YAKINMA HAKKININ KAPSAM VE İLKELERİ
~ 05.05.2010 ~
YAKINMA HAKKININ KAPSAM VE İLKELERİ
(HGK.21.9.2005, E.4-468, K.2005/514)
Yakınma hakkı, başka bir anlatımla hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 8Hakların Korunması) ile ilgili kurallar başlığı altında ve 36. maddesinde; herkesin meşru araç ve yollardan yararlanarak yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu biçiminde yer almıştır. Kişi, gerek yargı mercileri önünde ve gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendisine zarar veren kişilere karşı, haklarının korunmasını, bunun sonucu olarak da zarar veren hakkında yasal işlem yapılmasını ve bu bağlamda cezalandırılmasını isteme hak ve yetkisine sahiptir.
Anayasa, hak arama özgürlüğü ilkeleri ile kişilik değerlerini güvence altına alınmasını istemiştir (Anayasa md. 12, 17, TMK. md. 24, 24/a).
Hak arama özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya geldiğinde, bu değerlerden hangisine üstünlük tanınacağı sorunu ile karşılaşılır. Bir yandan kişinin hak arama özgürlüğü güvence altına alınırken, öte yandan kişilik hakları da anayasal ve yasal güvence altına alınmıştır. Buna karşın kişi, hakkını ararken, karşı yanın kişilik değerlerine saldırıda bulunabilir. Onu hukuka aykırı bir eylemle suçlayabilir.
Hukukun, karşı karşıya gelen bu iki değeri aynı konuda ve zamanda koruma altına aldığı düşünülemez. Aksi halde, hukukun kendisi kendi kurallarıyla çatışmış olur.
Hak arama özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmadığı, başka bir anlatımla kişi, istediği biçim ve koşulda ve salt başkasını zararlandırmak için bu hakkını kullanamayacağı, aksi halde bu hakkı kötüye kullanmış sayılacağı kabul edilerek, Anayasa ve yasaların öngördüğü güvenceden yararlanamayacaktır.
Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Yakınmayı haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bu olgu veya emareye dayanılarak, başkalarının da böyle bir olay karşısında, davalı gibi hareket etmesinin uygun görüleceği, başka bir anlatımla orta düzeydeki kişinin de somut olaydaki gibi davranacağı ve bu çerçevenin içinde kalan yakınma hakkının yerinde kullanıldığı kabul edilmelidir. Aksi halde yakınmanın hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı ve yakınılanın kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır
Örneğin, Ahmet, savcılığa başvurarak, pazarda alışveriş yaptığı sırada yanından geçen Mehmet’in gömlek cebinden parasını aldığını sandığını, davacının cebinden parasını aldığını görmediğini, ancak fark ettiğini, şüphe üzerine şikayetçi olduğunu belirterek “hırsızlık suçu” isnat etmişse; Ahmet’in, hiçbir delil ve emareye dayanmadan, sırf tahmin üzerine Mehmet hakkında suçlamada bulunması, yakınma hakkını hukuka uygun olarak kullanmadığı sonucuna varılmalıdır.
Hits: 15278