Uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.03.2012 tarihli, 332 Sayılı kararı ile onaylanan dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile taşınmaza "konut alanı" işlevi getirilmiş, bu doğrultuda Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.03.2013 tarihli, 386 Sayılı kararı ile onaylanan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile "azami 7 villa yapılmak şartıyla E:1.00, hmaks:2 kat yapılaşma koşulunda konut alanı" işlevi getirilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından; taşınmaza ilişkin önceki imar planlarına karşı açılan davaların hiçbirisinin, söz konusu planların esasına ve yapılaşma koşullarına ilişkin gerekçelerle iptal edilmediği, aksine yetki unsuru yönünden iptal kararı verildiği, bu nedenle 24.07.1987 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile taşınmaza getirilen yapılaşma koşullarının korunmasında hukuki engel bulunmadığı, dava konusu imar planı değişikliği ile yapılaşma yoğunluğu yönünden davacının kazanılmış hakkının ihlal edildiği, dava konusu imar planı değişikliğinde, salt trafik yoğunluğu gerekçe gösterilerek inşaat alanının düşürüldüğü, ancak gerekli teknik altyapı değerlendirmeleri yapılmaksızın, keyfi ve farazi bir gerekçe ile taşınmazda yapılaşmanın azami 7 villa ile sınırlandırılmasının şehircilik ilkelerine ve planlama tekniklerine aykırı olduğu ileri sürülerek bakılmakta olan dava açılmıştır.
3194 Sayılı İmar Kanununun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının ( b ) bendinde; "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Kanun'un "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda detaylarına yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; imar planlarına karşı, 2577 Sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında başvuru için, 3194 Sayılı Kanun'un 8-1/b maddesiyle özel bir itiraz süresi getirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 Sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır. İmar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 Sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılması gerekmektedir.
Bu durumda, imar planına askı süresi içinde itiraz edilmiş olması halinde, dava açma süresinin 2577 Sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında belirlenmesi gerektiği, bu doğrultuda, söz konusu itiraza altmış gün içinde davalı idarece bir cevap verilmemiş olması halinde, itirazın zımnen reddedildiğinin kabulüyle ilan tarihinin son gününü izleyen ikinci altmış gün içinde davanın açılması gerektiği açıktır.
Belirtilen süreler geçtikten sonra davalı idarece bir cevap verilmesi halinde dava açma hakkının ihya olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Zira 2577 Sayılı Kanun'un 10. maddesinin 2. fıkrasında, yetkili idari mercilerce dava açma süresi geçtikten sonra verilen cevap üzerine tebliğ tarihini izleyen günden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği belirtildiği halde, aynı Kanun'un 11. maddesinde, davanın açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, sonradan yetkili mercilerce cevap verilmesi durumunda, işlemin tebliğinden itibaren altmış gün içinde davanın açılabileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla yetkili mercilerce ne zaman cevap verileceği belli olmayan bir durumda, dava süresinin yorum yoluyla süresi belirsiz bir zamana kadar uzatılmasından söz edilemeyeceği tartışmasızdır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının 05.04.2012 - 04.05.2012 tarih aralığında askıya çıkarılmak suretiyle ilan edildiği, davacı tarafından bu plana askı süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin ise 04.04.2013 - 03.05.2013 tarih aralığında askıya çıkarılmak suretiyle ilan edildiği, davacı tarafından bu plana askı süresi içinde 29.04.2013 tarihli dilekçeyle itiraz edildiği, askı süresinin son gününü izleyen 60 gün içerisinde davalı idare tarafından bir cevap verilmeyerek 02.07.2013 tarihinde itirazın zımnen reddedildiği, zımnen ret tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde, ( dava açma süresinin son günü olan 31.08.2013 tarihi adli tatilin son gününe denk geldiğinden, dava açma süresinin uzadığı 07.09.2013 tarihinin ise cumartesi gününe denk gelmesi nedeniye ) en son 09.09.2013 tarihinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 20.11.2013 tarihinde kayda giren dilekçeyle açılan iş bu davada süre aşımı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacının askı süresi içinde yapmış olduğu itirazın reddine ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 10.09.2013 tarihli, 1619 Sayılı kararı, her ne kadar Çankaya Belediye Başkanlığının 01.10.2013 tarihli yazısı ile davacıya bildirilmiş ve bu bildirimden itibaren 60 günlük süre içinde bakılmakta olan dava açılmış ise de askı süresinin son gününü izleyen günden itibaren 60 günlük zımnen ret süresi geçirildikten sonra idare tarafından verilen cevabın, 2577 Sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca dava açma süresini canlandırmayacağı açıktır (Danıştay 6. Dairesi, 28.2.2020, 9440/2812).