BORCUN İFA EDİLMEDİĞİ DEF'İ (BK. MD. 81)
~ 31.03.2010 ~
Karşılıklı borçları kapsayan bir sözleşmenin yerine getirilmesini isteyen tarafın, sözleşmenin gereklerine veya niteliğine göre bir süreden yararlanma hakkı olmadıkça, kendi borcunu ödemiş veya ödemeyi önermiş olması gerekir (BK. md. 81).
Davalı tarafından bu def’in ileri sürülebilmesi için gerçekleşmesi gerekli olan şartlar şunlardır:
1. Karşılıklı edimleri havi bir akit henüz mevcut olmalıdır. Eğer akit feshedilmişse, davalı “borcun ifa edilmediği def’ini” değil, davacının alacak hakkının sona erdiği itirazını ileri sürecektir.
2. Davacının kendi edimi ile, davalıdan istenen edim, aynı akdi münasebet içinde yer alan ve birbirinin karşılığını teşkil eden edimler mahiyetinde olmalıdır. Bu def’i ancak tam iki taraflı akitler için bahis konusudur. Akdin hükümsüzlüğü veya feshedilmesi gibi hallerde, evvelce her iki tarafça ifa edilen edimlerin karşılıklı olarak iade edilmeleri gerekiyor veya –daha geniş olarak- bir hukuki olay her iki tarafı karşılıklı iade ile yükümlü kılıyorsa, kıyas yoluyla md. 81 uygulanır.
3. Borcun ifa edilmediği def’ini ileri süren tarafa (davalıya) borçlanılan karşılıklı edim halen mevcut olmalıdır, imkansızlık nedeniyle ortadan kalkmamış olmalıdır.
4.Borcun ifa edilmediği def’ini ileri süren tarafa (davalıya) borçlanılan karşılıklı edim henüz ifa edilmemiş veya ifası teklif edilmemiş bulunmalıdır. Eğer, sözü edilen karşılıklı edim ifa edilmiş olmakla beraber, bu, kötü bir ifa teşkil ediyor veya ayıplı bulunuyorsa md. 81 uygulanmaz. Çünkü kötü ve ayıplı ifayı kabul eden taraf artık –kural olarak- ayıpsız veya tam ifayı değil, ya akdin feshini ya da bedelin indirilmesini ister.
Davalının kendi edimi kabul ettiği kısmi ifa oranında bölünebiliyorsa, ona, henüz ifa edilmeyen kısım için bir def’i hakkı tanınmalıdır; yani davalı, kabul ettiği edim kısmını karşılayacak oranda kendi edimini yerine getirmelidir. Fakat davalının edimi bölünemiyorsa, ona kural olarak md. 81’e dayanmak hakkını vermek adalete daha uygun olur[1].
5.Davalı, akde, kanuna veya işin mahiyetine göre, daha önce ifa ile yükümlü bulunmamalıdır.
İspat Külfeti: Davalı, kendisinden ifayı isteyen davacının bu istemine karşı md. 81’e dayanır ve henüz davacının kendi edimini ifa etmediğini veya teklif etmediğini ileri sürerse, bunun aksini ispat külfeti davacıya düşer. O halde davacı, kendi ediminin ifa edildiğini veya ifasının teklif edildiğini ispat ettiği takdirde davalının def’i etkisiz kalacaktır[2].
Borcun İfa Edilmediği Def’inin Sonuçları
1.Borçlunun Temerrüdü Bakımından: İfayı isteyen alacaklı kendi edimini yerine getirmedikçe, borçluyu temerrüde düşüremez. Borçlu BK. md. 81’e dayanan bir def’i ileri sürmüş olmasa bile bu sonuç kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, taraflardan biri, borcun ifa edilmediği defini ileri sürmek hakkına sahipse, mütemerrit sayılamaz.
2.Yargıcın vereceği hüküm bakımından: Yargıç, davalı tarafından ileri sürülen borcun ifa edilmediği defini yerinde gördüğü takdirde, karşılıklı ve aynı zamanda ifaya değil, davanın reddine karar verecektir.
[1] Tekinay, Sulhi, Borçların İfası, İhlali, Sona Ermesi, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1967, sf. 64 vd.
[2] Tekinay, Sulhi, Borçların İfası, İhlali, Sona Ermesi, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1967, sf. 67.
Hits: 17109