(11. D. 24.2.2004, 920/893)
ÖZET : Doğrudan afet sonucu olmasa dahi, afet sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak yürütülen ve bu nedenle afetten ayrı olarak değerlendirilmesi mümkün görülmeyen enkaz kaldırma çalışmaları sonucu konutları oturulamayacak derecede hasar gören veya yıkılan ilgililerin de, normal hayat düzenlerine kavuşturulması bakımından, anılan yönetmelik hükümleri uyarınca hak sahibi kabul edilmeleri sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir. Bu durumda, yukarıda belirtildiği şekilde konutu yıkılan davacının, kalıcı konutlardan hak sahibi kabul edilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak gösterilen hasar tespit işleminde hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle iptali gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
KARAR: Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü: 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 574 sayılı KHK ile değişik 29. maddesinde, yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla, imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere, hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılacağı veya kredi verileceği hükme bağlanmış, bu madde hükmü uyarınca yürürlüğe konulan Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde de, ""Hak Sahibi"" deyimiyle, afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme durumlarının ifade edildiği, aynı yönetmeliğin 4. maddesinde ise, afet sebebiyle, kendilerine ait bulunan konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede ailelerin hak sahibi sayılacakları ve bu ailelere yeniden konut yapılacağı veya konut kredisi verileceği kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucunda, davacıya ait konutun bulunduğu binanın, orta hasarlı olarak tespit edildiği, enkaz kaldırma işlerinin ihale edildiği ... İnşaat Hafriyat Turizm ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yanlışlıkla yıkımına başlanıldığının öğrenilmesi üzerine, davacının da aralarında bulunduğu bazı kat maliklerince 12.11.1999 tarihinde ... Kaymakamlığına başvuruda bulunularak yıkımın durdurulduğu, ancak aynı günün akşamında meydana gelen ... Depremi sonucunda yapılan hasar tespit çalışmalarında, tespite konu binanın bu kez ağır hasarlı olarak saptandığı, fakat hasar tespit tutanağının açıklamalar kısmına ""... İnş. Yıkmıştır"" şerhinin düşüldüğü, daha sonra adı geçen şirket tarafından, ... Depremi sonrasında davalı idarece düzenlenen 27.12.1999 günlü ağır hasar tespit raporuna istinaden 2000 yılı Nisan ayında bina tamamen yıkılarak enkazının kaldırıldığı, bunun üzerine davacının, kalıcı konutlardan hak sahibi kılınması yolundaki talebinin, taşınmazın ilk tespitinin orta hasarlı şeklinde olması ve ... İnşaat Şirketince yıkılmış olması gerekçe gösterilerek reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen yasa ve yönetmelik hükümleriyle güdülen amacın; sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak, afetlerin genel hayata etki derecesi ve oluşturduğu ekonomik kaybın boyutu da dikkate alınarak, afete maruz kalan vatandaşların afet bölgesinde en temel ihtiyaç olarak ortaya çıkan konut ihtiyaçlarını gidermek ve böylece afet sebebiyle konutları oturulamayacak derecede hasar gören veya yıkılan kişilerin, bir an önce normal hayat düzenine kavuşturulması olduğu görülmektedir.
Olayda her ne kadar, davacının konutunun bulunduğu bina hakkında yapılan ilk tespitin orta hasarlı şeklinde olduğu, daha sonra yıkım olayının doğrudan depremden kaynaklanmadığı belirtilerek hak sahipliği istemi reddedilmiş ise de, kat maliklerinden ...'nin talebi üzerine 19.8.1999 tarihinde meydana gelen ... depremi sonrasında, ... Asliye Hukuk Mahkemesince 1999/4467 sayılı, dosya ile mahallinde yapılan tespitte, bilirkişi sıfatıyla ... mühendisi ... tarafından düzenlenen 7.10.1999 günlü raporda; binanın 3 adet kolonunun kirişlerden ayrıldığı, beton kopmalarının gözlendiği şeklindeki tespitlere yer verilerek, sonuçta yıkılması gereken binalardan olduğu kanaatinin belirtilmesi ve ayrıca ... depremi sonrasında davalı idarece düzenlenen 27.12.1999 günlü hasar tespit raporunda, söz konusu binanın ağır hasarlı binalar arasında gösterilmiş olması ve bu tespite dayanılarak binanın tamamının yıkılarak enkazının kaldırılmış olması karşısında, tespite konu binanın esasen başlangıçta ağır hasarlı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Durum böyle olunca, taşınmazın ağır hasar tespitine bağlı olarak, diğer bir ifadeyle afet sonucu yıkıldığının kabulü gerekir.
Diğer taraftan, doğrudan afet sonucu olmasa dahi, afet sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak yürütülen ve bu nedenle afetten ayrı olarak değerlendirilmesi mümkün görülmeyen enkaz kaldırma çalışmaları sonucu konutları oturulamayacak derecede hasar gören veya yıkılan ilgililerin de, normal hayat düzenlerine kavuşturulması bakımından, anılan yönetmelik hükümleri uyarınca hak sahibi kabul edilmeleri sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir.
Bu durumda, yukarıda belirtildiği şekilde konutu yıkılan davacının, kalıcı konutlardan hak sahibi kabul edilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak gösterilen hasar tespit işleminde hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle iptali gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir