Davaların yığılması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 110. maddesinde: “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin gerekçesi şöyledir: Davacının aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslilik-ferilik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava türünde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eşdeğer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir talep farklı edimlerin gerçekleştirilmesine yönelmiştir. Görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava vardır. Yine görünüşte tek hüküm, gerçekte ise talep sayısınca hüküm vardır. Mahkeme taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar vermek ve bunları hüküm fıkrasında göstermek zorundadır. Mahkemenin, taleplerin tümü hakkında tek ve aynı şekilde karar verme zorunluluğu yoktur. Dava şartları, her bir talep bakımından ayrı ayrı belirlenir. Ayrıca birlikte ileri sürülen talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağın bulunması da koşul değildir. Talepler bir dava içinde bu şekilde yığıldığında, tek ortak konu, delillerin ikamesi ile tahkikat aşamasıdır. Sözü edilen kurum, anılan nokta nedeniyle usul ekonomisi ilkesinin gerçekleştirilmesine büyük ölçüde katkıda bulunur. Maddede ayrıca davaların yığılmasının koşullarının neler olduğu açıklanmıştır. Buna göre, davaların yığılmasının ortaya çıkabilmesi için varlığı gereken koşullar şunlardır: (a) Davacının aynı davalıya karşı ileri sürebileceği birden fazla talebi olacak; (b) Birlikte ileri sürülen taleplerin tümü aynı yargı çeşidi içinde yer alacak; (c) Talepler arasında aslilik-ferilik ilişkisi kurulmamış olacak; (d) Taleplerin tümü bakımından geçerlilik taşıyan bir ortak yetkili mahkeme bulunacak.
Usul hukuku ilkeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde davacı, davalıya karşı birbirinden bağımsız olan birden fazla aslî talebini aynı davada birleştirebilir, yani birden fazla davasını aynı dava dilekçesiyle açabilir. Bir başka anlatımla dava yığılması bir davada aynı taraflar arasında birden fazla talebin ileri sürülmesi, yani aynı taraflar arasında birden fazla talep sonucunun mahkeme önüne çözümlenmesi amacıyla getirilmesidir. Dava yığılmasında görünüşte tek dava var iken gerçekte talep sayısınca dava mevcuttur ve söz konusu bu birden fazla talepler birbirinden bağımsızdır.
Taleplerin birbirinden bağımsız olması, diğer deyişle mahkemenin önünde birden çok talep sonucu bulunması nedeniyle mahkemenin her bir talebi ayrı ayrı incelemesi ve her biri için ayrı hüküm kurması gerekir. Bu gereklilik çerçevesinde varılan önemli sonuçlardan biri de kendisini vekâlet ücretinin, her bir talep için ayrı ayrı takdir edilmesi noktasında gösterir. Gerçekten de dava yığılmasında her bir talebin tek başına dava edilme olanağı bulunduğuna göre, her bir talep bakımından da ilgilisi yararına ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekir[1].
Bir örnek verebiliriz: Arsa sahibi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerini gereği gibi yerine getirmediği için direnime düşen yükleniciye karşı, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak bozulmasını + dava tarihine kadar yükleniciye devrettiği ve onun tarafından da üçüncü kişilere devredilen tapuların iptali ile adına tescilini (sözleşmenin tasfiyesini) + yüklenicinin ve üçüncü kişilerin sözleşme konusu inşaattaki zilyetliklerine son verilmesini (elatmanın önlenmesini) + olumsuz zararlarının ödetilmesini isteyebilir.