I.İhtiyari dava arkadaşlığı
Birden çok kişi, aşağıdaki durumlarda birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir nedenle ortak olması; b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri; c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki nedenlerin aynı veya birbirine benzer olması.
İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder (HMK. md. 57-58).
II.Zorunlu dava arkadaşlığı
Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken durumlarda zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
Zorunlu dava arkadaşları ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edilmesine karşın duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK. md. 59-60).
Maddî bakımdan mecburî dava arkadaşlığı ancak kanunlarda belirtilen elbirliği ortaklığı ile bölünemeyen hak veya borç üzerinde birden fazla kişinin tasarrufta bulunması durumunda söz konusu olabilmektedir. Zorunlu dava arkadaşlığına yönelik HMK’nun 64’üncü maddesindeki düzenleme göz önüne alındığında dava arkadaşlarının ancak birlikte dava açmaları veya aleyhlerine birlikte dava açılması zorunludur. Dava arkadaşları hakkında tek hüküm verilmesi esası geçerli olduğundan, mahkemece yapılacak tahkikat ve yargılamaya ilişkin işlemlerde dava arkadaşlarının birlikte hareket etmeleri zorunluluğu esası geçerlidir. Ancak dava arkadaşlarından bir ya da bir kaçının kötü niyetli olarak veya hukuken geçerli olmayan başka nedenlerle öbür dava arkadaşlarıyla birlikte hareket etmemeleri, örneğin duruşmalara gelmemeleri veya yapılacak usuli işlemlere yanaşmamaları durumunda, diğer dava arkadaşları bundan zarar gördükleri gibi, bu tür tutum ve davranışlar davaların gecikmesine de neden olabilmektedir. Duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinin, usulüne uygun olarak davet edilmelerine karşın duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceği açıkça belirtilmiştir. Maddedeki, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinden kasıt, hem tarafın duruşmaya gelmemesi, hem de duruşma dışında süreye tâbi işlemlerde hareketsiz kalınması durumunda geçerli olacağı kabul edilmelidir. Öte yandan, bu düzenleme, davada usul işlemleri bakımından geçerli olup, sulh, feragat ve kabul gibi maddî hukuk içerikli usul işlemleri açısından geçerli değildir. Zira bu türlü maddî hukuk içerikli tasarruf işlemlerinde dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır”[1]
Tüm arsa maliklerince imzalanan ve bu şekilde geçerlilik kazanan böyle bir sözleşmenin feshi ya da iptali davası "olağanüstü tasarruf" niteliğinde olduğundan, TMK'nın 692. maddesi uyarınca, davanın sözleşmenin tarafı olan tüm arsa sahiplerince ve sonradan el değiştirmişse tüm tapu paydaşlarınca açılması veya tüm paydaşların davacı ve davalı safında bulunması, davacı ve davalılar dışında kalan diğer paydaşlar varsa bu kişi yada kişilerin zorunlu dava arkadaşı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak, HMK'nın 59 ve 60. madde hükümleri de gözetilerek, davacı tarafa bu kişileri davaya dahil etmesi için süre verilmesi gerekir[2].
YARGI KARARLARI
TMK'nın 692. maddesi gereğince, paylı taşınmaz malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi olağanüstü tasarruflardan sayıldığından, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, oybirliği ile bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Öncelikle sözleşme konusu taşınmaz üzerine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılabilmesi ve yapılan sözleşmenin paydaşları ve yükleniciyi bağlayıcı olması için tüm paydaşlarca ya da yetkili temsilcilerince sözleşmenin imzalanmış olması veya yapılan sözleşmeye "onay" verilmesi zorunludur. Mahkemece, davaya konu (…) tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu tüm taşınmazların sözleşme tarihi itibariyle maliklerini gösterir tedavüllü tapu kaydı getirtilerek, davalı yüklenici ile sözleşme tarihinde paydaş olup, davada taraf olmayan dava dışı paydaşlar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanıp imzalanmadığı ya da inşaat sözleşmesi imzalanmayan paydaşların feshi istenen inşaat sözleşmelerine onayları olup olmadığı araştırılmalı, diğer paydaşlarla sözleşme ya da sözleşmeler imzalanmadığı ya da davaya konu sözleşmelere onayları bulunmadığının tespiti halinde ise, inşaat sözleşmelerinin geçersizliğinin tespitine karar verilmekle yetinilmelidir.
