DEMOKRASİ VE ÖZEL GÖREVLİ MAHKEMELER
~ 10.01.2012 ~
1. Anayasa’nın emredici hükmü ihlal edilerek bir genelkurmay başkanının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine özel görevli ağır ceza mahkemesi savcısı tarafından soruşturulması ve tutuklama talebinin, Yüce Divan yerine özel görevli ağır ceza mahkemesince karara bağlanması, Anayasa’nın 148. maddesinde sayılan görevlilerin yargısal güvencesini yok etmiştir.
2. Demokrasi ve hukuk devleti açısından resmi iyi okumak ve zamanında okumak zorunludur: Bu uygulamayla birlikte özel görevli savcılar ve özel görevli mahkemeler yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin üzerine, olağanüstü güçler edinmiş “dördüncü kuvvet” olarak yerleşmiştir. Yasama, yürütme ve yargının üzerinde yeni bir güç oluştuğuna göre, artık bu andan itibaren toplumdaki hiç kimsenin temel haklarının güvencesi kalmamıştır.
3. Anayasa’nın 148. maddesine göre, Cumhurbaşkanının (vatana ihanet suçlamasıyla sınırlı olarak), Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, Bakanlar Kurulu üyelerinin, Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın, Danıştay’ın, Askeri Yargıtay’ın, Askeri Yüksek idare Mahkemesi’nin Başkan ve üyelerinin, başsavcılarının, başsavcı vekillerinin, HSYK’nın başkan ve üyelerinin ve Sayıştay Başkan ve üyelerinin görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılanması görevi Yüce Divan’a aittir.
4. Hiçbir kamu görevinin kapsamında “suç işlemek” yer almaz. Öyleyse bir suçun “görevle ilgili olması”, o suçun görev gereği işlenmesi demek değildir. Bir suçun görevle ilgili olması demek, şüpheli veya sanığın o suçu, kamu görevinden kaynaklanan yetkilerini kötüye kullanarak işlediğinin iddia edilmesi demektir. Bu hukuki gerçek, çarptırılamayacak kadar açık ve kesindir.
5. Hukuk bilgisine sahip olmasa bile okuduğunu anlama gücü olan herhangi bir kimse rahatlıkla şu tespiti yapabilir: “Vatana ihanet etmek” Cumhurbaşkanı’nın görevi değildir; ancak bir Cumhurbaşkanı, görevinin verdiği yetkileri kötüye kullanarak vatana ihanet edebilir. Yalnızca birkaç yıl önceyi hatırlayacak kapasitede hafızası olan bir kimse, rüşvet aldığı ve ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla bakanların Yüce Divan’da yargılandığını bilir. Bir başbakanın veya bakanın yolsuzluk yapması, onun görevi değildir; fakat başbakanlık ve bakanlık yetkileri kötüye kullanılarak yolsuzluk yapılabilir. Demek ki yolsuzluk suçlamaları görevle ilgilidir; bu sebeple Yüce Divan’da yargılanmaktadır.
6. Bir genelkurmay başkanının darbe yapmaya kalkıştığı iddiası da, tartışmasız, o genelkurmay başkanının görevinden kaynaklanan yetkilerini kötüye kullandığının iddia edilmesidir.
SONUÇ
Özel görevli savcılar ve mahkemeler yasama, yürütme ve yargının üzerine dördüncü güç olarak yerleştiği takdirde demokrasiden söz edilemez.
Hukuk devleti yok edilerek demokrasi korunamaz.
Soruşturma ve yargılamanın konusu ne olursa olsun, adalet mekanizması adil yargılama yapmaz ise, öç alma mekanizması gibi çalışır.
Her öç, yeni öçler yaratır. Kısır döngünün kırılması için hukuk devletinden başka çıkar yol yoktur (Ankara Barosu Başkanlığınca Yayınlanan <Sayın Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanına, Bakanlar Kurulu Üyelerine Ve Anayasa’nın 148. Maddesinde Sayılan Yargı Organlarının İlgili Mensuplarına Açık Çağrı> Başlıklı Duyuru)
Hits: 13363