md. 17 içtihatları
~ 30.03.2010 ~
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/6644
K. 2009/1573
T. 12.2.2009
• ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA KARARININ İPTALİ TALEBİ
ÖZET : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı iken genel kurulda borçlarını ödemeyen ortakların çıkarılması kararı alındığını, herhangi bir aidat borcu olmayan davacının haberi dahi olmadan ihracına karar verildiğini ileri sürerek, haksız olarak verilen ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Kooperatif üyesinin borçlarını ödememesi halinde genel kurulca ödeme hususunda üyeye süre tanınması gerekir. Genel kurulca verilen süre, atifet süresidir. Dosya kapsamından, atifet mehlinin davacıya tebliğ edilip edilmediği araştırılarak, tebligat yapılmışsa verilen süre içinde borcun ödenip ödenmediği araştırılmalıdır. Tebligata rağmen ödeme yapılmamışsa ihraç kararının geçerliliğini koruyacağı dikkate alınmalıdır.
KARAR :
Dava, davacı hakkında verilen kooperatif yönetim kurulu ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacının ihracına dair 10.06.1999 tarihli yönetim kurulu kararının 24.06.1999 tarihinde davacı tarafından bildirilen adrese tebliğ edildiği, tebligat yapılan adresin değiştiği konusunda davacı tarafından davalı kooperatife bir bildirimde bulunulmadığı, kooperatif tarafından yapılan tebligatların yasaya uygun olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ancak, davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından verilen ihraç kararından sonra 11.06.2000 tarihli genel kurulda, gündemin 8. maddesinde "...Borçlarını zamanında ödemediği için ihraç işlemi tamamlanan İnci, ... borçlarını bugünden itibaren 12.08.2000 tarihine kadar gecikme faizleri ile birlikte ödemeleri halinde ihraç işlemlerinin durdurulmasına, gecikme faizleri ile birlikte ödemedikleri takdirde 12.08.2000 tarihinde üyeliklerinin otomatikman düşürülmesine..." karar verilmiştir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, genel kurulca verilen süre bir "atifet mehli" olup, borcun verilen sürede ödenmemesi halinde önceki tarihli yönetim kurulu kararı geçerliliğini korur. Dava konusu olayda da, 11.06.2000 tarihli genel kurulda, davacı hakkında verilen ihraç kararından sonra adı geçenlere atıfet mehli verilmiş olup, bahsi geçen genel kurul kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Mahkemece, ihraç kararının iptali isteminin ortak olduğunun tespiti istemini de içeriyor olması nedeniyle,11.06.2000 tarihli genel kurul kararı gereği yönetim kurulu tarafından davacıya tebligat yapılıp yapılmadığı, tebligat yapılmış ise, verilen sürede tüm borcun ödenip ödenmediğinin öncelikle araştırılması; tebliğe rağmen borcun ödenmemesi halinde ihraç kararının kesinleşeceği, aksi takdirde davacının ortaklığının halen devam ettiğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2965
K. 2008/6530
T. 21.10.2008
• KOOPERATİFTEN AYRILAN ORTAK
ÖZET : Dava, kooperatiften ihraç edilen ortağın ödediği aidatların iadesi talebine ilişkindir. Kooperatiften ayrılan ortağın hakları, ortaklıktan çıktığı veya çıkarıldığı yılın bilançosu çerçevesinde iade edilir. Hakların ödenmesi ise, bilançonun kesinleşmesinden, yani bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren en erken bir ay sonunda mümkün hale gelir. Bu tarihten itibaren davacının temerrüt faizine hak kazanacağı dikkate alınmalıdır.
