EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ
~ 20.04.2010 ~
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ[1]
PLAN
I. GENEL OLARAK
II. KATILMA REJİMİNDE EGEMEN OLAN İLKELER
A. Emek Karşılığı Edinilen Mallarda Hak Sahipliği İlkesi
1. Genel olarak
2. İstisnası
B. Sözleşme Özgürlüğü İlkesi
III. KATILMA REJİMİNE İLİŞKİN SÜRELER
A. Başlaması
B. Sona Ermesi
1. Ölümle
2. Başka mal rejimine geçiş
a. Sözleşmeyle
b. Mahkeme kararıyla
aa. Haklı sebeple mal ayrılığına geçiş
bb. Ayrılık kararı
3. Boşanma ve iptal davasıyla
IV. KATILMA REJİMİNDE MAL TÜRLERİ
A. Edinilmiş Mallar (TMK. md. 219)
1. Çalışma karşılığı edinilen mallar
2. İstisnaları
B. Kişisel Mallar (TMK md. 220)
1. Kanundan dolayı kişisel mallar
2. Sözleşmeden dolayı kişisel mallar
V. KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİ
A. Malların Hangi Tarihteki Değerlerinin Esas Alınacağı
1. Malların değerlendirme anı
2. İstisnası
B. Hangi Değerlerin Ölçü Alınacağı
1. Sürüm değeri
2. Gelir değeri
3. Hakkaniyet değeri
C. Artık Değerin (Net Değerin) Hesabı
1. Aktiflerin hesabı
2. Pasiflerin hesabı
a. Değer artış payı
b. Edinilmiş mala giden kişisel malların karşılıklar
c. Borçlar
D. Katılma Alacağının Hesabı
E. Alacaklarının (Katılma ve Değer Artış Alacaklarının) Ödenmesi
1. Alacağın Niteliği
2. Ödemenin Nakit veya Ayın Olarak Yapılabilmesi(TMK. md 218)
3. Ölüm Durumunda Konut ve Konut Eşyasında Nakit Yerine Ayni Hak İstemi(TMK. md. 240)
4. Katılma Alacağının Azaltılması ya da Reddi (TMK. md. 236)
5. Karşılık Alacakların Takas Edilmesi (TMK. md. 236/II)
7. Borçluya Ödeme İçin Tarih (Vade) Tanınması ve Alacağa Faiz ve Güvence Verilmesi (TMK. md. 239)
8. Borçlular
9. Alacaklılar
F. Paylı Mülkiyetin Tasfiyesi
G. Zamanaşımı
H. Katılma Alacağı ve Miras Hakkı
l. GENEL OLARAK
Edinilmiş mallar katılma rejimi TMK.’nda 2002 yılında yapılan değişiklerle yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Yasal mal rejimi olarak kabul edilmesinin anlamı ise şudur; çiftlerin herhangi bir işlem yapmasına veya istekte bulunmasına gerek kalmaksızın malların yönetiminde ve paylaşımında bu rejime bağlı kılınmaları.
Yanlar bu mal rejimini benimsemek istemiyorlarsa diğer mal rejimlerini seçtiklerini gösterir mal rejimi sözleşmesini imzalamaları gerekir. Diğer mal rejimleri seçime bağlı olduklarından seçimlik mal rejimleri olarak anılırlar.
Diğer mal rejimlerinin seçimi evlenmeden önce veya evlendikten sonra yapılabilir. Evlenmeden önce noterde diğer mal rejimlerinin seçimi yapılabileceği gibi, bu seçim evlilik sırasında evlendirme memuruna beyanda bulunularak da yapılabilir. Evlilikten sonra ise bu seçim ancak noter huzurunda yapılabilir. Eski MK. bu seçimin geçerliliğini mahkeme onayına bağlamıştı.
II. KATILMA REJİMİNDE EGEMEN OLAN İLKELER
A. Emek Karşılığı Edinilen Mallarda Hak İyeliği İlkesi
TMK. md. 219 edinilmiş malların tanımı yapılmıştır:
“Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.”
