KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİNE DAYALI TESCİL TALEBİ
~ 15.08.2014 ~
Uyuşmazlık; dava konusu Abaza mevkiinde 1141 parselin güneyinde bulunan B2 ile gösterilen taşınmaz yönünden, 743 sayılı Türk Kanunu Medeni madde 639/1, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesi uyarınca zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; uyuşmazlığa konu Abaza mevkiindeki 1141 parsel sayılı taşınmazın 26.02.1968 yılında yapılan tapulama ile 6000 m2 yüzölçümü ile davacı adına tescil edildiği; Çankırı Kadastro Müdürlüğü'nün 04.12.2008 günlü yazısı ile dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde tapulama çalışmalarının 28.12.1967 yılında tamamlandığı ve 1141 parsel civarındaki dava konusu edilen taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun
2.maddesi uyarınca; “Tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile aynı nitelikte olan sahipsiz kayalar, tepeler, dağlar ve Orman kanunu uyarınca orman sayılan yerler tapulamaya tabi tutulmaz" hükmü uyarınca tapulama harici bırakılmış olabileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakma nedeni göz önünde tutulduğunda, anılan maddede belirtilen yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan olması nedeniyle, kural olarak imar ve ihyaya muhtaç olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun
17.maddesinde açıklanan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların mahkemece araştırılıp belirlenmesi zorunludur.
Nitekim mahkemece verilen ilk karar Özel Dairece, “…kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan böyle bir yerin zilyetlikle kazanılması için öncelikle, imar ve ihya işlemlerinin tamamlanması gerekir. Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar ve ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait 1980-1985 yılları arası, 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskop aletiyle incelenmesi..” gerektiğine işaret edilerek bozulmuştur.
Yerel mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğrafı talep edilen Yüksek Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından bir adet hava fotoğrafının Harita Genel Komutanlığından getirtildiği açıklanmış, başka hava fotoğraflarının olup olmadığı konusunda yazıda herhangi bir bilgiye yer verilmediği gibi, hava fotoğrafının hangi tarihte çekildiğinden de söz edilmemiştir. Ancak bilirkişiler tarafından düzenlenen 19.09.2011 havale tarihli raporda; dosyada Harita Genel Komutanlığından getirtilen 1990 yılı hava fotoğrafı ile haricen temin edilen 2008 yılına ait uydu fotoğraflarının yer aldığı; fotoğrafların stereoskopik çekim olmasa da bilgisayar yardımı ile taramaları yapılarak üzerinde inceleme yapıldığı belirtilmiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında dava tarihi olan 15.03.2005 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait yani 1980-1985 yılları arası, iki ayrı zamanda çekilen stereoskopik hava fotoğrafları kullanılmak suretiyle incelemenin yapılması gereğine değinilmiş ise de, 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğrafları olup olmadığı araştırılmamıştır. Bir yerin imar ve ihya edilip edilmediğinin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğuna göre, öncelikle sözü edilen yıllar arasında çekilen hava fotoğraflarının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, bu yıllara ait hava fotoğraflarının olmadığının saptanması halinde topoğrafik haritalar kullanılmak suretiyle imar ihya olgusu belirlenmelidir.
O halde mahkemece, 1980-1985 yıllarına ait stereoskopik hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, varsa dosyaya getirtilmesi, bu yıllara ait hava fotoğraflarının bulunmaması halinde topografik haritalardan yararlanılarak imar ihya koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır (HGK. 16.4.2014, 771/529)
Hits: 15447