(11. D. 24.11.2004, 1984/4752)
ÖZET : 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde davacı ile birlikte kardeşi ve babasının da 8/100 oranında müşterek mülkiyet halinde bulunan ve ağır hasar gören işyeri nedeniyle hak sahipliği için süresinde başvuruda bulunduğu halde başvurunun, Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu tarafından davacının başka sağlam işyeri bulunduğundan bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır. Olayda, davacının, dava konusu işleme esas alınan sağlam işyerlerinin de müşterek mülkiyet şeklinde olduğu, müstakilen sahip olduğu başka işyerinin de bulunmadığı açıktır. Bu durumda; davacının deprem sırasında ağır hasar gören ve müşterek mülkiyetli işyeri için aynı oranda hak sahibi sayılması gerektiği açık olup, davacının hak sahipliği başvurusunun sağlam işyeri bulunduğu belirtilerek reddi yolundaki davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR : 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun'un 29. maddesinde, yıkılan, yanan ve ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereği kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere, hak sahibi olmaları şartıyla bina yaptırılacağı veya kredi verileceği, hak sahipliğine ilişkin durum tespitinin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca bu konuda hazırlanacak Yönetmelik gereğince takdir edileceği hükmü öngörülmüştür.
Anılan kanun hükmü uyarınca düzenlenen Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde, bu yönetmelikte yer alan "Hak Sahibi" deyiminin, afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme durumlarını ifade edeceği, "işyerlerinin zarar görmesi halinde" başlıklı 10. maddesinde ise, afet sebebiyle, dükkan ve fırın gibi işyerleri yıkılan, yanan veya kullanılamayacak derecede ağır hasar gören kimselerin hak sahibi sayılabilecekleri; bu kimselere yine aynı neviden işyeri yapmaları için inşaat kredisi verilebileceği, işyerinin, iştirak veya müşterek mülk halinde olması durumunda ise hissedarlara yine aynı şekilde hisseli olmak üzere aynı neviden bir işyeri için inşaat kredisi verilebileceği, o yerde kendisine veya eşine ait müstakil başka bir işyeri bulunanların bu krediden faydalanamayacağı kuralları yer almıştır.
Yukarıya metni alınan kanun ve yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, afetzedelerin hak sahibi kabul edilebilmeleri için, afet bölgesinde kendisine veya eşine ait müstakil başka bir işyeri bulunmaması kuralının asıl olduğu, müşterek mülkiyet şeklinde bulunan işyerlerinden bahsedilmediği açık olup, birden fazla müşterek mülkiyet şeklinde bulunan işyerlerinin hisse oranlarının toplanamayacağı kuşkusuzdur.
Dosyanın incelenmesinden; 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde davacı ile birlikte kardeşi ve babasının da 8/100 oranında müşterek mülkiyet halinde bulunan ve ağır hasar gören işyeri nedeniyle hak sahipliği için süresinde başvuruda bulunduğu halde başvurunun, Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu tarafından davacının başka sağlam işyeri bulunduğundan bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının, dava konusu işleme esas alınan sağlam işyerlerinin de müşterek mülkiyet şeklinde olduğu, müstakilen sahip olduğu başka işyerinin de bulunmadığı açıktır.
Bu durumda; davacının deprem sırasında ağır hasar gören ve müşterek mülkiyetli işyeri için aynı oranda hak sahibi sayılması gerektiği açık olup, davacının hak sahipliği başvurusunun sağlam işyeri bulunduğu belirtilerek reddi yolundaki davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmamıştır