KİTAP
İnşaat Hukuku Kitabı

YAPI DENETİMİ HAKKINDA KANUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

~ 18.09.2011 ~
13 Temmuz 2001 tarih ve 24461 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve buna bağlı yönetmeliklerinde yaşanan sıkıntılar ve olumsuzluklara ilişkin görüşümüz Bayındırlık ve İskan Bakanlığına iletilmiştir.
YAPI DENETİM HAKKINDA KANUN VE YÖNETMELİKLERİNE İLİŞKİN
MİMARLAR ODASI GÖRÜŞÜ
13 Temmuz 2001 tarih ve 24461 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile 19 İlde pilot uygulamaya başlanılmıştır. Aradan geçen 9 yıla rağmen, pilot uygulama devam etmekte ve her geçen gün ortaya çıkan yeni yeni sorunlarıyla sistem, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca genelgeler veya yönetmelik değişikliği ile düzenlenmeye çalışılmaktadır.
Geçmişte uygulanan Teknik Uygulama Sorumluluğu sisteminin yerine getirilen, ancak üzerinde yeterince katılımcı bir çalışma süreci işletilmeden yasalaştırılarak yürürlüğe konulan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, bugüne kadarki uygulama deneyimiyle de ortaya çıkmıştır ki bünyesinde taşıdığı pek çok aksaklık ve olumsuzluklarıyla istenilen başarı düzeyine ulaşamamış, yapı denetiminde kamusal güvenin tesisinde yetersiz kalmıştır. Bakanlık görevlileri adeta yargıç; belediye görevlileri bürokratik işlemleri yürüten bir birim temsilciliği durumundadırlar. Yapı denetim şirketleri ise evrak işlerine boğulmuş, şişirilmiş bordro kadroları ile imzacı istihdam eden, çoğunlukla emekli veya mesleğini yapmayanların diplomalarının kiralanarak kadro oluşturulan, gerçekte de inşaatların denetlenmesinden çok, Bakanlık ve Belediye kurallarına karşı donanmaya çalışan ticari bir yapıya dönüşmüşlerdir.
Bakanlık ise mevcut durum karşısında, bir bütüncül düşüncenin ürünü olmayan bu yasanın tıkandığı noktalarda yayınladığı genelgelerle veya kendisinin atadığı küçük bir bürokrat kadronun inisiyatifinde uyguladığı yaptırımlarla sistemi disipline etmeye çalışmakta, ancak bu yaklaşımıyla da yapı denetiminde kalıcı ve sorunları kökten yok edebilecek kurumsal bir yapıya ulaşılamamaktadır.
Bugün Bakanlık da dâhil ilgili tüm taraflar yapı denetim sisteminde kapsamlı bir değişiklik ihtiyacı olduğu görüşünde birleşmektedirler. Bu kapsamda Bakanlık yetkililerinin yasa üzerinde çalışma yaptıkları duyumlarının alındığı günümüzde, yapı denetimi de dâhil, yapı üretim sürecinde uygulanacak politikalar ve getirilecek düzenlemelerin, ilgili tarafların (Bakanlık, Belediyeler, Meslek Odaları, Üniversiteler, sigorta sektörü, vs.) temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak bir diyalog ortamında görüşülmesi ve geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İrdelenen Kanun, tarafların görüşü dikkate alınarak yeniden elden geçirilmeli; bundan sonra izlenmesi düşünülen yol ve yöntemler konusunda ilgili taraflar bilgilendirilmeli ve görüşleri alınarak hazırlanmalıdır.