Bu sayılan maddeler, eşlerin karşılıklı dayanışma ve yardımla birlikte evlilik süresince edindiği malları, edinilmiş mal olarak saymıştır.
Yasa kişisel malları sayarak edinilmiş malların belirlenmesinde kapsam dışı bırakılacak kazanç ve malları belirlemiştir. Yasanın 219. maddesi yasaca kişisel mal olarak kabul edilmiş malları sayarken 220. maddesi ise sözleşme ile edinilmiş mal kapsamı dışında bırakılabilecek kişisel mallara yer vermiştir.
1. Kanuna göre
“Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri
3. Manevî tazminat alacakları
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.”
2. Sözleşmeye göre
“Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.”
B. Hak Sahipliğinin Evlilik Süresince Edinilen Mallarla Sınırlı Olması İlkesi
Yasa 219. maddesinde edinilmiş malın, yasal mal rejimi devam ettiği sürece edinilmiş mallar olduğunu ve 220. maddesinde de evlilik öncesinde edinilen malların kişisel mal olduğunu belirtmiştir.
Bu iki madde göz önüne alındığında ancak evliliğin devamı ve bu mal rejimine bağlı kalındığı sürece edinilen malların edinilmiş mal olarak kabul edileceği, evlilik öncesinde edinilen malların ve sayılan diğer kişisel malların edinilmiş mal olarak değerlendirilemeyeceği açıkça ortaya çıkmaktadır.
C. Hak Sahibi Eşe Ayni Değil, Şahsi (Alacak) Hakkı Tanınması İlkesi
1. Genel olarak
Yasa 239/I. maddesinde bu mal rejimi bağlamında kazanılan hakkın bir ayni hak olmadığı alacak hakkı olduğunu, borçlu eşin bunu nakden veya ayın olarak ödeyebileceğini belirtmiştir.
Söz gelimi evlilik süresinde alınmış bir taşınmaz olduğunu varsayalım. Malların paylaşımına gidildiği zaman eşler arasında mülkiyet paylaşımı yapılmaz, malın rayiç bedeli hesaplanır ve alacaklı olan eşe bu bedel ödenir.
Verilen hak bir ayni hak olmadığından eşlerin edinilmiş ve kişisel malları üzerinde tasarruf yetkileri sınırlanmış değildir. Ancak yasa bu yetkinin kullanım sınırlarını belirlemiştir.
TMK. md. 194 aile konutunun (ister edinilmiş mal ister kişisel mal olsun) diğer eşin onayı bulunmadıkça başkalarına devredilemeyeceğini veya bu konut üzerinde hakların sınırlanamayacağını, rehin edilemeyeceğini, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesinin feshedilemeyeceğini,
TMK. md. 223/II aksine bir anlaşma olmadığı sürece paylı mülkiyete söz konusu mal üzerinde diğer eşin rızası olmadan tasarrufta[2] (yararlanma ve yönetim etkisi hariç) bulunulamayacağını (bu maddenin amacı yasal önalım hakkı bulunan eşin dilerse bunu gider yapmadan kullanmasını sağlamaktır.) belirtmiştir.
a. İstisnası
TM. md. 240 mal rejimi dolayısıyla kazanılacak hakkın ayni hak olarak ileri sürülebileceği durumları düzenlemiştir.
“Madde 240: Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.
Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.
Sağ kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.”
Bu madde daha çok eşlerin evlilikleri süresince oturdukları aile konutu (kiralanmış veya mülkiyetlerinde olan) ve kullanılan ev araç gereçleriyle, ev eşyalarıyla ilgilidir. Bu hüküm ancak ölüm nedeniyle evlilik birliğinin son bulması durumunda uygulama alanı bulur. Sağ kalan eş intifa, oturma, mülkiyet isteğinde bulunabilir.
