KİTAP
İnşaat Hukuku Kitabı

DAVA VE CEVAP DİLEKÇESİ

~ 06.12.2020 ~

Davanın açılma zamanı: Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesine davalı sayısı kadar örnek eklenir. Dava dilekçesinin kaydına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir (HMK. md. 118).

Dava dilekçesinin içeriği:

MADDE 119- (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki konular bulunur: a) Mahkemenin adı; b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri; c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri; d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri; e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri; f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği; g) Dayanılan hukuki nedenler; ğ) Açık bir şekilde talep sonucu; h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası (HMK. md. 119).

Belgelerin birlikte verilmesi: Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur (HMK. md. 121).

Davanın geri alınması: Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Bu durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilir  (HMK. md. 123).

Dava konusunun devri: Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden dayanışmalı olarak sorumlu olur; b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür; Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden dayanışmalı olarak sorumlu olur. Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden dayanışmalı olarak sorumlu olur (HMK. md. 125).

Cevap dilekçesinin verilmesi: Davalı, cevap dilekçesini, davanın açılmış olduğu mahkemeye verir. Cevap dilekçesine davacı sayısı kadar örnek eklenir. Cevap dilekçesi, havale edildiği tarihte verilmiş sayılır. Cevap dilekçesinin örneği mahkeme tarafından davacıya tebliğ edilir (HMK. md. 126)

Cevap dilekçesini verme süresi: Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut olanaksız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin son gününden itibaren işlemeye başlamak üzere bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir (HMK. md. 127).

Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu: Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır (HMK. md. 128).

Cevap dilekçesinin içeriği: Cevap dilekçesinde aşağıdaki konular bulunur: a) Mahkemenin adı; b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri; davalı yurt dışında ise açılan dava ile ilgili işlemlere esas olmak üzere yurt içinde göstereceği bir adres; c) Davalının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; ç) Varsa, tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri; d) Davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri; e) Savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği; f) Dayanılan hukuki nedenler; g) Açık bir şekilde talep sonucu; ğ) Davalının veya varsa kanuni temsilcisinin yahut vekilinin imzası.

Cevap dilekçesi verilmesinin sonucu: Cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazlar ileri sürülemez (HMK. md. 131).

Karşı dava açılabilmesinin şartları: Karşı dava açılabilmesi için; a) Asıl davanın açılmış ve halen görülmekte olması, b) Karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olması şarttır. Belirtilen bu şartlar gerçekleşmeden karşı dava açılacak olursa, mahkeme, talep üzerine yahut resen, karşı davanın asıl davadan ayrılmasına; gerekiyorsa dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir. Karşı davaya karşı, dava açılamaz (HMK. md. 132).

Karşı davanın açılması ve süresi:

Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. Süresinden sonra karşı dava açılması durumunda, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir. (HMK. md. 133).

Asıl davanın sona ermesi: Asıl davanın herhangi bir nedenle sona ermesi, karşı davanın görülüp karara bağlanmasına engel oluşturmaz (HMK. md. 134).

Dava dilekçesinde bulunması gere­ken konuların neler olduğu, ilave unsurlarla birlikte ve daha geniş olarak düzenlenmiştir. Mahkemenin adının dava dilekçesinde gösterilmesiyle, davacının dilekçeyi vereceği görevli ve yetkili mahkeme belirlenmiş ol­maktadır. Davacı ve davalı gerçek kişi ise ad, soyadı ve adresleri; tüzel ki­şi ise bu takdirde tüzel kişinin türü, unvanı ve adresi belirtilecektir. Davacının gerçek kişi ve Türk yurttaşı olması durumunda Türki­ye Cumhuriyeti Kimlik Numarasının da dava dilekçesinde belirtilmesi esası getirilmiştir. Malvarlığı haklarına ilişkin ve konusu para alacağı olmayan davalarda, harca esas miktarın belirlenebilmesi bakımından, dava konusunun değerinin gösterilmesi esası da dava dilekçesinde bu­lunması gereken zorunlu unsurlardan biri durumuna getirilmiştir. Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi kuralı ile tarafların, hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açık­ça belirtme zorunluluğu, yani somutlaştırma yükü getirilmiş olduğundan, bu yükümlülük gereği, davacının iddia ettiği her bir vakıanın hangi delil­le ispat edileceğini, dava dilekçesinde belirtmesi esası düzenlenmiştir.

