4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 336. maddesinde "Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar." hükmü mevcuttur. Bu madde hükmüne göre eşlerden herhangi birine öncelik veya üstünlük tanınmamıştır. Aynı Kanunun 342. maddesinde de ayırım yapılmaksızın anne ve babanın, çocuğu velayetleri çerçevesinde temsil edecekleri ilkesi getirilmiştir. Emredici nitelikteki bu hükümler, evlilik birliği içinde velayetin kullanılması kapsamında, ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak tüm davalar yönünden geçerlidir. Buna göre, asıl olan eşlerin birlikte dava açmaları ise de, bunlardan birisi tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan icazetini bildirip olumlu iradesini ortaya koyması ile velayetin birlikte kullanılması gerçekleşmiş olacağından yeterlidir. Diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanamadığı davanın reddi gerekir. İncelenen dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, davacının eşi ve küçüğün annesi Feride Gürsul'un sağ olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davacıya, eşinin davaya katılmak ya da duruşmada hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için süre verilip, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eşlerden birinin istemi yeterli bulunarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Diğer taraftan, dosya içinde bulunan 21.1.2008 tarihli sağlık kurulu raporuna göre, muayene tarihi itibariyle küçüğün 1 yaş civarında olduğu, doğum tarihinin bu tarihin bir yıl öncesi olan 21.1.2007 tarihiyle uyumlu olduğu gözetilmeksizin, doğum tarihinin 12.11.2007 olarak tashih edilmesi usul ve yasaya aykırıdır (18. HD. 1.11.2011, 10253/11079).