D. Sözleşme Özgürlüğü İlkesi
Yasa bu mal rejimini zorunlu kılmadığı gibi bu mal rejimi içerisinde de değişiklikler yapabilme olanağı sunmuştur. Buna göre;
a. Mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerleri kişisel mal sayılabilir (TMK. md. 221/I).
b. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler (TMK. md. 221/II).
c. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından[3] pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler (TMK. md. 227/III).
d. Artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul edilebilir (TMK. md. 237/I).
e. Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz (TMK. md. 223/II).
E. Kanıt Kolaylığı ve İyiniyet İlkesi
Kanıtla ilgili olarak TMK. md. 222 hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre;
1. Malın birisine ait olduğu savında bulunuluyorsa bu savda bulunan eş tarafından kanıtlanmalıdır (f. I).
2. Malın, kime ait olduğu belirlenemiyorsa paylı mülkiyette olduğu varsayılır (f. 2)
3. Aksi kanıtlanıncaya kadar malların edinilmiş mal olduğu kabul edilir (f. 3).
4. Eşlerden her biri mallarının dökümünün (envanterinin) tutulmasını noterden isteyebilir ( md. 216), (Burada bir sınır var. O da şu ki resmi envanterdeki mallar ancak getirilmesinden başlayarak bir yıl içinde kayıt altına alınmış olması. Bu durumun aksini ne süren eş bunu kanıtlamakla yükümlüdür).
İyiniyetle ilgili olarak da şu hükümler yasada yer bulmuştur.
Karşılıksız ve muvazaalı temlik yasağı (TMK. md. 229)
Madde 229: “ Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.”
Bu kanun hükmü, kötü niyetle mal kaçıran eşin, bu eyleminden diğer eşin uğrayacağı zararları engellemek, gidermek için getirilmiştir. Ancak bu yasa hükmü malların elden çıkarılmasına karşı bir önlem getirmediği gerekçesiyle eleştirilmişse de yasa bu konuda iki güvence getirmiştir.
a. Borçlu eş temlikten önce TMK. md. 199 hükmüne dayanarak diğer eşin mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını yargıçtan isteyebilir.
b. Borçlu eşin temlik işleminden sonra; üçüncü kişilerin sorumluluğuna gidilebilir. Bu durumda alacaklı eş üçüncü kişiye karşılıksız olarak yapılan kazandırmalarda bu kişiye başvurarak borçlu eşten alamadığı eksik kalan alacağını tamamlamasını isteyebilir (TMK. md. 241); muvazaalı temliklerde: alacaklı eş genel hükümlere göre iptal davasını her zaman açabileceği gibi TMK. md. 229/2 hükmüne dayanarak BK. 18 gereğince temliklerin iptalini ve ardından malların borçlu eşe dönmesini sağlayabilir. Ayrıca İİK. Md. 227 vd. hükümlerinin koşulları varsa iptal için bu hükümden de yararlanabilir.
V. KATILMA REJİMİNE İLİŞKİN SÜRELER
A. Başlaması
1. Evlenmeyle: Eşler evlenmeden önce ya da evlenme başvurusu sırasında seçimlik mal rejimlerinden birini seçmemişlerse evlenme ile bu mal rejimine bağlı kılınırlar.
2. Eşlerin seçimlik rejimden vazgeçmeleriyle: Eğer eşler başka seçimlik mal rejimlerinden birini seçmişlerse ve daha sonra bu mal rejiminden vazgeçerken başka bir mal rejimi seçmemişlerse bu durumda vazgeçme anından başlayarak edinilmiş mallara katılma rejimi ile bağlı olurlar.
B. Sona Ermesi
Katılma rejiminin sona ermesi anı şu açıdan önemlidir: Boşanma davası açılmışsa ve bu kabulle sonuçlanmışsa bu durumda sorun yoktur. Zira boşanma davasının açıldığı tarihten başlayarak sonuçlanması anına kadar geçen sürede edinilen mallar eşlerin kişisel malı sayılırlar. Dava ret ile sonuçlanırsa bu durumda bu süredeki mallarda edinilmiş mal olarak kabul edilirler. Diğer bir konu ise ayrımda (tasfiyede) malların hangi tarihteki değerinin dikkate alınacağıdır. TMK. md. 228 ve 235 buna açıklık getirmiştir; rejimin sona erdiği andaki değer esas alınır[4].
