BK. md. 82 ÖDEMEZLİK SAVUNMASI
~ 31.03.2010 ~
1. Genel Açıklama
Karşılıklı taahhütleri havi akitlerde, daha önce ifa ile yükümlü olan taraf, karşılıklı edimi ileride talep edip edemeyeceğinden çok defa endişe eder: Karşı8lıklı edimin bir süre sonra imkansız hale gelmesi diğer tarafın ölmesi, ehliyetini kaybetmesi veya mali durumunun bozulması daire ihtimaller sınırı içindedir. Fakat geleceğe ait bu türlü fena ihtimaller edimini daha önce yerine getirmekle yükümlü olan tarafa –kural olarak- ne bir kaçınma ne de bir gecikme mazereti sağlar. Fakat önceki ifa muaccel olduğu zaman, sözü edilen ihtimallerden biri gerçekleşmiş olursa durum değişebilir. Karşılıklı edimi ileride yerine getirmekle yükümlü olan taraf, önceki edim, yani kendisine borçlanılan edim muaccel olduğu zaman, mali bir iktidarsızlık içinde bulunursa, kanun diğer tarafa (daha önce ifa ile yükümlü olan tarafa) ifadan kaçınma hakkı tanımaktadır (BK. md. 82)
2. Aciz sebebiyle ifadan kaçınmanın şartları
a) İfadan kaçınmak isteyen tarafın borcu daha önce muaccel olmalıdır. Her iki tarafın aynı zamanda ve karşılıklı olarak ifa ile yükümlü oldukları hallerde BK. md. 82 değil, md. 81 uygulanır.
b) Borcu daha sonra muaccel olan taraf gerçekten aciz hale düşmüş olmalıdır. Bir borçlu alacaklarını tatmin etmek için gerekli olan mali vasıtalardan yoksun kaldığı takdirde acze düşmüş sayılır. BK. md. 82, iflası ve semeresiz kalan haczi, aczin iki hali olarak anmıştır. Demek ki diğer taraf iflas etmişse veya başka bir borçtan dolayı aleyhinde haciz yoluyla yapılan takip semeresiz kalmışsa onun acze düştüğü kabul edilmelidir. Bu maddenin uygulanması için, borçlunun mutlaka iflas etmiş ya da aleyhinde –icra dairesince- borç ödemeden aciz vesikasının verilmiş olmasına ihtiyaç yoktur. Aciz başka yollarla da ispat edilebilir: Mesela borçlu ödemelerini tatil etmiş, işleri bozulduğu için ticarethanesini kapatmış veya alacaklıları ile konkordato yapmak üzere icar hakimliğinden istemde bulunmuşsa yine aciz halinde sayılmalıdır. Akit yapılırken, daha önce ifayı taahhüt eden taraf, diğer tarafın aciz halinde olduğunu bilmiş olmadıkça, aciz halinin akit yapılmasından önce veya sonra vukubulmuş olması önemli değildir.
c) Aciz hali, geçici değil, devamlı bir sebepten ileri gelmiş bulunmalıdır. Mesela borçlunun bir anda, malvarlığının aktifini paraya çevirecek durumda olmaması md. 82’nin uygulanması için yeterli değildir.
d)Borçlunun aciz, daha önce ifa ile yükümlü olan tarafın hakkını tehlikeye düşürmüş olmalıdır. Daha önce yükümlü olan tarafın alacağı aynî veya şahsî bir teminata bağlanmışsa, md. 82 yine işlemez. Md. 82, kural olarak yalnız teminatsız alacaklar bakımından uygulanır.
3.Aciz sebebiyle ifadan kaçınmanın geçici veya devamlı olması:
Dava önce ifa ile yükümlü olan taraf, diğer tarafın aczi halinde bir defi hakkına sahiptir. Bu, geciktirici bir defidir ve borç münasebetinin muhtevasında bir değişiklik husule getiren bir etkiye sahiptir. Zira bu defi ileri sürülünceye kadar, edimini daha önce yerine getirmekle yükümlü olan taraf, def’in ileri sürülmesinden sonra, ancak bir teminat karşılığında ifaya mecbur olur. Daha önce ifa ile yükümlü olan tarafa kanun ikinci bir imkan daha vermiştir. O, diğer tarafa bir süre tayin ederek teminatın bu süre içinde verilmesini isteyebilir. Tayin edilen süre uygun olmalı, teklifin kabulünü güçleştirecek kadar kısa olmamalıdır. Bu süre içinde teminat verilmediği takdirde, daha önce ifa ile yükümlü olan taraf, tek taraflı bir beyanla akitten dönmek hakkına sahiptir (md. 82/II). Bu takdirde ifadan kaçınma artık geçici değil, devamlı ve kesin olur. Tayin ettiği süre içinde teminat gösterilmediği için akitten dönen taraf ayrıca tazminat isteyemez. Oysa –genel olarak- borçlunun temerrüdüne dayanan dönmelerde ayrıca tazminat isteme hakkı da vardır (BK. md. 106 ve 108).
Hits: 15119