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatiften ihraç edildiğini ileri sürerek, yaptığı ödemelerin karşılığı 6.000- YTL'nin ve munzam zararı karşılığı 1.000- YTL'nin temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, davacının ödemelerinin bankaya depo edildiğini, başka bir alacağının bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, esasen davacının alacağının bulunmadığı, ancak kooperatifçe bankaya 408- YTL'nin bloke edilmesiyle bu miktarda alacağının olduğunun kabul edildiği, bir alacak olmadığı gibi temerrüde düşürme de söz konusu olmadığından munzam zarar istenemeyeceği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne, 408- YTL'nin 23.06.2006 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde olmayan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak, dava kooperatif üyeliğinden istifa eden davacının, ödediği aidat bedellerinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de kararın gerekçesinde de belirtildiği üzere, somut olayda BK'nun 90. ve devamı maddeleri kapsamında alacaklının temerrüdü oluşmamıştır. Bu durumda, gerek 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. ve gerekse yapı kooperatifleri tip anasözleşmesinin 15. madde hükümleri uyarınca, kooperatiften ayrılan ortağın hakları, ortaklıktan çıktığı veya çıkarıldığı yılın bilançosu çerçevesinde iade edilir. Hakların ödenmesi ise, bu bilançonun kesinleşmesinden, yani bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren en erken bir ay sonunda mümkün hale gelir. O halde, davacının ihracının kesinleştiği 2004 yılının bilanço genel kurulu 15.01.2005'de yapıldığından, davacıya iade edilecek aidat bedelleri toplamı bundan bir ay sonra muaccel olduğundan, bu tarihten itibaren davacının temerrüt faizine hak kazanacağı dikkate alınması gerekir.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/14528
K. 2008/11437
T. 17.10.2008
• KOOPERATİFLERDE FARKLI STATÜDE ORTAKLIK OLUŞTURULMASI
ÖZET : Kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak, genel kurul toplantısında ibraname uyarınca ayrılanlar dahil her ortağın 12 aylık eşit taksitlerle ödemeye ilişkin gündem maddesi görüşülerek alınan karara konu borcun bileşenlerinin ve kaynağının belirlenmesi, bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde davalının ibraname uyarınca kooperatife ödediği bedelin güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığı irdelenip ibranamenin, davalı ortağın kooperatifin borçlarından dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı ve ayrılan ortakların ibranameye konu ödemeleri dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra icra takibine konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerekir.
KARAR :
Dava, 16.10.2004 günlü kooperatif genel kurulunca kararlaştırılan alacağın kooperatifin istifa yolu ile ayrılan eski ortağından tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkâr tazminatının davalıya ödetilmesi istemine ilişkin olup, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı kooperatifçe 1999 yılında kat karşılığı alınan arsa üzerine yapımına başlanan ve ( 22 ) dairesi arsa malikine, ( 22 ) dairesi kendi ortaklarına tahsisli ( 44 ) dairelik blok apartman inşaatı 2004 yılında bitirilmiş, o yılın Mart ayında kooperatif yönetim kurulu başkanı ve müdürü ile davalının da bulunduğu bir kısım ortaklarla ayrı ayrı imzalanan "ibraname" başlıklı belgelerle önceden kararlaştırılan ve ödenen aidattan ayrı olarak hesaplanan ( 25.500 ) YTL.nin bir kısmının peşin, kalanın ( 12 ) eşit taksitte ödenmesi halinde ibraname tarafı ortak adına kat mülkiyeti kurulması, tapuların çıkarılması ve kooperatifin inşaat ve vergi, resim, harç, SSK primi gibi borçlarından ilgili ortağın ibra edileceği düzenlenmiş, bu ibranameyle öngörülen ödemede bulunan davalı ve aynı durumdaki diğer ortakların istifa yolu ile ortaklıktan ayrılmaları yönetimce kabul edilmiş ve davalıya isabet eden bağımsız bölümle ilgili olarak davalı adına 31.03.2004 tarihinde kat irtifakı tapusu çıkartılmıştır.