Davalının cevap dilekçesi verebilmesi için kural olarak onbeş günlük bir süre belirlenmekle birlikte, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut olanaksız olduğu durumlarda, yine bu süre içinde mahkemeye başvu­ran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebileceği öngörülmüştür. Ancak, bu ilave sürenin verilmesinde duyarlı davranılması bir taraftan davanın daha başlangıcında gereksiz yere uzamasına neden olacak uzunlukla bir süre verilmemesi, diğer taraf­tan da davalının savunma hakkının zaman baskısı altında kısıtlanmaması gerekmektedir. Cevap dilekçesinin hazırlanabilmesi için, kapsamlı bir çalışmanın gerektiği, örneğin, önemli ölçüde hesap, bilanço, defter yahut depo kontrolünün yapılmasının kaçınılmaz olduğu ve benzeri durumlar­da, olayın özellikleri ve işin niteliği dikkate alınarak bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilecektir. Ek süre bir aydan az belirlenmişse tekrar yapılan başvuru üzerine yeni bir ek süre daha verilemez. Başka bir ifadeyle, kalan süre ilavesiyle sonradan süre bir aya tamamlanamaz. Bu nedenle, ek sürenin belirlenmesinde gerekli titizliğin gösterilmesi gerekir.

Özellikle vurgulanmalıdır ki yasanın dava ve cevap dilekçesine ilişkin olarak öngördüğü şekli kuralların hakların korunmasında ve gerçekleşmesinde beklenen yarar ve etkinliği gösterebilmesi için, bunların açık, akıcı, veciz ve kısa yazılmasının rolü önemlidir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında mahkemenin önüne getirilebilecek konuların, örneğin yargı kararlarının dava ve cevap dilekçesine doldurulmasının dava ve cevap dilekçesinin “okunulabilirlik” ve “anlaşılabilirlik” özelliğini azaltmaktadır. Akıcılıktan ve vecizlikten yoksun dilekçeler için de aynı şeyler söylenebilir. Önemli olan dilekçelerin uzunluğu değil, okunabilir ve anlaşılabilir olmasıdır.

Delillerin belirli bir zaman dilimi içinde gösterilip sunulması yargılamayı çabuklaştıracak olmasının yanı sıra, taraflara da gösterilen delillerden haberdar olma ve zamanında gösterilen delillere karşı delil veya görüş bildirebilme olanağı tanıyacak, böylece uyuşmazlıklar en kısa sürede adilane çözüme kavuşacaktır.

HMK’nın “Dava Dilekçesinin İçeriği” başlıklı 119/1-e-f maddesine göre; davacı, dava dilekçesinde, “savının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorundadır.”

Davacının genel ifadelerle delillerini belirtmesi yeterli sayılmayıp hangi delillere dayandığı dilekçeden anlaşılmalıdır. Delillerin bildirilmesine ilişkin bu düzenleme somutlaştırma yükünün de bir gereğidir. 

HMK’nın “Belgelerin Birlikte Verilmesi” başlıklı 121/1. maddesine göre; dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması” zorunludur.

Aynı Yasanın “Cevap Dilekçesinin İçeriği” başlıklı 129/1-d-e maddelerine göre, cevap dilekçesinde; “davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ile savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin bildirilmesi” gerekir.

Davalı da davacı gibi yazılı delillerini cevap dilekçesine ekleyerek mahkemeye vermeli ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamalarda bulunmalıdır.

