aykırılık” olgusunun soyutluğu ve sübjektifliği karşısında ve üstelik bunların takdirinin kişilere de bırakıldığı bir sistemde bunun bir zorunluluk olduğu, yokluk teorisinin uygulama alanının ancak fonksiyon gaspı ve yetki gaspı halleri ile bazen de işlemin konu unsuru bakımından söz konusu olabileceği, aksi halde bir işlemin yok sayılması ya da iptal edilebilir nitelikte olmasının sadece idari yargının değerlendirilmesine bırakılmasının, tutarsız ve çelişkili içtihatlar ortaya çıkmasına neden olabileceği ve özellikle maksat unsuru yanında sebep unsurunda da yokluk iddiasının ileri sürülemeyeceği.
Yokluk müessesesinin idare hukukunda tatbikinde faydalar olduğu ve yokluk nazariyesinin bazı hocaların belirttiği şekilde sadece idari tasarrufların selahiyet (yetki) ve şekil (biçim) unsurları bakımından tatbikinin eksiklik olacağı ve yokluk nazariyesinin bütüne yakın unsurlar bakımından (maksat unsuru hariç) kabul edilebilir olması gerektiği (ve davamız açısından önem arzetmesi nedeni ile) sebep unsurundaki çok bariz ve ağır sakatlıkların tasarrufun yokluğuna neden olabileceği (vahim olmayan sakatlıkların ise sadece tasarrufun iptaline neden olabileceği). Ayrıca, yokluk teorisinin sadece maksat unsurundaki bir sakatlık ve bozukluk hallerinde uygulama alanı bulamayacağı ve bu unsurdaki ağır ve vahim sakatlıkların sadece iptal sebebi olabileceği nedeninin de yetki, şekil, sebep ve konu unsurlarının tamamının objektif bir mahiyet arz etmesine karşın, maksat unsurunun tamamen sübjektif bir mahiyet arz etmesi olduğu.
Salahiyet (yetki) ve şekil (biçim) unsurlarında, bariz bir surette yokluk müeyyidesini icap ettirecek sakatlıkların söz konusu olabileceği, sebep ve konu unsuru açısından ise daha nadir söz konusu olabileceği ve bu iki unsurdaki (sebep ve mevzu unsurları) yokluk hali için, sakatlıkların çok bariz olması, hukuk nizamını açık bir suretle ihlal etmesi, böyle bir tasarrufun, mantıken idareye izafesinin mümkün olmaması.
Türk idare hukuku öğretisinde, ağırlıklı olarak varılabilen ortak nokta maksat unsuru yönünden yokluk müeyyidesinin uygulanamayacağı, yetki ve fonksiyon ile konu unsurunda (bazılarına göre şekil unsuru yönünden de) uygulanabileceği, sebep unsuru yönünden ise nadiren uygulanabileceği yönündedir. Tekrar etmek gerekirse yokluk kavramı Türk İdare Hukukunda her yönüyle oldukça tartışmalı ve öğreti ile idari yargıçların karar ve içtihatlarıyla ortaya konulmuş bir müessesedir. Soyut ve sübjektif bir kavramdır. Bu tartışılırlık sadece kavramın kendisi için değil, bir idari işlemin hangi unsurlarında uygulama alanı bulabileceği açısından da geçerlidir ve idare hukukunda yokluk müeyyidesinin tatbikinde mutlak ve değişmez kurallar koymak mümkün olmadığı gibi doğru da değildir.
“Sebep” unsurunda yokluk “yok sayılma” halinin uygulanıp uygulanamayacağını çok yönlü değerlendirmiş ve nadiren de olsa sebep unsurundaki derhal fark edilebilir nitelikte ve idari işlemin kimliğini dahi kaybettirecek derecede ağır, açık ve bariz sakatlıkların işlemi sebep unsuru yönünden yoklukla malul bırakabileceği sonucuna ulaşmıştır.
Hits: 17246