İçeriği özetlenen bu ibranamelere 21.06.2003 günlü genel kurul toplantısında göreve getirilen iki denetçiden ( aynı zamanda davalının eşi olan ) Hamdullah Akgül tarafından düzenlenerek imzalanan 23.06.2004 tarihli raporla yer verilmiş, ( 25.500 ) YTL borcun bakiyesini de çek ve senetlerle ödeyenlerin kooperatifle bir ilişkisinin kalmadığı belirtilmiş, bu yolda düzenlenen denetçi raporu 26.06.2004 günlü olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanınca okunmuş, rapor hakkında söz alan ortak çıkmamış, yönetim ve denetim organları katılanlarca oybirliği ile ayrı ayrı ibra edilmiştir. Mahkemece, bu gelişmeler ve olgulardan yola çıkılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Ayrılan ortağın kooperatifin varlığı üzerindeki haklarını düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17 nci maddesinde ayrılan ortağın çıkma payının ortaklıktan ayrıldığı yıla ait bilanço esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.Buna göre, ayrılan ortağın kooperatif malvarlığı üzerinde bir hakkı bulunmamaktadır. Uyuşmazlığı doğuran işlemlerle ise davalının kooperatif ortaklığından ayrılmasına rağmen yapacağı bir miktar ödeme ile kendisine isabet eden dairenin tapusunun verileceği kararlaştırılmıştır. Bu durum anılan yasanın 17 nci maddesi hükmüne ve özellikle 23. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olarak bir kısım ortaklara farklı statü ve ayrıcalık sağlayıcı mahiyet taşımakta olup, kooperatif hukukunun temel müessese ve ilkelerini zedeleyici sonuçlar doğurmaktadır. Kural olarak, kooperatiflerde farklı statüde ortaklık oluşturulması geçersiz olup, böyle bir ortaklığın ihdası ancak geçerli bir genel kurul kararı ile mümkündür. Yönetim kuruluna genel kurul tarafından yetki verilmedikçe veya yönetim kurulunun bu yöndeki işlemleri genel kurulda onaylanmadıkça farklı statülü ortaklık yaratan işlemlerin geçerliliği bulunmamaktadır.
Dosya kapsamından, davacı kooperatif genel kurullarında yönetime bu yolda bir yetki verilmediği, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan "ibraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
İbranameye konu işlemlerin yönetim kurulu faaliyet raporunda yer aldığı ve bu hususun 26.06.2004 tarihli genel kurulda tartışıldığı öne sürülmemiştir. Sadece yukarıda değinildiği gibi denetçilerden biri tarafından düzenlenen ve ibranamelerin niteliği ile hukuki sonuçlarına yorum getiren raporunun genel kurulda okunması ve daha sonra denetçilerin ibra edilmesi açıklanan ilkeye uygun olarak davalı ortağın bu şekilde ortaklıktan ayrılmasının genel kurulca kabul edildiği anlamına gelmemektedir.
Kooperatif ortaklığı statüsünden farklı durum ve sonuçlar doğuran yönetim tasaruflarının 26.06.2004 tarihli genel kurulda kabul edildiği varsayılsa bile ibranamelerde ödenmesi taahhüt edilen miktarın o tarih itibariyle davalı ve onun durumundaki diğer ortakların kooperatifin inşaat ve diğer tüm borçlarından paylarına düşen gerçek payı ifade etmesi zorunludur. 1163 sayılı Kanun ve 23. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi bunu gerektirmektedir.
Bu bakımdan, kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak,
16.10.2004 günlü genel kurul toplantısında ibraname uyarınca ayrılanlar dahil 20.11.2004 tarihinden itibaren her ortağın 12 aylık eşit taksitlerle toplam ( 24.000 ) YTL ödemesine ilişkin ( 2 ) nolu gündem maddesi görüşülerek alınan karara konu borcun bileşenlerinin ve kaynağının belirlenmesi, bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde davalının ibraname uyarınca kooperatife ödediği ( 25.500 ) YTL'nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığı irdelenip ibranamenin, davalı ortağın kooperatifin borçlarından dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı ve ayrılan ortakların ibranameye konu ödemeleri dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra icra takibine konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve sınırlı çerçevede yapılan değerlendirmeyle sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2925
K. 2008/5625
T. 23.9.2008
• KOOPERATİFTEN AYRILAN ÜYE
ÖZET : Davacı, üyesi olduğu davalı kooperatiften istifa etmesine rağmen ödediği paraların iade edilmemesi nedeniyle başlattığı icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Kooperatiften ayrılan üye hakkında, istifayı izleyen yılın genel kurulunda alınan ödemelerin ertelenmesi kararı uygulanabilir. İstifadan önceki genel kurul kararı bağlayıcı değildir. Eldeki davada istifadan sonra alınmış bir erteleme kararı bulunmamaktadır. Bu durumda istifayı izleyen yılın bilançosunun kabul edildiği genel kurulu takip eden ayın sonunda kooperatif temerrüde düşer.
