TİCARİ İŞ
~ 08.05.2010 ~
TİCARİ İŞ
Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen konularla, bir ticarethane, fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işler ticari işlerden sayılır (TTK. Md. 3, md. 21). Açılımı:
A. İşin Türk Ticaret Kanunu’nda Düzenlenmiş Olması: Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen işler, ister tacirler ister tacir olmayanlar tarafından yapılsın, onları yapanların sıfatına bakılmaksızın ticari iş sayılmıştır. (Örneğin, bono, çek, poliçe yani kambiyo senetleri düzenlemek, cari hesap sözleşmesi yapmak, haksız rekabet hükümlerinden yararlanmak gibi).
B. İşin Ticari İşletmeyle İlgili Olması: İşin ticari işletmeyle (fabrika, ticarethane veya ticari şekilde işletilen diğer müesseseler) ilgili olması gerekir. İşin ticari işletmeyi ilgilendirmesi, yapılan işlerin alanı (yapıldığı yer) olabileceği gibi, konusu da olabilir.
C. İşin Tacirin Borcundan Doğması: Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki; hakiki şahıs olan bir tacir muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği (örneğin ev ihtiyacı için bir bulaşık makinası alması gibi) veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı (örneğin tacir satın aldığı bulaşık makinasının ev ihtiyacı için olduğunu açıkça söylemese dahi teslim adresi olarak evinin adresi verilmişse bu işlem ticari işlem sayılmaz) müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır (TTK. Md. 21). TTK. Md. 21. Madde gerçek kişi tacirler için ticari iş karinesi düzenlenmiştir. Ticari iş karinesine dayanan taraf, ispat külfetinden kurtulacaktır. Karinenin aksini, işlemin ticari iş olmadığını iddia eden taraf ispatlayacaktır. Tüzelkişi tacirlere gelince; onların bütün iş ve işlemleri ticari sayılır.
Taraflardan yalnız birisi için ticari iş mahiyetinde olan mukaveleler kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari sayılır (TTK. Md. 21/II). Bu hükmün uygulanabilmesi için taraflardan biri için ticari sayılan işin bir sözleşmeden doğması ve kanunda aksine hüküm bulunmaması gerekir. TTK’nun bazı maddelerinde ise ticari hükümlerin uygulanabilmesi için her iki tarafın da tacir olması şartı aranmıştır. Başka bir anlatımla, kanunda TTK. Md. 21/II’de belirtildiği üzere (örneğin TTK. Md. 25 gibi) aksine bir hüküm olmadığı sürece, bir tacirin ticari işletmesiyle ilgili tacir olmayan kişi ile yaptığı sözleşmeler, kendisi için ticarî ve karşı taraf için adî olduğu halde, TTK. Md. 21/II hükmü uyarınca artık her iki taraf için de ticari iş sayılır. TTK. Md. 21/II dışında (yani bir taraf tacir diğer tarafı tacir olmayan bir sözleşme yok ise) bir anlaşmazlığın ticari dava olarak nitelenip ticaret mahkemelerinde çözüme kavuşturulması için her iki taraf için de ticari iş niteliğini taşıması esastır (TTK. Md. 4/I; 21/II).
TTK. Md. 21/II açıkça sözleşmeden söz ettiğinden, taraflar arasındaki ilişkin sözleşmeden değil de örneğin bir haksız fiilden doğuyorsa, bir taraf için ticari olan işin diğeri için de ticari sayılması mümkün değildir.
D. Bir İşin Ticari İş Sayılmasının Sonuçları:
1. Ticari işlere ticari hükümler uygulanır: Ticaret Kanunu’nun bütün hükümleri “ticari hüküm” olduğu gibi, ticari işletmeleri (ticarethane, fabrika veya ticari şekilde işletilen herhangi bir müesseseyi) ilgilendiren muamele, fiil ve işlere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler de “ticari hüküm” sayılır (TTK. Md. 1).
2. Ticari İşlerden Doğan Uyuşmazlıklar Ticari Dava Sayılır:
a. Mutlak Ticari Davalar:
aa. TTK’da düzenlenmiş olan hususların tümü ticari davadır (TTK. Md. 4/I,1).
bb. Medeni Kanun’unda düzenlenmiş, rehin karşılığında ödünç para verme işleri ile meşgul olanlar hakkındaki hükümlerden doğan davalar.
cc. Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş, bir ticari işletmenin satılması ve diğerleri ile birleştirilmesine (md. 179-180), rekabet yasağına (md. 348-352), yayın sözleşmesine (md. 372-385), itibar mektubu ve itibar emrine (MD. 399-403),komisyona (bk. MD. 416-429), ticari mümessiller ve diğer ticari vekillere (md. 499-456) ilişkin konulardan doğan hukuk davaları.
dd. Marka Kanunu ve İhtira Beratı Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar.
ee.Ticarete özel yerler hakkındaki hükümler gereğince (borsalar, sergi, panayır ve Pazar yerleri, antrepo ve ticarete ilişkin diğer yerler…) açılan davalar.
ff.Bankalar ve diğer ödünç verme işleri mevzuatından doğan davalar.
b. Ticari Sayılması İçin Bir Ticari İşletmeyi İlgilendirmesi Gereken Davalar: (Bir ticari işletmeyi ilgilenmesi koşuluyla, telif hakkına ilişkin olarak Fikir ve Sanat Eserleri Kanun ve diğer mevzuattan doğan hukuk davaları ile Borçlar Kanunu’nca düzenlenmiş havaleye (md. 457-462) ve vediaya (md. 463-482) ilişkin hükümlerin uygulanmasından doğan hukuk davaları).
c. Her İki Taraf İçin Ticari Sayılan Hususlardan Doğan Davalar: Her iki taraf tacir olmalı ve ihtilaf her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmalıdır (TTK. Md.4/I, 21/II).
d. Özel Hükümler Gereğince Ticaret Mahkemelerinde Görülecek Davalar: Örneğin iflas davaları (İİK. Md. 56), ticaret odaları ve borsaları tarafından verilen para cezalarına karşı yapılacak itirazlar, Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu md. 6 uyarınca oluşan komisyon kararlarına karşı yapılan itirazlar.
3. Ticari İşlerde Teselsül Esastır (teselsül karinesi TTCK. Md. 7): Borçlular arasında teselsülün gerçekleşmesi (iki veya daha fazla kimse bir alacaklıya karşı borç altına girmiş olması), borçlanma borçlulardan biri veya hepsi için ticari iş nedeniyle meydana gelmiş olması) ve (müteselsil borçlu olunmadığına ilişkin bir sözleşme yapılmamış olması) koşullarının gerçekleşmesine bağlı olarak;
a. Ticari Borçlarda Teselsül: İki veya daha çok kimsenin müştereken borç altına girmesi halinde borçlular arasında teselsül vardır. İş hiç değilse borçlulardan birisi açısından ticari nitelikte ise alacaklı borçlulardan herhangi birisine borcun tamamı için başvurabilir (TTK. Md. 7/I). Eğer iş borçlular için âdi nitelikte ise alacaklılar yönünden ticari nitelikte olsa da, TTK hükümleri yerine BK hükümleri uygulanır.
b. Ticari Borçlarda Kefalet: Ticari borçlarda, borçlulardan en az biri veya kefili için ticari niteliğe sahip olan bir borca kefil olunmuş ise, müteselsil kefalet durumu söz konusudur. BU durumda kefalet, yasa gereği müteselsil kefalettir. Ticari kefalette eğer kefiller müteselsil kefil olmak istemediklerini sözleşmede açıkça belirtmemişlerse, yapılan kefalet sözleşmesi –yasa gereği- müteselsil kefalet sayılır (TTK. Md. 7/II). TTK’nun bu düzenlemesi Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin kabulünden ayrılmaktadır.
4. Ticari İşlere Ticari Faiz Uygulanır (…)
E. Usul Hükümleri
1. Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu işlerde davanın adi veya ticari olması önemli değildir; sulh hukuk mahkemesi her iki davaya da bakabilir.
2. Bir davada işbölümü ( iş alanı) uyuşmazlığı çıkabilmesi için o yerde ayrı bir ticaret mahkemesinin var olması zorunludur.
3. Ticaret mahkemesinde görülmesi gereken ticari bir davanın adi mahkemede veya adi mahkemede görülen bir davanın ticaret mahkemesinde görülmesi taraflarca sadece ilk itiraz olarak ileri sürülebilir.
4. Mahkeme işbölümü ilk itirazını kabul ederse, tefhim veya tebliğ tarihinden başlayarak 10 günlük hak düşürücü süre içinde, dilekçe vermek veya davetiye tebliğ ettirmek gerekir; dava kendisine gönderilen mahkeme davaya bakmak zorundadır.
5. Asliye Hukuk Mahkemesi, iş bölümü itirazını reddedebilir. Ret kararı tek başına temyiz edilemez. Yargıtay da sırf bu nedenle kararı bozamaz. Ancak karar başka bir nedenle Yargıtay’ca bozulduğunda bu konu da ele alınabilir (TTK. Md. 5).
Hits: 74469