1. Ölümle
Ölüm ve MK. gereğince ölüme benzer sonuç doğuran durumlar da (gaiplik ve ölüm karinesi gibi) katılma rejimini sona erdirir.
Ölüm durumunda tasfiye bu an itibariyle gerçekleştirilir.
Gaiplik durumunda; gaiplik kararının çıkması tek başına evliliğin sona ermesi için yeterli değildir. Bu nedenle sağ kalan eşin ayrıca mahkemeden evliliğin feshi isteminde bulunması gerekir.
Bu durumda evliliğin sona erme anı olarak gaipten son alınan haber tarihi kabul edilir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda ise ölüme neden olabilecek olayın gerçekleşmesi tarihi tasfiye tarihi olarak ele alınır.
2. Başka mal rejimine geçiş
a. Sözleşmeyle başka mal rejimine geçilmişse bu sözleşmenin imzalandığı tarihten başlayarak (TMK. md. 208) yasal mal rejimi sona erer.
b. Mahkeme kararıyla başka mal rejimine geçilmesi durumunda ise;
aa. Haklı sebeple mal ayrılığına geçiş (TMK. md. 206)
Koşulları:
aaa. Haklı neden olmalı; haklı neden somut olayın özelliğine göre belirebileceği gibi yasa örnek olması açısından şu durumları saymıştır:
- Eşin borca batık olması,
- Eşin malvarlığı hakkında isteğine karşın bilgi vermemesi,
- Diğer eşin sürekli ayırt etme gücünden yoksun duruma gelmesi,
- Diğer eşin, yararları tehlikeye düşürmesi.
bbb. Diğer eşin istekte bulunmuş olması
Bu durum sonucunda dava tarihinden başlayarak bu mal rejiminin sona erdiği kabul edilir.
bb. Ayrılık kararı
Eşler ayrılık kararıyla birlikte bu mal rejiminin terkini de isteyebilirler. Aslında bu kararın yargıçça kendiliğinde verilmesi gerekir. Eski MK.’da yer alan bu hükme yeni yasada verilmemesi uygunsuz olmuştur. Bu hükme yer verilmemesi katılma rejiminin amacına ve anlayışına aykırıdır.
3. Boşanma ve iptal davasıyla
TMK. md. 225/II “Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.”
VI. KATILMA REJİMİNDE MAL TÜRLERİ
A. Edinilmiş Mallar (TMK. md. 219)
1. Çalışma karşılığı edinilen mallar: Her eşin evlilik süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığıdır.
2. İstisnaları: Bazı kazançlar evlilik süresi içinde ele geçmiş de olsa bunlar düzenli ve olağan kazançlar değillerdir. Bu nedenle mal rejiminin dışında kabul edilirler. Bunlar:
a. Sosyal güvenlik ve yardım kurumlarının ödemeleri.
b. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle tazminatlar (özel hayat sigortaları kişisel mal kabul edilir).
c. Kişisel malların gelirleri doğal ve medeni ürünleri edinilmiş mal sayılacaktır (bu malların elde edilmesindeki net gelir hesaplanmalı yani gelirin elde edilmesi için yapılan harcamalar, vergiler, değer kaybı gelirden düşülmelidir).
B. Kişisel Mallar (TMK md. 220)
1. Kanundan dolayı kişisel mallar
a. Kişisel kullanım eşyası: Bunu TMK md. 220/b “Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya” olarak tanımlamıştır.
b. Katılma rejiminden önceki mallar.
c. Katılma rejimi süresince miras yoluyla kazanılan mallar.
d. Karşılıksız kazanma yoluyla edinilen mallar; bağış, piyango vs. gibi.
e. Manevi tazminat alacakları.
f. Sosyal güvenlik ve yardım kurumları ya da çalışma gücü kaybı nedeniyle ödenen toptan tazminatların hak sahibinin kalan yaşam süresini karşılayacak olan miktarı (TMK md. 228/II).
