Yüklenici, Denenmemiş, Rizikolu Bir Sistemi Uygulamamalıdır
~ 14.10.2010 ~
Yüklenici, eser meydana getirme borcunu yerine getirirken, işin görüldüğü zamanda bilinen teknik kurallara (örneğin bir inşaat eserinin temelinin atılmasına, inşaatın yapılmasına, malzemenin kullanılmasına veya güvenlik önlemlerinin alınmasına ilişkin kurallara) uymak zorundadır[1]. Tekniğin genel kabul görmüş kuralları, bir eserin tasarlanması ve meydana getirilmesinde kullanılan teknik kurallar olup, bilimsel çevrelerde teorik açıdan doğruluğu sabit ve kabul edilmiş olan ve bu kuralları uygulamaya yetkili, en yeni bilgilerle donatılmış teknik elemanlar tarafından bilinen ve de (süreklilik taşıyan uygulamadan doğan) tecrübeye göre teknik açıdan elverişli, uygun ve gerekli görülen kurallardır. Tekniğin genel kabul görmüş kurallarının belirlenmesinde, daha çok, egemen/yaygın görüşün neyin doğru ve kesin olarak kabul ettiği ölçüdür, azınlığı oluşturan görüşler doğru olsa da dikkate alınmaz. Teknik kuralların hiç kimse tarafından itiraz görmemesi bu kuralların genel kabul görmüş sayılabilmesi için zorunlu değildir. Bilimsel çevrelerin herhangi bir etkisi olmaksızın uygulamadan doğan tecrübelerle ortaya çıkmış ve ilgili uzman çevrede doğruluğu kabul edilen ve başarı ile uygulanan kurallar da, tekniğin genel kabul görmüş kuralları arasında sayılır. Tekniğin genel kabul görmüş kuralları değişmez kurallar değildir; yeni bilgilere paralel olarak değişir. Eserin meydana getirilmesi (hatta teslim alınması) aşamasında tekniğin hâlihazırda ulaştığı bilgi düzeyine uygun olmasına karşın, dikkate alınan kuralların daha sonra yetersiz olduğunun anlaşılması durumunda, ortaya çıkan bozukluklardan yüklenici sorumlu tutulabilir mi? Bir bina, teslim anındaki teknik standartlara uygun yapılmış, fakat daha sonra inşaatta kullanılan tekniğin eserin teslim alınmasından sonraki gelişen teknik gereklere ve de bu eserin normal ve sözleşmeyle saptanmış niteliklerine uygun olarak inşa edilmemiş olduğu görülürse, eserin teslim anından itibaren bozuk olduğu sonucuna varılmalıdır. Zira eserin tesellümü anında belirlenemeyip de daha sonra ortaya çıkan bu bozukluğun nedeni, eserin teslim anında kendisinde vardır. Tekniğin genel kabul görmüş kurallarının isabetsiz veya yetersiz olmasının riskini iş sahibi değil, eserin kusursuz olmasını borçlanan yüklenici taşımalıdır. Eserin teslimi anındaki tekniğin genel kabul görmüş kurallarına uygun olarak yapılması, eserin bozuk olduğunun değerlendirilmesinde değil, yükleniciye bir kusur bağlanıp bağlanamayacağı sorununun çözümünde dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla, yüklenicinin inşaatı yaparken, mimarın projeyi çizerken tekniğin hâlihazırda var olan genel kabul görmüş kurallarına uygun olarak hareket etmesi, sadece ona karşı bozukluk sonucu ortaya çıkan zararlar dolayısıyla tazminat isteminin ileri sürülmesini engeller; yoksa, iş sahibinin, örneğin bozukluğun giderilmesini isteme hakkını değil[2].
Bu kuralların mutlaka bilimsel olması gerekmez; bunlar pratik tecrübelerden doğmuş ve ilgili uzman çevrelerde doğruluğu kabul edilmiş ve başarıyla uygulanmış kurallar biçiminde de olabilir. Bu kuralların hiç kimse tarafından çürütülmeyecek nitelikte veya yazılı olarak saptanmış olması gerekli değildir. Buna karşılık, bilimin en son düzeyine uygun olmakla birlikte, uygulamada başarı göstermemiş kurallar bilinen teknik kural sayılmaz[3].
Yüklenici, iş sahibinin rızasını almaksızın, denenmiş bir inşaat sistemi yerine, henüz yeterince denenmemiş, fakat bazı üstünlükleri bulunduğu sanılan başka bir inşaat sistemine başvurmamalıdır. Yüklenici yapı tekniği kuralları adı verilen kurallara uymak durumundadır. Bilinen ve denenmiş yapı tekniği kurallarına uyma, onun özen borcunu biçimlendirir ve gerek malzeme, gerek inşaatı yürütme yöntemleri açısından bu uygunluk aranır. Çoğu zaman yapı tekniği kuralları, meslek kuruluşları ve ilgili kamu makamlarınca “mesleki norm”, “teknik şartname”, “standardizasyon normları” olarak belirlenir ve yayınlanır[4].
[1]Eren, İnşaat Sözleşmeleri, 74: “Bilinen teknik kural derken; bilim ve uzman çevrelerce teorik yönden doğruluğu kabul edilen ve uzman meslek adamlarının büyük çoğunluğu tarafından denenip uygulanan tüm kurallar anlaşılmalıdır. Bir kuralın teknik kural kabul edilmesi için, bunun herkes tarafından itirazsız uygulanması ve yazılı olması zorunlu değildir. Söz konusu kuralın bilim ve uygulamada genel kabul görmesi yeterlidir. Ancak, geniş bir meslek çevresi tarafından uygulanmakla birlikte gerekli standarttan sapan bir kural veya bilimin son kabulüne uymakla birlikte, henüz başarılı bir uygulama bulmayan bir kural ya da yeni teknik kurallar karşısında eskiyen kurallar, teknik kural olarak tanınmaz”