Dava dilekçesinin davalıya tebliğinde, davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceğinin ihtarının gerektiği HMK’nın 122. maddesinde düzenlendikten sonra aynı süreye “cevap dilekçesini verme süresi” başlıklı 127. maddesinde tekrar yer verilmiş ve “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır…” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

HMK’nın “Süresinde Cevap Dilekçesi Verilmemesinin Sonucu” başlıklı 128/1. maddesine göre; “süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.” Davayı inkâr etmiş sayılan davalı, daha sonra ikici cevap dilekçesi veremez. Zira ikinci cevap dilekçesi cevaba cevap dilekçesine karşı verilir. Cevap dilekçesi vermemiş olan davalının sadece inkâr ile yetinmiş olduğu varsayılır ve ön inceleme ile tahkikat aşamasında sadece inkâr çerçevesinde savunma yapabilir ve bu yönde ispat faaliyetinde bulunarak delil gösterebilir. Süresinde cevap vermediği için davayı inkâr etmiş sayılan davalı, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olmadığını ispat için karşı delil gösterebilir. Davalı, davayı inkârının karşı delilini göstermek bahanesi ile yeni vakıalar (mesela zamanaşımı veya borcu ödediğini) ileri sürerse, bununla savunmasını genişletmiş olur; bu ise kural olarak yasaktır. Bu durumda mahkeme, davacının savının doğru olmadığını ispat için davalının göstereceği delilleri inceleyip, davacının delilleri ile birlikte değerlendirerek varacağı sonuca göre hüküm verecektir.

HMK’nın “Ön İncelemenin Kapsamı” başlıklı 137/1. maddesine göre; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava koşullarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulha veya arabuluculuğa yönlendirir ve bu konuları tutanağa geçirir.

 Aynı Yasanın 119 ve 121. maddelerinde delillerin gösterilmesinden söz edilmesine karşın, 137 ve 140. maddelerinde delillerin sunulmasından ve toplanmasından söz etmektedir. Burada vurgulanması gereken konu özellikle 140. maddede “dilekçelerinde gösterdikleri” terimin kullanılmış olmasıdır.

HMK’nın 140. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere taraflar, delil olarak dayandıkları belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermek ya da başka yerden getirilecekse bunu belirtmek zorundadırlar. Şayet taraflar, bu konuda yapmaları gereken işlemleri eksik bırakmışlarsa, tahkikata başlamadan önce, taraflara son kez kısa bir süre verilerek bu eksiklikleri tamamlamaları yönünde olanak sağlanmıştır. Taraflar bu olanağı da doğru kullanamazlarsa, artık tahkikat mevcut delillerle yürütülecek ve tarafların o delile dayanmaktan vazgeçtikleri kabul edilecektir.

Dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra taraflar sav ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildiremeyeceklerdir.

Dilekçelerin teatisi aşamaları bu şekilde net sürelere bağlı olarak düzenlendikten sonra yasa koyucu, delil bildirmenin “süreye” bağlı olduğunu yeniden vurgulayan 145. maddeye yer vermiştir. HMK’nın “Sonradan Delil Gösterilmesi” başlıklı 145. maddesine göre; taraflar, Yasada belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.

HMK’nın 145. maddesinin birinci cümlesinde de tarafların, Yasada belirtilen süreden sonra delil gösteremeyecekleri açıkça belirtilmiştir. 145. maddenin ikinci cümlesinde; birinci cümledeki tarafların Yasada belirtilen süreden sonra delil gösteremeyeceklerine ilişkin olarak getirilen istisnanın dava ve cevap dilekçelerinde hiç delil belirtmeyen, ön inceleme aşamasında da delillerini sunmayan veya toplanması için gerekli işlemleri yapmayan tarafların tahkikat aşamasında delil bildirme haklarının olduğu şeklinde anlaşılması olanaklı değildir.

Tahkikatın amacı, kural olarak delil toplamak değil, delilleri incelemek ve değerlendirmektir; aksi halde tahkikat tamamlanamaz ve yargılama uzar. Sonradan delil sunulması durumunda bu deliller dikkate alınmayacaktır. Bunun gibi tarafların 145 inci madde koşulları oluşmadan sonradan delil sunması ya da kanun yoluna başvururken bu şekilde delilleri dilekçesine ekleyip vermeleri kabul edilmeyecektir.

HMK’nın sistematiği içinde; tahkikat aşamasına geçilmezden önce tarafların uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine olanağı bulunmamaktadır[1].



[1] HGK. 18.1.2017, 1662/34; HGK. 16.3.2016, 896/332; HGK. 20.4.2016, 695/522.