Örneğin: A ve B evlidirler. A 32 yaşında bir iş kazası geçiriyor ve dava açıyor. Dava sonucunda 20.500,00 YTL tazminat alıyor. Dava gideri olarak da 500,00 YTL harcıyor. B 2002 yılında boşanma davası açıyor ve 2004 yılında boşanma kararı kesinleşiyor, A kusurlu bulunuyor. Bu durumda A’nın bu işten olan kazancı dava giderlerinin düşürülmesiyle 20.000,00 YTL’dir. Burada hesap yapacak olursak A kaza sırasında 32 yaşındadır. PMF tablosuna göre 36 yıl daha yaşam süresi vardır. Buna göre 36 X 12 = 432 ay ömrü vardır. A’ya kazanç bağlansaydı 20.000 / 432 = 46,297 YTL aylık gelir alacaktı. Tasfiye tarihi olan 2002 tarihinde 42 yaşındadır. PMF tablosuna göre yaklaşık 28 yıl ömrü vardır. 28 X 12 = 336 ömrü kalmış. 336 X 46,297 = 15.555,792 YTL kalan ömrü süresince gerekli olan gelir oranıdır. 20.000,00 – 15.555,792 = 4.444,208 YTL edinilmiş mal sayılacaktır. Bu oran da eşit olarak bölündüğünde 2.222,104 YTL B’ye ödenecektir.
2. Sözleşmeden dolayı kişisel mallar
a. Bir mesleğin yürütülmesi ya da işletme faaliyeti için gerekli olan ve edinilmiş mallar içinde kabul edilmesi gereken malvarlığı değerleri: Bir muhasebecinin büro malzemeleri, bir doktorun tıbbi araç gereçleri, taksi şoförünün kullandığı taksi.
b. Kişisel malların gelirleri
V. KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİ
A. Malların Hangi Tarihteki Değerlerinin Esas Alınacağı
1. Malların değerlendirme anı: TMK. md. 235 malların değerlendirme anı olarak tasfiye anının dikkate alınması gerektiğini hükme bağlamıştır. Eşler malların değerlendirme anını sözleşme ile belirleyebilirler.
2. İstisnası: TMK. md. 235/II gereğince eklenecek değerler temlik edildiği tarihteki değere göre hesaplanır. Bu bağlamda md. 229’da sayılan (eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığıdevirler) temliki tasarruflar, tasarrufların yapıldığı andaki değerleri ile dikkate alınacaktırlar.
B. Hangi Değerlerin Ölçü Alınacağı
1. Sürüm değeri: Kural olarak TMK. md. 232/1 gereğince “Mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır.”
2. Gelir değeri-TMK. md. 233: “Bir eşin malik olarak bizzat işletmeye devam ettiği veya sağ kalan eş ya da altsoyundan birinin kendisine bir bütün olarak özgülenmesini istemeye haklı olduğu bir tarımsal işletme için değer artışından alacağı pay ve katılma alacağı, bunların gelir değeri göz önünde tutularak hesaplanır.
Tarımsal işletmenin maliki veya mirasçıları, diğer eşe karşı ileri sürebilecekleri değer artışı payının veya katılma alacağının, işletmenin sadece sürüm değeri üzerinden hesaplanmasını isteyebilir.
Değerlendirmeye ve işletmenin kazancından mirasçılara pay ödenmesine ilişkin miras hukuku hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.”
3. Hakkaniyet değeri- TMK. md. 234: Bu yasa hükmü gerekli görülen durumlarda yargıca hakkaniyet artırımı yapabilme olanağı tanımıştır.
