(9. D. 7.6.2007, 507/2230)
ÖZET : Deprem ve benzeri doğal afetler nedeniyle, idare tarafından yükümlüler lehine olarak getirilen mücbir sebep halinin, idare lehine ve idareyi de kapsayacak şekilde uygulanamayacağı, beş yıllık defter ve belge muhafaza ve ibraz külfetinin bu nedenle uzatılamayacağı hakkında.
KARAR : İstem, 2000 yılına ilişkin yasal defter ve belgeleri 3.1.2006 tarihli yazıyla istenilen yükümlü şirketin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi sonucu devreden katma değer vergisinin değişmesi nedeniyle 20011 Aralık dönemi için adına re'sen salınan 3 kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı kısmen kabul ederek vergi aslını ve 3 kat vergi ziyaı cezasını onayan, cezanın üç katı aşan kısmını kaldıran vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin 2000 yılına ait yasal defter ve belgelerinin istenilmesine ilişkin yazının 3.1.2006 tarihinde tebliğ edilmesine karşın incelemeye ibraz edilmemesi üzerine katma değer vergisi indirimlerinin reddi yoluyla dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 114. maddesinde vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı, Kanunun 253. maddesinde de bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanların tuttukları defterlerle 3. kısımda yazılı vesikaları ilgili buldukları yılı takip eden yıldan başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları hükmü yer almıştır.
Diğer yandan Marmara Bölgesinde meydana gelen depremler nedeniyle 1.9.1999 ve 21.12.1999 tarihli Resmi Gazetelerde yayımlanarak yürürlüğe giren 277 ve 282 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle davacı şirketin bulunduğu ilin de aralarında yer aldığı bazı iller için yükümlüler lehine mücbir sebep hali ilan edilmiş, bu süre zarfında beyanname verme ve vergi ödeme gibi yükümlülüklerin mücbir sebep halinin ortadan kalkmasına karar verildikten sonra yerine getirileceği duyurulmuş ve 14.5.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 285 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de mücbir sebep halinin 31.5.2001 tarihinde sona erdiği ilan edilmiştir.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden deprem nedeniyle ilan edilen mücbir sebep halinin bölgede yaşayan yükümlüler bakımından beyanname vermek, vergi ödemek gibi eylemlerde kolaylık sağlama ve zaman kazandırma ile hak kaybına engel olma amacıyla getirildiği, vergi idaresi bakımından ise Vergi Usul Kanununda öngörülen tarh zamanaşımı ve yasal defter ve belgelerin muhafaza süresi gibi sürelere yönelik ve idare lehine uygulama kabiliyeti taşıyan bir düzenleme içermediği anlaşılmaktadır.
Diğer bir ifadeyle anılan tebliğlerle yükümlüler lehine ve beyanname verme, ödeme gibi vergi ödevleri için getirilen mücbir sebep halinin idare lehine ve tarh zamanaşımı, defter ve belge muhafaza süresi gibi süreleri de kapsayacak şekilde düşünülmesi ve uygulanması mümkün değildir.
Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13. maddesinde vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk, yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler, kişinin iradesi dışında meydana gelen mecburi gaybubetler ve sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden Çıkmış bulunması mücbir sebep olarak sayılmış, Kanunun 15. maddesinde de 13. maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceği, bu halde tarh zamanaşımının işlemeyen süreler kadar uzayacağı hükme bağlanmıştır.
Dava konusu olayda ise bu maddelerin kapsamına giren bir durum olmayıp, yükümlü tarafından defter ve belgelerin 15.11.2001 tarihinde çalındığı ileri sürülerek incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle yapılan resen tarhiyat dava konusunu oluşturmakta, davacı tarafından zayi belgesi sunulamadığı görüldüğünden mücbir sebep halinin varlığı ispatlanmamış olmakla Vergi Usul Kanununun 13. maddesinin, dolayısıyla 15. maddesinin de uygulanamayacağı, 5 yıllık tarh zamanaşımı süresi geçtiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, cezalı tarhiyatın dayanağının vergi ödevlerinden olan, 2000 yılına ait yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi olduğu ve defter ve belgelerin incelemeye ibrazı yazısının da 3.1.2006 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden 2000 yılına ait yasal defter ve belgelerin muhafaza ve ibraz külfeti de 2005 yılı sonunda sona ereceğinden, defter ve belge muhafaza süresi ve tarh zamanaşımı geçtikten sonra yasal defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda defter ve belge muhafaza süresi ve tarh zamanaşımı süresi geçtiğinden cezalı tarhiyatın tamamının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir