Taraflar arasında yapılan 3.12.1979 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde eserin götürü bedeli ( 710.000 ) lira olarak kabul edilmiş, ödemeler hususunda davacı işveren vekilinin teklif ettiği yeminin davalı yüklenici tarafından yerine getirilmesi ile ödemeler toplamının ( 550.000 ) liradan ibaret olduğu sübuta ermiş bulunmaktadır. Davacı eksik ve kusurlu işlerin yüklenici adına giderildiğini ileri sürerek tahsilini dava etmiş olup mahkemece eksik bırakılan işlerle kusurlu işlerin tüm bedeli tutarı takdir edilerek davalı yükleniciden tahsiline karar verildiğine göre böylece tamamlanan eserin götürü bedelinin de davalı ve karşılık davacı durumunda olan yükleniciye ödenmesi gerekir. Gerçekten, yüklenici eseri ikmal etseydi götürü bedelin tamamını almağa hak kazanacağında kuşku yoktur. Eserin hükmen tamamlanması ile yüklenici tarafından tamamlanması arasında sonuç bakımından, özellikle iş bedelinin ödenmesi açısından hiç ayrım yapmak mümkün değildir. İster yüklenici tarafından, ister onun nam ve hesabına olmak üzere inşaat ikmal edilence eserde bir eksiklik kalmayacağından, fiziki bir oranlama yapmak olanağı da ortadan kalkmış olur. Öte yandan, hem eserin tamamlanması hem de götürü bedelin ödenmemesi halinde işverenin malvarlığında haksız bir zenginleşme meydana gelmiş olur. Olayda işverenin tüm zararları yüklenici tarafından hükmen ve bedelen karşılanmıştır. O halde, götürü bedelden ödenmediği anlaşılan ( 710.000- 550.000 = 160.000 ) yüz atmış bin liranın davacı işverenden tahsil edilerek karşılık davacı E.M.'e ödenmesine karar verilmesi gerekir (HGK. 18.4.1986, 711/451).