C. Artık Değerin (Net Değerin) Hesabı (TMK. md. 231)
1. Aktiflerin hesabı
a. Tasfiye sırasında var olan edinilmiş mallar (EM)
b. Eklenecek değerler (TMK. md. 229) (ED)
c. Kişisel mallara giden edinilmiş malların karşılıkları (Denkleştirme) (D1) (TMK. md. 230)
2. Pasiflerin hesabı
a. Değer artış payı (TMK. md. 227): Burada değer artış payı ve denkleştirme arasındaki farkı vurgulamak gerekecektir. Denkleştirme mal sahibi eşin kişisel malından edinilmiş mallarına ya da edinilmiş mallarından kişisel mallarına yaptığı katkının karşılığıyken, değer artış payı bir eşin diğer eşe ait kişisel ya da edinilmiş mala yaptığı katkıdan doğan alacaktır.
b. Edinilmiş mala giden kişisel malların karşılıkları (Denkleştirme) (D2)
c. Borçlar
D. Katılma Alacağının Hesabı (Artık Değerlerin Paylaştırılması)
1. Yasaya göre (TMK. md. 236): Yasa sözleşme ile aksi öngörülmedikçe eşlerin bu değerde ortak hakka sahip olacağını kabul etmiştir.
2. Sözleşmeye göre (TMK. md. 237): Eşler farklı bir oran belirlemiş olabilirler. Bu durumda hesap bu orana göre yapılır.
Bu bilgiler doğrultusunda hesabı şu biçimde bir formüle bağlayabiliriz:
Katılma Alacağı = Artık Değer
2 (veya sözleşmede belirtilen oran)
Katılma Alacağı = (EM + ED + D1) – (DAP + D2 + B)
2 (veya sözleşmede belirtilen oran)
E. Alacaklarının (Katılma ve Değer Artış Alacaklarının) Ödenmesi
1. Alacağın Niteliği
Bu borç bir alacaktır ve para borcudur. Bu nedenle BK.’nun para borçlarına ilişkin hükümleri uygulanır (BK. md 83,101 vd.).
2. Ödemenin Nakit veya Ayın Olarak Yapılabilmesi (TMK. md 218)
Ödeme nakit yerine ayın olarak da yapılabilir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki bu, borçlu eşin seçimine bırakılmış bir durumdur. Yoksa alacaklı eş ayni hak isteminde bulunamaz (ayrıksı durumlar dışında).
3. Ölüm Durumunda Konut ve Konut Eşyasında Nakit Yerine Ayni Hak İstemi (TMK. md. 240)
Bu mal rejimine bağlı alacaklardan doğan hakların alacak hakkı olmasının ayrıksı durumunu oluşturmaktadır. Bu durumda sağ kalan eş katılma alacağını ayni olarak isteyebilir.
Yasa bu hakkın istenemeyeceği durumu da düzenlemiştir. TMK. md. 240/IV ölen eşin bir sanatın ya da mesleğin yerine getirilmesine ilişkin bir mal varlığı var ise ve alt soyunda bu mesleği sürdürecek bir kimsenin bulunması durumunda sağ kalan eşin ayni hak isteminde bulunamayacağını belirtmiştir.
Bir de sağ kalan eşin ayni hak isteminde bulunabileceği mal varlığını ölüme bağlı tasarrufla bir başka kimseye bıraktığını varsayalım. Bu durum sağ kalan eş açısından nasıl bir sonuç doğuracaktır? Bu durumda sağ kalan eş TMK. md. 240 gereğince ölüme bağlı tasarrufun yasaya aykırılığını öne sürerek bunun iptalini isteyebilecektir.
4. Katılma Alacağının Azaltılması ya da Reddi (TMK. md. 236)
Eşin zina veya cana kast etmesi durumunda katılma alacağının reddine ya da azaltılmasına karar verilebilir.
5. Karşılık Alacakların Takas Edilmesi (TMK. md. 236/II)
Takas genel olarak yanların istemine bağlı olarak uygumla alanı bulur. Ancak yasa bu hükmünde bunu isteme bağlamıştır. Yargıç karşılıklı alacak ve borçların takas edilmesini kendiliğinden gözetir.
7. Borçluya Ödeme İçin Tarih (Vade) Tanınması ve Alacağa Faiz ve Güvence Verilmesi (TMK. md. 239)
Borçlu olan eşen nakit ödemede zora düşecekse borcun belirli bir tarihte ödenmesini isteyebilir.
