İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:
a. Kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda yetki itirazı.
b. Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.
İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; yoksa dinlenemez.
İlk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir.
İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır (HMK. md. 116-117).
I. Yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkeme tarafından bakılacağını ortaya koyan bir kavramdır. Her mahkemelerin yargı yetkisi, dava konusuna bağlı bir sınırlama yanında, belli bir coğrafi bölge ile sınırlı olup, buna o mahkemenin yargı çevresi denir. Bu yargı çevresinin sınırları, idari teşkilat sınırlarına göre belirlenir. İlçe asliye ve sulh mahkemelerinin yargı çevreleri bulundukları ilçenin; il merkezindeki asliye mahkemelerinin yargı çevresi ise merkezi ilçenin sınırları içinde kalan bölgeyi kapsamaktadır.
Yetki konusunda getirilen kurallar, bazı hallerde tarafların yani davacı veya davalının (çekişmesiz yargıda ilgililerin) durumuna ya da dava konusunun niteliğine göre belirlenmiştir. Yetki meselesi, görevden farklı olarak hukukumuzda kural olarak kamu düzeni ile ilgili görülmemiştir. Buna bağlı olarak çoğunlukla tek mahkeme yetkili olarak kabul edilmemiş, davacının davasını açabilmesi için genel yetki kuralı yanında, ona seçim hakkı tanıyan özel yetki kuralları da düzenlenmiştir. Ancak bazı hallerde mahkemenin yetkisi kamu düzeni ile ilişkili kabul edilerek kesin yetki kuralları getirilmiştir.
Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanununa tabidir (md. 5). HMK'nın6. maddesine göre bir davada genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenir (md. 6/2). Genel yetki kuralı dışında, genel yetkiyi kaldırmayan özel yetki kuralları da kabul edilmiştir. Davacının seçimine göre dava hem genel yetkili mahkemede hem de özel yetkili mahkemede açabilir (HMK. md.8, md.10, md.16, md. 11/2 ve 3, md.15 gibi).
Yetki kuralları; kural olarak kamu düzeninden değildir. Kanun bazı hallerde kesin yetki kuralları öngörmüştür. Bu durumda, dava sadece kanunda öngörülen mahkeme veya mahkemelerde açılabilir. Kanunun ifadesinden, kanunda belirtilen yer veya yerler dışında başka bir yerde açılamayacağı anlaşılan davalarda yetki kuralı kesin yetki kuralıdır. Kesin yetkili olarak tek bir mahkeme öngörülmüş olabileceği gibi birden fazla mahkeme de öngörülmüş olabilir. HMK'da düzenlenen kesin yetki kurallarının başında taşınmazın aynından doğan davalara ilişkin yetki kuralı gelir. Taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yerde açılır (md.12). HMK. md. 14/2, md. 11/ 1-a ve 11/1-b, md.15/2'de düzenlenen yetki kuralları da kesin yetki kuralıdır. Kural olarak yetki, dava şartı olmayıp ilk itirazdır. Bu nedenle mahkeme yetkiyi kendiliğinden dikkate alamaz. Ancak kesin yetki hallerinde, davanın mutlaka kesin yetkili mahkemede açılması gerekir. HMK 114 /1-ç maddesine göre, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartıdır. HMK'nın “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19. maddesi (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterecektir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili duruma gelir” düzenlemesini içermektedir.
Kesin yetki kuralının söz konusu olmadığı durumlarda mahkemelerin yetkisine yönelik itirazlar, ilk itirazlardan olup bu konu mahkemece öncelikle ve esasa girilmeden ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır. Ön sorunun incelenme yöntemi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 164. maddesinde gösterilmiştir.
HMK'nın 116-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiş, 117/1. maddesinde de cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen ilk itirazların dinlenemeyeceği hükmü getirilmiştir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. HMK'nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde ve tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmaları halinde geçerli olarak yapılabilir.
HMK'nın 116-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiş, 117/1. maddesinde de cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen ilk itirazların dinlenemeyeceği hükmü getirilmiştir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. HMK'nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde ve tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmaları halinde geçerli olarak yapılabilir.
HMK'nın 17. maddesi gereğince davanın sadece sözleşme ile belirlenen mahkemede açılacağına dair hüküm aksi de kararlaştırılabileceğinden münhasır yetki olup, kesin yetki niteliğinde değildir. Davalı tarafça da gerek icra dosyasında gerekse açılan itirazın iptali davasında süresi içinde yetki itirazında bulunulmamıştır.
Yazılı yargılama usulüne tabi bir davada davalı vekilinin yetki ilk itirazını içeren cevap dilekçesi davacıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmiş olması davacının savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının (HMK. md. 27/2) kapsamında yer alan açıklama yapma ve ispat hakkının ihlali ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir. Taraflarca karşılıklı dilekçelerin verilmesi aşaması tamamlanmadan yazılı şekilde yetki ilk itirazının kabulüyle yetkisizlik kararı verilmesi usule aykırılık oluşturacaktır.