 

Hits: 25832

USUL HUKUKU SORUNLAR

UZMAN GÖRÜŞÜNÜN İSPAT GÜCÜ
Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.   Yargıç, talep üzerine veya resen, ...
DİRENME KARARI (HGK. 5.10.2021, 2777/1150)
  Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ...
DAVA ARKADAŞLIĞI
I.İhtiyari dava arkadaşlığı Birden çok kişi, aşağıdaki durumlarda birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya ...
DAVA ŞARTLARI
Dava şartları şunlardır: a.    Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b.    Yargı yolunun caiz olması. c.    Mahkemenin ...
DAVA TARİHİNE GÖRE İSPAT
       I.Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır (HMK. md. 118) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun ...
DAVA VE CEVAP DİLEKÇESİ
Davanın açılma zamanı: Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesine davalı sayısı kadar örnek eklenir. Dava ...
DAVADA SIFAT
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir sübjektif hakkı dava etme ...
DAVALIYA TANINAN SAVUNMA ARAÇLARI: DEFİ VE İTİRAZ
I. Def’i Borçlunun özel bir nedene dayalı olarak borçlanılan edimini yerine getirmekten kaçınma hakkına defi diyoruz. Defi kullanılmasıyla yöneltildiği ...
GENEL YAŞAM DENEYİMİ-HAYATIN OLAĞAN AKIŞI-İSPAT
Hukuk uygulamamızda (genel yaşam deneyimi) ve (hayatın olağan akışı) kavramlarına sıkça başvurulmaktadır; yasada yer alan kavramlardır. TBK. md. 50/II’de (uğranılan ...
HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI
Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. Anayasamızın ...
HUKUKİ YARARIN İSPATI
Davanın açılmasında hukuki yararın bulunması dava koşuludur (HMK. md. 114/h). Tespit davası açanın, kanunlarla belirtilen ayrıksı durumların dışında, bu davayı ...
İLK İTİRAZLAR
İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir: a.    Kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda yetki itirazı. b.    Uyuşmazlığın tahkim yoluyla ...
İNŞAAT HUKUKU SORUNLARININ TARAFLARIN SORGULANMASIYLA İSPATI
  Bir inşaat davasında, taraflardan birinin veya her iki tarafın sorguya çekilmesi konusunda yargıca takdir yetkisi verilmiştir. Yargıç, tarafların istemi olmasa bile ve ...
KARİNE
I. Genel Olarak Karine, sözlük anlamı bakımından karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına ve çözümlenmesine yarayan durum, ipucu, belirtidir. En genel ...
USULİ SÜRELER
Yargılama hukuku yargılamaya ilişkin bir prosedürü düzenlediğinden, gerek tarafların, gerekse mahkemenin yapacağı iş ve işlemler belirli sü­relere bağlanmış ve bu ...
TEK BİR DİLEKÇE İLE BİRDEN FAZLA TALEBİN BULUNDUĞU DAVA AÇILMASI
Davaların yığılması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 110. maddesinde: “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava ...
VAKIALARIN SOMUTLAŞTIRILMASI
Tarafların dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmaları hem davanın anlaşılmasını hem de ispatını kolaylaştıracaktır. Taraflar, dayandıkları vakıaları, ...
YARGILAMAYA EGEMEN İLKELER
Tasarruf ilkesi, taraflarca getirilme ilkesi, taleple bağlılık ilkesi, hukuki dinlenilme hakkı, aleniyet ilkesi, dürüst davranma ve doğruyu söyleme ...
YARGILAMANIN AŞAMALARI
HMK’ da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak biçimde düzenlenmiştir: 1-) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması ...
ZEHİRLİ AĞACIN MEYVELERİ
"Zehirli ağacın meyveleri" olarak anlatılan hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 38. Maddesinde 6. Fıkrasında “Kanuna aykırı olarak elde ...
USUL İŞLEMLERİNİN ISLAHI
I-) Islah kavramı Islah kelime olarak bir şeyi iyileştirme, düzeltme anlamını içerse de, yargılama hukuku bakımından bundan daha özel ve teknik bir anlama sahiptir. Islah; ...