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ileri sürerek, yaptığı ödemelerin karşılığı toplam 34.275.-YTL'nin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının alacağının muaccel olmadığını ve genel kurulda erteleme kararı alındığını savunmuştur. Mahkemece, davalı kooperatif genel kurulunda erteleme alındığı, buna göre davanın erken açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, istifa eden üyenin ödemiş olduğu aidat bedellerinin iadesi için yürüttüğü takibe yapılan İtirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece genel kurulda alınan üç yıllık erteleme kararı nedeniyle alacak muaccel olmadan dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak bu erteleme kararı, istifa tarihine göre, davacı için geçerli olmadığı gibi, esasen bu karar usulüne uygun bir erteleme kararı değildir. Zira davacının istifası 10.04.2004 tarihinde kabul edilmiştir. Erteleme kararı ise, istifadan önce 2002 ve 14.02.2004 tarihli genel kurullarda alınmıştır. Bu durumda, davacının istifasını izleyen yılın genel kurulunda alınmış bir erteleme kararı bulunmadığından, hükme esas alınan erteleme kararları davacıyı bağlamayacaktır. Öte yandan, genel kurulda "ihraç ve istifa eden ortakların aidatlarının üç yılı aşmamak kaydıyla, aylık toplam 3.000.000.000.-TL'nin paylaştırılarak ödenmesine" şeklinde kararlar alınmış olup, bu kararlar 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesinde belirtilen "Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, ana sözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir." hükmüne uygun bir karar değildir. Kararda erteleme gerekçeleri belirtilmediği gibi, 3 yıl erteleme değil, üç yıl içinde belli bir plan çerçevesinde ödeme kararı alınmıştır. Bu nedenle bu karar, davacının alacağının muaccel olmasını engellemeyecektir.
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2599
K. 2008/5614
T. 23.9.2008
• KOOPERATİFTEN AYRILAN ÜYEYE ÖDENECEK MİKTAR
ÖZET : Davacı, kooperatiften ayrılmasına rağmen ödediği aidatların iade edilmemesi nedeniyle başlattığı icra takibine itiraz edildiği iddiasıyla itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Kooperatif üyeliğinden ayrılan üyeye ödenecek miktar belirlenirken genel giderlerden payına düşen masrafın düşülmesi gerekir.
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyeliğinden istifa etmiş olması nedeni ile kooperatife ödediği aidatın iadesi amacıyla başlattığı İcra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile İcra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, davacının alacağının muaccel olmadığını, eski yönetici olduğunu, kooperatifin bir kısım paralarının davacı tarafından kooperatife ödenmediğini, bu konu nedeniyle hakkında tetkik yapıldığını, sonucunun beklenmesinin gerektiğini ve alacak varsa genel gider payının düşülmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre davanın 10.526,26.- YTL asıl alacak ve 652,44.- YTL işlemiş faiz üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dava kooperatif üyeliğinden ayrılan davacının ödediği aidatların kendisine iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen hesaplama şeklinde isabet bulunmamaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, ödenecek meblağ belirlenirken genel giderlerden davacının hissesine isabet eden masrafın düşülmesi gerekmektedir. Bu yasal düzenlemeye uyulmaması diğer ortakların aleyhine sonuç doğuracaktır.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/2140
K. 2008/10070
T. 16.9.2008
• KOOPERATİFTEN AYRILAN ORTAK
ÖZET : Davacı, davalı kooperatif üyesi iken ihraç edildiğini, ödediği aidatların ödenmemesi üzerine başlattığı icra takibine de itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Kooperatiften ayrılan ortak, ayrıldığı yıla ait kesinleşen bilançodaki genel giderlerden hissesine isabet eden miktar düşüldükten sonra ödediği aidatlardan kalanı isteyebilir. Açıklanan husus dikkate alınmadan, davacının ödemiş olduğu aidatların tamamının iadesine karar verilmesi hatalıdır.
