Taraflar arasında 29.3.1973 günlü sözleşme ile arsa payı karşılığında bina yapımı konusunda bir ilişki kurulmuştur. Davacılar, yüklenicidir ve sözleşme gereği arsa sahibine düşen zemin kat ve birinci kattaki daireyi, inşaatı tamamlamak suretiyle teslim etmiş olmalarına rağmen, davalının zemin dahil üçüncü kattaki yüklenicilere ait daireyi tapuda devir ve temlik etmediğini öne sürerek, bu dairenin tapuda kendi adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı savunmasında, dava konusu daireyi davacı taraftan arsanın teslimi sırasında 10.5.1973 günlü senetle 140.000 lira bedel karşılığında satın alarak bedelini tamamen ödediğini ve beş yıldan beri dairede oturduğunu öne sürmüştür. Mahkeme, haricen satış geçersiz olduğu, belgelerin sıhhati de şüpheli görüldüğü gerekçesi ile savunmayı red ile istek gibi karar vermiştir.
İddia ve savunmaya göre uyuşmazlığın çözümü, esas inşaat sözleşmesi ile yüklenici tarafa bırakılan zemin dahil üçüncü katta bulunan dairenin, sonradan arsa sahibi davalıya satılıp satılmadığının ve bu satımın hukuken geçerli olup olmadığının tespitine bağlıdır. Binanın yapıldığı arsa davalıya aittir. Davacı yükleniciler, inşaat bedeli olarak arsa payı temellük edeceklerdir. Fakat arsa paylarının üzerlerine intikalinden önce, bir dairenin davalıya satılmış olduğu ileri sürülmektedir. TMK. Md. 706, Tapu Kanunu`nun 26 ve TBK. md. 237 gereğince gayrimenkul mülkiyetinin nakil borcunu doğuran akitlerin resmi şekilde yapılması gereklidir. Ne var ki satımın yapıldığı iddia olunan tarihte ve daha sonra kat irtifaklarının kurulmasında, satışa konu zemin dahil üçüncü kattaki daireye isabet eden arsa payının tapuda davalı adına yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin satıma ilişkin olarak ibraz olunan belgeler üzerinde bir inceleme yapmaksızın, bunların sıhhatinin şüpheli görüldüğünü benimsemesi de doğru değildir. Bu nedenlerle burada mahkemece yapılacak iş dava konusu dairenin davalıya satımı ile ilgili belgeler, banka yazıları, bonolar ve ödemeye ilişkin diğer vesikalar üzerinde durmak ve gerekli inceleme ve soruşturmayı yapmak suretiyle, dairenin davalıya satılıp satılmadığını belirlemek ve ortaya çıkacak sonuç çevresinde bir karara varmaktır. Yazılı nedenlerle istek gibi yükleniciler yararına tescil kararı verilmesi doğru görülmemiştir (15. HD. 15.10.1980, 1689/2123).