Malların tasfiyesi mahkeme kararıyla gerçekleşmişse bu durumda mahkeme kararında katılma alacağının hangi tarihte ivedili duruma geleceğini ve hangi tarihten başlayarak faize bağlanacağının belirtilmesi gerekir. Bu borcun faize bağlanması alacaklının istemine bağlıdır.
Eğer tasfiye eşlerin anlaşmasıyla yapılmışsa bu durumda anlaşmanın tamamlandığı anda borç ivedili duruma gelir. Faiz için yanlar bir başlangıç tarihi belirlemişlerse bu tarih başlangıç kabul edilir, eğer sözleşmede bu belirlenmemişse borca takip tarihinden başlayarak faiz yürütülür.
8. Borçlular
Eş, mirasçılar ya da eksik kalan katılma alacağından dolayı üçüncü kişilerin sorumlulukları doğabilir.
Üçüncü kişilerin sorumluluğunun doğabilmesi için yasa şu koşulları aramıştır:
1. Katılma alacağının eşin mal varlığından, ölmüşse terekesinden karşılanamaması.
2. Üçüncü kişiye borçlu yanca (eş) karşılıksız kazandırma yapılmış olması.
3. Katılma alacağının, borçlu eş ya da mirasçılarınca ödenmemiş olması.
Üçüncü kişilerden olan alacaklar zamanaşımına bağlanmıştır. Bu zamanaşımı süreleri üçüncü kişiye yapılan karşılıksız kazandırmalar nedeniyle hakkın zedelendiğinin öğrenilmesi tarihinden başlayarak bir yıl, her durumda mal tasfiyesinden başlayarak beş yıldır.
9. Alacaklılar
Katılma hakkı alacağının iyesi eşlerdir. Ancak eşlerin ölümü durumunda bu hak mirasçılarca da ileri sürülebilir. Ancak mirasçıların bu hakkı isteyebilmesi için mal tasfiyesinin ölüm nedeniyle ortaya çıkmış olması gerekir.
Bu hükümlerden yola çıkılarak da katılma alacağının üçüncü kişilere temlik edilmesinde bir engel yoktur.
F. Paylı Mülkiyetin Tasfiyesi
TMK. md. 226/II’da tasfiye sırasından diğer eşin yasada öngörülen tüm haklardan yararlanabilmesinden söz edildiği gibi üstün yararını kanıtlaması durumunda borçlu eş istemese bile payını satın alabileceğinden (üstün yararını kanıtlaması sonucunda mahkeme kararıyla) söz edilmiştir (TMK. md. 226/I).
Bu hakkın kullanılabilmesi için eşler arasında paylı mülkiyete konu bir malvarlığının bulunması, eşler arasında katılma rejiminin sona ermesi, alım hakkını kullanmak isteyen eşin bunda üstün bir yararının bulunması, diğer eşe pay bedelinin ödenmesi gerekir.
G. Zamanaşımı
İlk olarak şunu belirtmek gerekir ki mal rejiminin tasfiyesi davası boşanma ile birlikte açılabileceği gibi karşı dava olarak da açılabilir. Ancak bu haktan doğan istemler boşanma davasının ikincil nitelikte sonuçlarından değildir. Ayrı bir davadır ve ayrı harca bağlı kılınmıştır.
Üçüncü kişilerden alınacak katılma alacağından dolayı yasa zaman aşımını açıkça düzenlemiştir. Karşılıksız kazandırma sonucu hakların zedelendiğinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve her durumda mal tasfiyesinin yapılmasından başlayarak beş yıl geçmekle bu haklar zaman aşımına uğrar (TMK. md. 241)
Ancak genel olarak zamanaşımı açısından yasada açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle genel hükümlerden yola çıkılarak bu zamanaşımı süreleri şu biçimde kabul edilebilir: Eğer istenecek hak bir sözleşmeye dayanıyorsa yani eşler arasında mal rejimine ilişkin bir sözleşme varsa bu durumda BK. md. 125 gereğince zamanaşımı süresi on yıldır. Eşler arasında yasal mal rejimi uygulanıyorsa bu durumda istenecek hak yasal bir haktır ve zamanaşımı mal rejiminin sona ermesi ve katılma alacağının öğrenilmesi tarihinden bir yıl ve her durumda mal rejiminin sona erdiği tarihten başlayarak on yıldır.