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olup, ihraç edilmiş olduğunu, alacağının muacceliyet tarihinin ihraç kararının alındığı tarih olduğu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının hakkındaki ihraç kararının iptali için açılan davanın ret ile sonuçlandığını, davacının alacağının da kararın kesinleştiği tarihe göre belirlenmesi gerektiğini, asıl alacak miktarına itirazları olmadığını, ancak davacı alacağının muaccel olmadığını, faiz istenemeyeceğini zira, 2004 yılı genel kurulunun 14. maddesinde ödemelerin 36 ay içinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda 2001 yılında ihraç edilen davacının alacağının 2001 yılı bilançosunun görüşüldüğü 19.01.2002 genel kurulundan bir ay sonra muaccel olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile takibin 6.746,63.-YTL'sı asıl ve 9.025,11.-YTL'sı işlemiş faiz olmak üzere ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 12 ve daha sonra değişen ve değişecek olan yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, davalının asıl alacak miktarı üzerinden inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davalı kooperatif üyeliğinden ihraç edilen davacının, çıkma payının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davacının yapmış olduğu ödemelerin tamamının iadesine karar verilmiştir.
Oysa, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. maddesi gereğince, kooperatiften ayrılan ortağın, ayrıldığı yıla ait genel kurulda kabul edilerek kesinleşen bilançoda belirtilen genel giderlerden ( masraflardan ) hissesine isabet eden meblağ düşüldükten sonra yatırdığı aidatların bakiyesini talep etme hakkı vardır. Bu itibarla mahkemece, bilirkişilere kooperatifin defter ve kayıtları ile kesinleşen bilanço üzerinde inceleme yaptırılarak, bu bilançoda belirtilen genel giderlerden davacının hissesine isabet eden masraflar düşüldükten sonra yatırılan aidat bakiyesinin iadesine karar verilmesi gerekirken, davacının yatırdığı aidatların tamamının tahsili doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2554
K. 2008/5088
T. 15.7.2008
• KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK
ÖZET : Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan alacak istemidir. Davacının üyeliğe ne şekilde kabul edildiği, varsa yaptığı hizmetlerin değeri saptanarak ya da bir tam üyenin yaptığı aidat ödemesi esas alınarak, davacının hizmetinin karşılığı olarak belirlenen meblağın davacının üyelik aidatı olarak kabul edilmesini müteakip, yapılacak hesaplama ile davacının alacağının tespit edilmesi gerekir.
Diğer yandan davacının kooperatifin üyesi olduğu düşüncesiyle kur'a da kendisine isabet eden daireye yaptığı masrafları sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep etmesinde bir yanlışlık bulunmamakta ise de; sebepsiz zenginleşme halinde ayrıca ihtara gerek olmaksızın sebepsiz zenginleşme anından itibaren temerrüt faiziyle birlikte yapılan masraf bedellerinin tahsili mümkündür.
