Dava konusunun belirli bir değere ilişkin olması nedeniyle bir başka deyişle para veya para ile değerlendirilen bir şey ile ilgili bir dava olması nedeniyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 1 Sayılı tarifesi gereğince davanın nispi harca tabi olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Bilindiği üzere harç, kamu hizmetlerinden yararlanan özel ve tüzel kişilerin özel menfaatlerine ilişkin olarak kamu hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında yararlandıkları hizmetlerin maliyetine katlanmaları zorunluluğu olarak tanımlanmaktadır. ( B, P. Yargı Harçları, Ankara 2009, sayfa 1-3 ) Yapılan iş ve hizmet amme hizmetinden daha çok kişilerin kişisel menfaatine ilişkin olduğundan yararlanılan hizmetin karşılığı olarak harcın Hazinece tahsili gerekmektedir. Nitekim 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun gerekçesinde "harç" tanım olarak "fertlerin özel menfaatlerine ilişkin olarak kamu kurumları ve hizmetlerinden yararlanmaları karşılığı yaptıkları ödeme olarak" belirtilmiş aynı tanım Anayasa Mahkemesi kararlarında da benimsenmiştir. ( Anayasa Mahkemesi 31.03.1987 günlü, 1986/20 Esas, 1987/9 Karar, 14.02.1991 gün ve 1990/18 Esas, 1991/14 Karar, 28.09.1995 günlü, 1995/24 Esas-52 Karar )
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 73/3 maddesinde ise "vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" hükmünü içermektedir. Buna göre kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan hizmetlerin karşılığı olarak alınan harç yasaya dayalı olarak alınmalı ve yükümlüsü de kanunun amacına uygun olarak bu hizmetten yararlanan kişiler olmalıdır. Bu zorunluluk Yargıtay İçtihadı Birleştirme YİBK'nın 07.12.1994 tarihli 1964/3 Esas,-5 Karar, ve Anayasa Mahkemesi'nin 31.03.1987 tarihli ve 1986/20 Esas-1987/9 Karar sayılı ilamlarında da gerekçe kısmında belirtilmiştir.
Anayasanın harç alınmasındaki kanunilik ilkesi gereğince Harçlar Kanunu'nun 1. maddesinde alınacak harçlar arasında yargı harçları da sayılmıştır. Yargı harcı devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, bu hizmetten yararlananların sağladığı katkıdır. ( Y.İ.B.K. 16.12.1983 tarihli ve 1983/5, 6 Karar ) Yargı harçları başvurma harcı, celse harcı ile karar ve ilam harcıdır. Karar ve ilam harcı ise maktu veya nispi harç olmak üzere iki çeşit olup konusu para veya para ile değerlendirilebilen belirli bir değere ilişkin davalarda Harçlar Kanunu'nun 1 Sayılı tarifesi gereğince nispi harç alınır. 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun nispi harçlarda ödeme zamanı başlığını taşıyan 28. maddesinin 1. bendi nispi harçlarda ödeme zamanını düzenlemiş aynı maddenin a bendinde ise karar ve ilam harcının ödeme zamanı öngörülmüştür. Bu madde de aynen "karar ve ilam harçlarının 1/4'ü peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren 2 ay içinde ödenir" hükmü yer almaktadır.
Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi ise; "Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır. Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmü yeralmaktadır.
Nitekim aynı esas 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 32. maddesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz." tekrarlanmıştır. Bu maddenin Anayasa aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi 17.03.2010 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 2009/27 Esas, 2010/9 Karar sayılı kararının gerekçesinde "Yargılama sürecinde yasayla harca tabi kılınmış bir hizmetten yararlanmak isteyen ilgili ( davacı veya davalı ), genel kurallar uyarınca harcını ödeyerek bu hizmetten yararlanabilir. Dava açan veya yargılama sırasında harca tabi bir işlemin yapılmasını isteyen tarafın, harç ödemeden devam eden işlemlerin yapılmasını isteyerek bireysel bir menfaat elde etmesi, harçların konuluş amaçlarına aykırılık oluşturur.
Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlerin yapılamayacağını belirten kural bireylerin özel menfaatleriyle ilgili olarak yargı hizmetlerinden yararlanmaları, bu hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından bu kural Anayasa'nın 36. maddesindeki hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir kural değildir.
Bu nedenlerle, Yasa'nın emredici hükümleri gözetilerek yargılama sırasında taşınmazın mahkemece tespit edilen değeri dava dilekçesinde gösterilen değerden daha yüksek olduğundan tespit edilen değere göre Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince eksik nispi harcın tamamlanması aksi halde müteakip yargılama işlemlerine devam edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırılması Harçlar Kanunu 30 ve 32. maddesinde yasal zorunluluk olarak öngörüldüğünden davanın yasanın emredici hükümleri gözetilmeksizin yargılamaya devamla esastan karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık nedeniyle bozma nedenidir. Nitekim gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, gerekse dairelerin yerleşik uygulamaları bu yöndedir. ( Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 04.12.2013 günlü, 2013/21-445 Esas, 2013/1625 Karar, 13.12.2017 günlü, 2017/10-1974 Esas, 2017/1735 Karar, 06.06.2018 tarihli, 2017/13-1984 Esas, 2018/1172 Karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 26.04.2016 tarihli, 2016/774 Esas, 2016/7461 Karar, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 09.10.2018 günlü, 2016/1183, 2018/4595 Karar )
Yukarıda ayrıntıların açıklandığı üzere yargı hizmetinden yararlanan öncelikle dava açan davacıdır. Davacı yargılama sırasında tespit edilen değere göre eksik yatırdığı karar ve ilam harcından sorumludur. Eksik harç ikmal edilmeden müteakip yargılama işlemlerine devam edilerek dosyanın esasının sonuçlandırılması yasanın emredici hükümlerine aykırıdır.
Bu durumda, mahkemece, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle değerleri belirlendikten sonra, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 ve 32. maddesi hükümleri gereğince işlem yapılarak, harç ikmal edildiği taktirde davaya devam edilip işin esası hakkında bir karar verilmesi, harç tamamlanmadığı taktirde ise dosyanın 6100 Sayılı HMK'nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılması ve yasal süresi içerisinde harcı yatırılmak suretiyle yenilenmediği taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yasanın emredici hükümlerine aykırı davranılarak davanın esasının sonuçlandırılması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- ) Kabule göre; kural olarak, kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davalı kooperatife karşı tüm akçalı edimlerini yerine getirmiş olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan ortağa borca rağmen tapularının verilmiş olması halinde de davacı tapu talep edebilecektir.
Bu itibarla; mahkemece, kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılıp, eldeki dava tarihi itibariyle tapu verilen diğer kooperatif ortakları ile davacının, gerçek ödeme miktarları ayrı ayrı belirlenerek karşılaştırılmak suretiyle davacının akçalı yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi, davacı ile aynı durumda olan diğer ortaklara borçlarına rağmen tapularının verilip verilmediği de belirlenerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır (23. HD. 13.7.2020, 1239/2574).