VEKİLİN NE MİKTAR PARA TAHSİL ETTİĞİ NE KADAR MASRAF VEKALET ÜCRETİ KESİP DAVACIYA NE MİKTAR ÖDEDİĞİ BELLİ OLMADIĞI GİBİ DAVACININ BUNLARI BİLDİĞİ HUSUSU DA KANITLANMAMIŞTIR
~ 19.04.2010 ~
VEKİLİN NE MİKTAR PARA TAHSİL ETTİĞİ NE KADAR MASRAF VEKALET ÜCRETİ KESİP DAVACIYA NE MİKTAR ÖDEDİĞİ BELLİ OLMADIĞI GİBİ DAVACININ BUNLARI BİLDİĞİ HUSUSU DA KANITLANMAMIŞTIR
(13. HD. 19.11.2008, 4706/13838)
Davacı vekili, müvekkiline ait taşınmazın dava dışı Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılması üzerine kamulaştırma bedelinin arttırılması için davalıyı vekil tuttuğunu, davalının vekil olarak davayı açıp takip ettiğini, davayı sonuçlandırıp parayı tahsil ettiği halde kendisine 4.102.645.000 TL eksik ödeme yaptığını, ayrıca masraf adı altında 2.050.000.000 aldığı halde 986.000.000 TL harcama yaptığını, fazlasını iade etmediğini ileri sürerek toplam 5.166.450.000 TL'nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, vekil olarak tahsil ettiği parayı davacıya ödediğini ve aralarında 22.8.2003 tarihli ibraname düzenlendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine dairemizce bozulmuş, bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu kez hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki vekalet akdinden kaynaklanmaktadır. Davacı avukat olan davalının vekili olarak, takip ettiği dava sonunda tahsil ettiği parayı kendisine eksik ödendiği iddiası ile bu davayı açmıştır. Yasal dayanağı BK. 392. maddesidir. Bu madde hükmüne göre vekil, müvekkilinin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeye ve her ne surette olursa olsun vekil olarak müvekkili adına almış olduğu herşeyi müvekkiline ödemeye mecburdur. Hesap verme durumunda olan davalı, davacı adına tahsil ettiği paraları tamamen davacıya ödeyip 12.8.2003 tarihli ibranameyi aldığını savunmuştur. Davacı ise ibranamenin altındaki imza kendisine ait ise de kendisinin aldatıldığını, ibranamenin kendisini bağlamayacağını savunmuştur. Davalının dayandığı ibranamede, kamulaştırma bedelinin artırılması davası sonucu, icra müdürlüğünün 2002/3515 esas sayılı dosyası ile icraya konulup tahsil edilen paranın tamamının asıl alacak, faiz, teminat vs. tüm alacağın davacı tarafından alındığı belirtilmektedir. Yukarıda açıklandığı gibi taraflar arasındaki ilişki vekalet ilişkisi olup, karşılıklı güvene dayandığı gibi, birbirlerine karşı saygılı ve dürüst ve iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdırlar. Davalı vekil olarak hesap verirken de güven, iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdır. Bu nedenle verdiği hesabında açık, anlaşılabilir, güvenilebilir olması gerekir. Vekilin verdiği hesabı müvekkil tasvip ederken sonucundan emin olmadığı bazı tazminat taleplerinden vazgeçtiğinin farkında olduğunun kanıtlanması gerekir. Tasvibin ve ondan çıkarılan ibra sonucunun mutlak butlan sebepleri ve irade bozukluğu dolayısı ile hükümsüz olduğunu müvekkilin ileri sürmesi mümkündür. Davalı vekilin dayandığı ibraname bu açıklamalar doğrultusunda incelendiğinde, güven verici gerekli açıklıkta, anlaşılabilir değildir. Bir defa vekilin ne miktar para tahsil ettiği, ne kadar masraf, vekalet ücreti kesip davacıya ne miktar ödediği belli olmadığı gibi, davacının bunları bildiği hususu da kanıtlanmamıştır. Öyle olunca böyle bir ibranameye itibar edilemez. Davalı avukat tahsil ettiği paranın ne kadar olduğunu, bu paradan ne şekilde ve miktarda davacıya ödediğini ispat etmek zorundadır. Davalı ibraz ettiği delillerle tahsil ettiği kamulaştırma bedelinin ve davacıdan aldığı masraf avanslarının hesabını vermemiş paranın tamamını ödediğini kanıtlayamamıştır. Ne varki davalı sair delil demek suretiyle yemin deliline dayanmıştır. Mahkemece, davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Hits: 13575