Vekil, müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle yerine getirmekle yükümlüdür (TBK. md. 506). Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır.
Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir biçimde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir biçimde hareket etmekle yükümlüdürler (Av. K. md. 34).
Av. K. md. 34’deki özen borcu, TBK. md. 506’daki özen borcundan çok daha özel ve kapsamlıdır.
Avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi “haklı” sayılacaktır. Avukat görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş ise (vekaleti sadakatle yerine getirmemişse), avukatın azli haklı sayılacaktır.
Avukat haksız azledilmişse ücretin tamamı verilir. Avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez (Av. K. md. 174): Azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması durumunda, müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir.
Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti istenebilir.
Vekalet ilişkisi bir bütündür. Azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder:Azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibarıyla sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir.
Haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bir avukatlık ücreti alacağı davasında, avukat azlin haksız olduğunu ileri sürerken,müvekkil ise avukatın görevini özenle yerine getirmediğini, takip ettiği davaların gereksiz uzamasına neden olduğunu ve kendisini zarara uğrattığını ileri sürerek azlin haklı olduğunu savunmaktadır. Buna göre (gerekçe ne olursa olsun) taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre, müvekkilin vekalet ücretini ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilecektir.
Özet:
1. Avukatın, müvekkili yararına yürüttüğü davada kararı temyiz etmemesi özen görevini yerine getirmemek sayılabilir.
2. Özen yükümlülüğü ihlal edilmişse azil haklı sayılacaktır.
3. Azlin haklı olması durumu,taraflar arasındaki tüm dosyalara sirayet eder.
4. Bu durumda, ancak avukat kesinleşen işlerden ücrete hak kazanır.
5. Avukatın azli haklı ise (=azil avukatın özen borcunu ihlal etmesine dayanıyorsa), bu durumun müvekkilin zarara uğramasına neden olması koşuluyla, avukat aleyhine söz konusu zararın ödetilmesi davası açılabilir.
6. Ret kararını avukatın temyiz etmemesinin müvekkile nasıl zarar verdiğini veya vermediğini açıklamak ve kanıtlamak gerekir.
7. Avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde zararı doğuran olaydan başlayarak 5 yıl geçmekle düşer (Av. K. md. 40).