KARAR : Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, konut imalatı işlerinde vereceği hizmet karşılığında müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu, bu suretle kurada kendisine çıkan daireye bir kısım masraflar yaptığını, ancak daha sonra müvekkiline daire verilmediğini ileri sürerek, hizmet bedeli ile masraflarının karşılığının temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, davacının yüklenici şirketin çalışanı olduğunu, şahsen talepte bulunulamayacağını savunmuştur. Mahkemece, fenni mesuliyet bedeli yüklenici firmaya ait olduğu, ancak statik projelerin bizzat davacı tarafından yapıldığı gerekçeleriyle, faydalı masraf ile proje bedeli istemlerinin 289,80 YTL ve 4.300,00 YTL üzerinden ve dava tarihinden itibaren temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline, diğer istemlerin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak, mahkemece, davacının talep ettiği alacağın, yapılan hizmet karşılığı olduğu kabul edilmiş ve hizmetin miktarı yapıldıkları tarihe göre belirlenmiş ise de; dava dilekçesinde davacının hizmetleri karşılığı kooperatif üyesi olduğu iddia edilmiş, davalı kooperatifçe de davacının üyelikten ihraç edildiği savunulmuştur. Bu durumda, davacının ihraç edilen kooperatifin üyesi olduğu tarafların kabulünde olup, davanın bir eser veya hizmet sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi doğru değildir. İhraç edilen üye ile hesaplaşmanın nasıl yapılacağı 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesi ve tip ana sözleşmesinin 15. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesinden düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkına sahiptir. Bu meblağ da bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra talep edilebilir. Bu açıklamalar karşısında, davacının üyeliğe ne şekilde kabul edildiği, varsa yaptığı hizmetlerin değeri saptanarak ya da bir tam üyenin yaptığı aidat ödemesi esas alınarak, davacının hizmetinin karşılığı olarak belirlenen meblağın davacının üyelik aidatı olarak kabul edilmesini müteakip, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında yapılacak hesaplama ile davacının alacağının tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, diğer yandan davacının kooperatifin üyesi olduğu düşüncesiyle kur'a da kendisine isabet eden daireye yaptığı masrafları sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep etmesinde bir yanlışlık bulunmamakta ise de; sebepsiz zenginleşme halinde ayrıca ihtara gerek olmaksızın sebepsiz zenginleşme anından itibaren temerrüt faiziyle birlikte yapılan masraf bedellerinin tahsili mümkün olduğundan, bu kalemdeki istemin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1674
K. 2008/3352
T. 17.3.2008
• KOOPERATİFTEN AYRILMA NEDENİYLE AİDATLARIN İADESİ
ÖZET : Davacı, davalı kooperatife yatırdığı aidatların iadesinden ibaret hakkını, ancak ortaklıktan çıktığı 2003 yılı bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra o da aynı kanunun 17/2. maddesi uyarınca iade ve ödemelerin geciktirilmesi hakkında kararı yoksa, isteme hakkına sahip olacağı kuşkusuzdur. Oysa, dosya kapsamından 2003 yılı bilançosunun 26.06.2004 tarihli genel kurulda kabul edildiği görülmekte olup, takibe 29.08.2003 tarihinde girişilmiş olmakla, davacının yatırmış olduğu aidatların iadesini isteme hakkı henüz doğmamış, takip zamansız açılmıştır.
KARAR :
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1 ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 15. madde hükümleri gereğince, kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ( aynı kanunun 17/2 nci maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek olması nedeniyle iade ve ödemelerin geciktirilmesine ilişkin bir genel kurul kararı alınmış olmamak koşulu ile )ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. Öte yandan, Dairemiz'in yerleşik uygulamasına göre, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir ve bundan önce başlatılan bir takibe dayalı olarak açılan itirazın iptali davası, hakkın doğduğu tarihten sonra takip başlatılmak ve bundan sonra dava açılmak üzere red edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince, davacının davalı kooperatifteki ortaklığı 24.05.2003 tarihinde sona ermiş olup, gerek kooperatif ana sözleşmesinin 15 ve gerekse 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. madde hükümleri gereğince, davacı, davalı kooperatife yatırdığı aidatların iadesinden ibaret hakkını, ancak ortaklıktan çıktığı 2003 yılı bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra o da aynı kanunun 17/2. maddesi uyarınca iade ve ödemelerin geciktirilmesi hakkında kararı yoksa, isteme hakkına sahip olacağı kuşkusuzdur. Oysa, dosya kapsamından 2003 yılı bilançosunun 26.06.2004 tarihli genel kurulda kabul edildiği görülmekte olup, takibe 29.08.2003 tarihinde girişilmiş olmakla, davacının yatırmış olduğu aidatların iadesini isteme hakkı henüz doğmamış, takip zamansız açılmıştır. Bu itibarla, mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken aksi düşüncelerle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hits: 20714