Dava, davalı ... ile davacıların murisi ... arasında kurulan eser sözleşmesinin ifası sırasında, ...'in elektrik akımına kapılarak ölmesi sebebiyle destekten yoksunluk nedeniyle maddi ve yakınlarının ölümü sebebiyle manevi tazminat alacaklarının davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada ıslahla artırılan miktar da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalılar iş sahibi ve Yedaş vekilleri ile davalı ... Bekediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre eser sözleşmesi ilişkisinde konunun uzmanı yükleniciler olduğundan gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de yüklenicilere aittir. Olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ilâ 371 arası maddelerinde (TBK 470-486) düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre, zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici kusurunun tespitinde, iş güvenliği mevzuatından da yararlanılması olanaklı ise de, sadece bu mevzuata göre yüklenicinin kusuru belirlenemez. Çünkü, yüklenici işinin uzmanı sayılan, sorumlu meslek adamıdır. Yüklenici, eser sözleşmesi ile yüklendiği edimini yerine getirirken veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerekli tüm tedbirleri almakla ödevlidir. Yüklenici, işçi sayılamayacağından iş sahibinin denetimine de tâbi değildir. Yüklenicilerin, iş sahibine karşı Borçlar Kanunu’nun 357. maddesi hükmünden kaynaklanan sadakat borcu ve aynı Kanun'un 356. maddesi hükmüne dayalı özen borcu söz konusudur. Borçlar Kanunu’nun 356. maddesi hükmüne göre, yüklenicinin sorumluluğu, aynı Kanunu'nun 321. maddesinde belirtilen işçinin hizmet akdindeki sorumluluğu gibidir. Ancak, iş sahibine nazaran bağımsız çalışması, işin ehli olması da gözönünde bulundurularak sorumluluğu hizmet akdine göre çalışan işçiye nazaran daha ağır kabul edilmektedir. İş sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan kaçınması, yüklenicinin “özen borcu” kapsamındadır. Açıklanan bu hukukî sebeplerle; kural olarak eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin ifası sırasında veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerçekleşen zararlı olayların oluşumunda etkili olan yüklenicinin kusurunun, daima iş sahibinin kusurundan daha ağır derecede olması gerekir.
Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; mahkemece talimat ile alınan 30.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen kusur oranları kabul edilmiş ise de; yukarıda açıklanan hukukî ilkeler gözetilmeden sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ilkelerine göre olaya etkili kusur durum ve oranlarını belirleyen bilirkişi kurulu raporunun yeterli olduğundan söz edilemez.
Taraflar arasındaki ilişki mülga 818 sayılı BK'nın 355 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olduğu gözetilerek davalıların davacıların murisinin ölümünde kusurlu olup olmadığı, varsa oranının belirlenmesi için eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapacak konunun uzmanlarından oluşan heyetten rapor alınması zorunludur. Mahkemece eser sözleşmesi hükümlerine göre konunun uzmanlarından oluşturulacak teknik heyetten rapor alınmadan işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ilkelerine göre hazırlanan rapora göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca dosya kapsamında murislere dava tarihinden sonra 09.09.2016 tarihli 22.250,00 TL, 05.10.2016 tarihli 23.250,00 TL 09.11.2016 tarihli 23.250,00 TL, 15.12.2016 tarihli 23.250,00 TL bedelli ödeme dekontları sunulmuş olup, ödeme tarihlerinde yürürlükte bulunan 6098 saylıı Türk Borçlar Kanunu'nun 100. maddesi hükmünce ödemelerin TBK'nın 100. maddesi gereğince icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmaması da doğru olmamıştır. (emsal Yargıtay 15. Hukuk dairesi’nin 04.10.2018 tarih, 2017/689 Esas, 2018/3603 Karar sayılı ilamı)
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yanlar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisi olduğuna göre yeniden oluşturulacak eser sözleşmeleri konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunacağı teknik bilirkişi kurulundan, eser sözleşmesi hükümlerine göre taraflara yüklenen kusur oranı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp değerlendirilerek, bulunacak kusur oranının hesaplanan maddi zarara uygulanmak ve davadan sonra yapılan ödemelerin de TBK 100. maddesi dikkate alınarak tahsili yönünde sonucuna uygun karar verilmesinden ibaret olmalıdır.