Burada zamanaşımının başlama anı büyük önem taşımaktadır. Bunu da kısaca belirtmek gerekirse kısa zamanaşımı: TMK. md. 225 gereğince mal rejimi, boşanma veya evliliğin iptalinde davanın açıldığı, eşlerin anlaşarak sözleşmeyle başka mal rejimine geçmeleri durumunda sözleşmenin yapıldığı, mahkeme kararıyla başka mal rejimine geçiş durumunda bu davanın açıldığı, ölüm durumunda ise ölümün gerçekleşmesiyle son bulur ve zamanaşımı işlemeye başlar. Ancak mal rejiminin son bulduğunun öğrenilmesine karşın katılma alacağının varlığı öğrenilmemiş olabilir. Burada diğer eşin kötü niyetli olması ya da hilesi söz konusu olabileceğinden mal rejiminin sona erdiğinin öğrenilmesinin yanı sıra katılma alacağının varlığının öğrenilmesi de zamanaşımının başlaması için aranmıştır. Mirasçılar açısından alacaklı eşin ölümüyle yeni bir zamanaşımı süresi başlamaz. Uzun zamanaşımı ise; katılma rejiminin sona ermesiyle başlar.
Evlilik sürdükçe zamanaşımı durur. Burada mal rejimine mahkeme kararıyla ya da eşlerin kendi aralarında sözleşmeyle son vermesinin ayrık etkileri bulunmamaktadır.
H. Katılma Alacağı ve Miras Hakkı
Katılma alacağı evlilik sırasında edinilmiş mallarla ilgilidir. Miras hakkı ise ölen eşin her türlü mal varlığını kapsar.
(Kişisel Mallar + Ölen Eşin Katılma Alacağı + Edinilmiş Mallar) – Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı = Katılma Alacağından Arındırılmış Tereke
Katılma alacağı kişisel bir hak olmasına karşın (ayrıksı durumlar kapsam dışı kalmak koşuluyla TMK. md. 240, 241) miras alacağı ayni bir haktır.
Burada miras ve katılma payının hesaplanmasında bir karışıklık olmaması açısından şunu da belirtmek gerekir. Eşin ölmesiyle ölen eşin yasal ya da atanmış mirasçılarının payları belirlenir ve bu paylara hak kazanılır. Eğer sağ kalan eşin katılma alacağı istemi varsa ve yapılan hesapla bir katılma alacağının varlığı saptanırsa bu durumda sağ kalan eş bu hakkının yerine getirilmesi için diğer mirasçılara dava açacaktır. Yoksa eşin ölmesiyle mal varlığının yarısının sağ kalan eşe kalması ardında da kalan diğer yarıda miras paylaşımı yapılması söz konusu değildir. 10.3.2008
Stj. Av. Neslihan Kayol
[1] KILIÇOĞLU, Ahmet M., Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Turhan Kitapevi, Ankara, 2002, 2. Baskı.
[2] Eşlerden birinin paylı mülkiyetteki hissesini üçüncü bir kişiye devretmesi durumunda, devir alan bu üçüncü kişi iyi niyet savında bulunamaz.
[3]DEĞER ARTIŞ PAYI/ARTIK DEĞER, her eşin sahip olduğu Edinilmiş Mallarından, (edinilmiş mallara eklenecek değerler ile edinilmiş mal denkleştirme alacağı da içinde olmak üzere) edinilmiş mallara ilişkin borçların çıkartılmasıyla elde edilir.
[4] Bu kuralın ayrıksı durumu olarak TMK. md. 235/II bir düzenleme getirmiştir. Buna göre eklenecek değerler için temlik tarihindeki değerler esas alınır.
Hits: 20912