YÜKLENİCİNİN BEDELİ HAK ETMESİ
~ 12.06.2018 ~
İş sahibinin ödemeyi borçlandığı bir bedel karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirip teslim etmeyi üstlendiği sözleşmeye "eser sözleşmesi" denir.
Tanımından da anlaşılacağı gibi eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Yüklenicinin sözleşmeden doğan asli borcu bir eser meydana getirerek bunu iş sahibine teslim etmektir. Meydana getirilerek iş sahibine teslim edilen eserin "ayıpsız" olması gerekir. Kanun ayıbın açık tanımını vermemiştir. Ancak ayıbın ağırlığı konusunda bir sıralama yapmıştır. Kanuna göre eserin "... iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı" olmasını, "aşırı masraf gerektirmemesi halinde onarımın mümkün olması" halinden ayırmıştır.
Meydana getirilen eserin sözleşmede belirtilen nitelikleri taşımaması ya da dürüstlük kuralına göre eserde bulunması gereken niteliklerden yoksun olması halinde eserin ayıplı olduğu kabul edilmektedir.
Ayıp maddi, hukuki, ekonomik ve estetik ayıp olarak tasnif edilmektedir. Bu tasnif içinde "hukuki ayıp" üzerinde durmakta yarar vardır. Hukuki ayıp edim konusu üzerinde, alıcının ondan yararlanmasını veya onun üzerinde tasarruf etmesini engelleyen, malın değerini veya ondan beklenen faydayı etkileyen ve genellikle- kamu hukukundan doğan sınırların bulunmasıdır.
3194 Sayılı İmar Kanunu'nun
21. maddesi uyarınca, anılan Kanun'un kapsamına giren bütün yapılar için yapı (inşaat) ruhsatı alınması şarttır. Kanun'un 22. maddesine göre yapı ruhsatı almak için belediye veya valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçeyle müracaat edilmelidir; dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa ebatlı kroki eklenmesi gereklidir. Eğer yapı ruhsatsızsa ya da ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilmiş ve ruhsata uygun hale de getirilemiyorsa binanın yıkılması gerekir (İmar K.m.32). Ayrıca ruhsatsız yapılarla ilgili idari müeyyideler de uygulanır (m.42).
Hemen belirtmek gerekir ki İmar Kanunundaki hükümler kamu düzenine dair olup mahkemeler ve Yargıtay'ca re'sen gözetilir.
Meydana getirilen eserdeki ayıp hükümleri ile İmar Kanunu maddelerinin bir arada değerlendirilmesinden, ruhsatsız bir yapının fiziksel (maddi) anlamda eksiksiz olması halinde dahi hukuken ayıplı sayılacağı ve yüklenicinin ayıptan doğan sorumluluğuna gidilebileceği sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan yüklenicinin eser meydana getirip teslim etme borcunun karşısında, eser sözleşmesinin iş sahibine yüklediği edim "bedeli ödemek"tir.
Sözleşmenin koşulları ya da özelliğine göre daha sonra ifa hakkı bulunmadıkça, karşılıklı edimler içeren sözleşmelerde, sözleşmenin ifasını isteyen tarafın öncelikle kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir . Eser sözleşmesinde de yüklenicinin bedelin ödenmesini istemesi, eseri ayıpsız biçimde teslim etmesi ya da etmeye hazır olduğunu bildirmesi koşuluna bağlıdır. İş sahibi ayıplı eseri teslim almaya zorlanamaz; bu durumda iş sahibinin bedel ödeme borcu da muaccel olmaz. İş sahibi ayıp giderilinceye kadar ödemeden kaçınabilir.
Edim konusu inşaat (bina yapımı) olan eser sözleşmeleri bakımından binanın sözleşme ve eklerine, fen ve sanat kaidelerine, tasdikli projeye, ruhsata ve diğer imar düzenlemelerine uygun olması şarttır; aksi takdirde eserin ayıplı olduğu sonucuna varılır ve bu halde yüklenici iş bedeline hak kazanamaz.
Sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça yapı ruhsatı almak yükümlülüğü iş (arsa) sahibine aittir; bu mükellefiyetin yerine getirilmesi yükleniciden beklenemez. Ancak basiretli bir iş adamı sıfatını taşıyan ehil bir yüklenicinin de ruhsat ve proje olmaksızın inşaata başlamaması ve bunu sürdürmemesi gerekir. Yüklenici bu ilkenin aksine davranmış ise, başka deyişle ruhsat ve gerekli izinleri almaksızın binayı tamamlamışsa iş bedeline hak kazanamaz. Böyle bir durumda yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi eğer mümkünse proje ve ruhsat eksiklerinin giderilmesine bağlıdır. Aynı şekilde iş sahibi de projesi ve ruhsatı olmayan bir inşaatta mevcut eksiklik ve kusurlu işlerin giderim bedelini isteyemez.
İlke olarak ruhsata bağlanmamış inşaat sebebiyle yüklenicinin iş bedeli isteyemeyeceği tartışmasızdır. Sırf bu sebeple davanın reddine karar verilmesinin yüklenicinin mağduriyetine neden olduğu da dikkate alınarak, mahkemenin öncelikle onaylı projesi ve yapı izin belgesi bulunmadan yapılan inşaatın imar mevzuatına uygun hale getirilmesinin mümkün olup olamayacağının ilgili idarelerden sorulması ve bilirkişiden alınacak ek raporla saptanmasının gerektiği; bu araştırma ve incelemenin yapılmasından sonra binanın hiç bir şekilde proje ve ruhsata bağlanmasının mümkün olmayacağının anlaşılması halinde, ki böyle bir durumda yıkılması gereken binanın ekonomik değerinin de olmadığı gözetilerek, yüklenicinin açtığı imalat bedeline dair davanın reddinin lazım geldiği benimsenmiştir. Binanın yasal hale getirilmesinin mümkün olduğunun anlaşılması halinde ise (yapı izin belgesi almak yükümlülüğü iş sahibine ait olduğundan) öncelikle iş sahibine gerekli projeleri hazırlayıp inşaatı ruhsata bağlatması için süre verilmeli, adı geçenin bunu yerine getirmemesi halinde yüklenicinin bu gerekliliği sağlayabilmesine olanak tanınmalı ve bina yasal hale getirilirse yüklenicinin imalat bedelini isteyebileceği aksi takdirde bedel isteyemeyeceği kabul edilmelidir.
Hits: 14313