KİTAP VE MAKALELER
~ 04.04.2010 ~
Anayasamani
Mümtaz SOYSAL⋅ Mart 31, 2010
SALGIN hastalık gitgide yayılıyor.
Rasgele anayasa değiştirme tutkusu denebilecek bir toplum hastalığıdır bu. Anayasa hukuku denen ciddi bir hukuk dalına günlük olayların ya da geçici bunalımların etkisiyle hemen sarılıvermek ve olur olmaz bir yerinden tutunup okumuşuyla cahiliyle, bilginiyle amatörüyle, sorumlusuyla sorumsuzuyla müthiş bir toplu çırpınışa kapılma biçiminde kendini gösterir.
Hastalık ilk bakışta, canlılık izlenimi verir. Anayasasıyla bunca ilgilenip değiştirme işine böylesine hararetle koyulmuş görünen bir toplum canlı ve sağlıklı görünmez mi? Ama, bu aslında gribe yakalanmış insandaki ateşin yükselmesiyle kızarmış bir yüz izlenimidir. Hayra alamet sayılmaz.
Anayasacılık tarihinde birkaç çeşit anayasa yapma ve değiştirme örneği görülür.
Birincisi, büyük toplumsal çalkalanış, darbe, ihtilal ya da devrim dönemlerinde görülenidir. Çalkantıdan kendilerine göre başarıyla çıkıp darbeyi, ihtilali ya da devrimi gerçekleştirenler, amaçlarına uygun bir anayasa yaparak ya da yaptırarak işe koyulurlar. Ortaya çıkan metin, sonucu meşruluk temeline oturtup temel amaçlara yönelik bir yol haritasının ortaya konması demektir. İkinci Abdülhamid’in kabul edip sonra rafa kaldırdığı Kanun-u Esasi, İttihatçıların İkinci Meşrutiyet değişiklikleri ve 1920 Anadolu İhtilali’nin temel yasalarıyla Cumhuriyetin 1924, 1961, 1982 anayasaları bu kategoriye girer.
İkinci örnek, ekonomik ve sosyal değişimlerin yavaş yavaş getirdiği perakende değişikliklerdir. Bunlar akla yakın gerekçelere dayalı, zorunlu ayarlamalardır ve anayasaların ömrünü uzatıp saygınlığını sağlamaya yararlar.
Bazen geçici bir çıkmazı aşmak için yalap şalap bir hukukçulukla acele yapılan öyle anayasa değişiklikleri vardır ki, evet çıkmazdan kurtulmaya yaramışlardır, ama gerçekten bu amaçla yapılıp yapılmadıkları ve bilinçaltındaki sistem değiştirme niyetinin belirtisi olup olmadıkları pek belli değildir. 2007 Türkiyesi’nin siyasal ortamında şimdiki Cumhurbaşkanı’nın seçimine varan anayasa değişikliği böyle “konjonktürel” bir üçüncü kategoriyi oluşturur.
Dördüncü örnek, şimdi olduğu gibi dizboyu ekonomik ve sosyal sorunlar batağına saplanmış, işsizlik oranı korkunç düzeye çıkmış, ufuksuzluk yüzünden iktidar aleyhine dönmeye başlamış bir toplumu oyalamak ve insanları anayasa tartışarak kendi iradeleriyle ülkeye yön veriyormuş yanılgısına çekmek amacıyla apar topar oluşturulan bir değişiklik paketinin ileri sürülmesidir.
Üstelik asıl sorun olan yargı bağımsızlığını büsbütün tehlikeye atarak.
Günahlar çeşit çeşit. En büyük günah, devleti, ordusu ve cumhuriyeti için yüreği titreyen iyi niyetli bir toplumu “en yüksek rütbeli subaylar için yüce divan” gibi damdan düşme tartışmalarla oyalayıp aldatmak olsa gerek.
Hits: 3600