Davaya konu taşınmazlardaki tüm paydaşlarla arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı ya da sözleşmeye onaylarının bulunduğunun belirlenmesi halinde ise;
Sözleşmenin feshi ya da iptali davası olağanüstü tasarruf niteliğinde bulunduğundan, mahkemece, feshi istenen 22.07.2013 tarihli sözleşmede imzası bulunan ... davaya konu taşınmazların diğer paydaşlarının yine davada zorunlu dava arkadaşı olduğu gözetilerek, diğer paydaşların HMK'nın 59 ve 60. madde hükümleri uyarınca davaya dahil edilmesi için davacı yana önel verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma üzerinde durularak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, eksik taraf teşkili ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (23. HD. 1.6.2016, 946/3381).
c?·?d
Müşterek malın tümüne ilişkin bölünmeyen bir taleple açılacak davanın müşterek maliklerinin tümünün haklarını etkileyeceği, mevcut dava sonucunun, taşınmazın müşterek maliklerinden olan dava dışı M. Ş.'in hukukunu etkileyeceği açıktır. TMK'nın 692. maddesi hükmüne göre de, paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi olağanüstü tasarruflardan sayıldığından, oybirliği ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Öncelikle sözleşmelere konu taşınmaz üzerine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılabilmesi ve yapılan sözleşmelerin paydaşları ve yükleniciyi bağlayıcı olması için tüm paydaşlarca ya da yetkili temsilcilerince sözleşmenin imzalanmış olması veya yapılan sözleşmelere "onay" verilmesi zorunludur. Somut olayda olduğu gibi yüklenici ile tüm arsa sahiplerinin ayrı ayrı sözleşme yapmaları halinde, sözleşmelerin feshi ya da iptali davası da "olağanüstü tasarruf" niteliğinde olduğundan, mahkemece, müşterek paydaşların tamamının birlikte dava açmasının zorunlu olduğu, 31.05.1999 tarihli sözleşmenin tarafı olan diğer arsa sahibi M. Ş.'in davada zorunlu dava arkadaşı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak, HMK'nın59. ve60. madde hükümleri de gözetilerek, davaya dahil edilmesi için davacı yana önel verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma üzerinde durulup toplanan deliller çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, dava dışı paydaşın noterlikte verdiği onay belgesi yeterli görülerek, eksik taraf teşkili ile yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olmuştur. Öte yandan, dava konusu 1/18 oranındaki arsa payı, öncelikle yükleniciden dava dışı Z. G.'e, Z. G.'den dava dışı M. E. G.r'e, M. E. G.r'den yine dava dışı M.S. G.'e, M. S. G.'den de davalı E. G.'e devredilmiştir. Dava sonucunda verilecek hüküm hukuki haklarını etkileyeceğinden yükleniciden itibaren tedavüle katılan tüm maliklerin davada taraf olarak yer alması zorunludur. Bu durumda mahkemece, arsa payının ilk tesisinden itibaren intikallerini de gösterir tapu kayıtları dikkate alınarak, adı geçen şahıslar ile bu şahıslar dışında başka şahıslar da varsa bunlar hakkında dava açmak üzere davacıya süre verilerek, açılacak davanın bu dava ile birleştirilmesi, taraf teşkilinin bu yönüyle de tamamlanmasından sonra davanın sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi de doğru olmamıştır (23. HD. 1.10.2014, 1599/6122).
c?·?d
Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, zorunlu dava arkadaşlığı vardır (HMK md. 59). Başka bir anlatımla, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Davalılar arasında (pasif) zorunlu dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı, bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Bu yön, HMK'nın 60. maddesinde; “Zorunlu arkadaşları … aleyhine birlikte dava açılabilir” denilerek norma bağlanmıştır. Davalı sıfatı zorunlu dava arkadaşlarının tümüne aittir. Davanın bütün zorunlu dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış olması halinde davada sıfat sorunu ortaya çıkacaktır. Ancak bu halde, dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, yargıç, HMK'nın 124. maddesinin 4. fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer zorunlu dava arkadaşına da teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir (10. HD. 17.3.2014, 23823/5954).
c?·?d
Dava; sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, öncelikle davalı yüklenicilerin sözleşmeye konu inşaatın yapılacağı tüm taşınmazların diğer paydaşları ile sözleşme imzalayıp imzalamadıkları, imzalamamışlarsa dava konusu sözleşmeye onay verip vermediklerinin araştırılması, diğer paydaşlarla sözleşme yapılmamış ya da sözleşmeye onay vermemiş iseler, davacılar ile davalılar arasındaki bu sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü ile hüküm fıkrasında da sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile tapu iptali ve tescile karar verilmesi gereklidir. Öte yandan, inşaatın yapılacağı tüm taşınmazların diğer paydaşları ile sözleşme imzalanmış olduğunun ya da sözleşmeye onay verdiklerinin anlaşılması durumunda ise, sözleşmenin feshi ya da iptali davası da "olağanüstü tasarruf" niteliğinde olduğundan, paydaşların tamamının birlikte dava açmasının zorunlu olup, diğer arsa maliklerinin davada zorunlu dava arkadaşı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak, mahkemece, HMK'nın 59. ve 60. madde hükümleri de gözetilerek, davaya dahil edilmeleri için davacı yana önel verilerek ya da diğer paydaşların da dava açmış olmaları halinde davalar birleştirilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma üzerinde durulup toplanan deliller çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir (23. HD. 18.1.2017, 3432/64).