Yapı Denetim sistemindeki mevcut durumu, mimarın ve mimarlık mesleğinin yapım süreçleri içerisindeki evrensel rolü açısından değerlendirdiğimizde aşağıdaki hususların vurgulanmasında yarar görülmektedir:
  1. 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve buna bağlı yayınlanan yönetmeliklerde, mimarın mesleki anlamda yerinin tam tanımlanmamış ve adeta yok sayılmış olduğu açıkça görülmektedir. Yapılacak yeni düzenlemelerde bu sakıncalı durumun giderilmesini sağlayacak önermeler getirilerek, yapı denetim sürecinde mimarın hukuki durumunun netleştirilmesi gerekmektedir. Güvenli ve sağlıklı yapı üretiminde, yapı denetiminin sadece strüktür denetimi süreci olmadığı gerçeğinden hareketle, yapı ile mimar arasında kopartılan bağın, yeni düzenlemelerde yetki ve sorumluluklarıyla birlikte ayrıntılı bir şekilde yer alması sağlanmalıdır.
  1. Mimarın yapı denetim şirketlerinde, yapım sürecindeki işin başından, sonuna kadarki rolü nedeniyle, koordinatör görevi olmalıdır. Bugünkü yasada bu durum ortada bırakılmış olması nedeniyle yapı denetim süreci demir ve beton kontrolü noktasına indirgenmiş durumdadır. Kaldı ki bugün ceza alanların büyük çoğunluğunun mimar olması gerçeği ile, yasadaki tanımlanan işler için verilmiş yetki ve sorumluluklar birbiri ile çelişmektedir. Ayrıca yönetmelikteki denetçi mimar için inşaat mühendisi ile aynı uzmanlık mesleğiymiş gibi gösterilerek “ve / veya” ayrıntılarıyla tanımlanmasına son verilmelidir. Bu ibare mimarlık mesleğinin yapım sürecindeki katkı boyutunun algılanamamış olduğunun bir ifadesi niteliğindedir.
Mimar, uzmanlık konusuna göre mimar olarak; inşaat mühendisi de uzmanlığına göre inşaat mühendisi tanımlarıyla yasada ve yönetmeliklerde yer almalıdır. Geçmişte, ülkemizdeki mimar sayısının yetersizliği nedeniyle, bu eksikliği tamamlamak amacıyla, inşaat mühendisleriyle tamamlanma yoluna gidilmiştir. Ancak böyle bir eksikliğin bugün için söz konusu olmadığı, ülkemizde yeterli sayıda ve düzeyde mimar uzman bulunduğu dikkate alınmalıdır.
  1. Yapı Denetim Kanunu’yla getirilen yapı denetimi, geçmişte uygulanan Teknik Uygulama Sorumlusu’nun yerine ikame ettirilen bir sistem olmasına karşın, Teknik Uygulama Sorumlusu mimarın sorumluluk üstlenebileceği maksimum inşaat alanı sınırı 30.000 m2 iken, Yapı Denetim Kanunu ile yapı denetimi şirketinde çalışan bir mimara 360.000 m2 gibi gerçeklerden uzak, afaki sınırlar tanımlanmaktadır. Ayrıca minhalardan dolayı 360.000 m2 1.000.000 m2 sınırını da aşmaktadır.
Mimarın da bir insan olduğundan hareketle, mimarın mesleki katkısının sorumluluk sınırı yasa ve yönetmeliklerde daha gerçekçi metrekarelerle ifade bulması gerekmektedir. Bu alan en azından diğer mühendisler için tanımlanan alanlar mertebesinde olmalıdır.
  1. Yapı üretim sürecinin sağlıklı işlemesi için en büyük etkenlerden biri de, mimari proje müellifinin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan gelen müelliflik haklarının yapı denetim modeli içinde somut şekilde vurgulanmasıdır. Mimari proje müellifi ile yapı denetim kuruluşu arasında doğrudan bir ilişki tanımlanmalı, mimarın eserinden koparılmasının önüne geçilmelidir. Hazırlanacak yeni yasa ve yönetmelik önerilerinde mimarın hakları ve mesleki sorumlulukların, mesleki kontrollük mekanizması ile birlikte tanımlanması çağdaş yapıların oluşabilmesi için gereklidir.
Yapı denetim sisteminin yeniden ele alınarak demokratik bir katılımla hazırlanması ve yukarıdaki saptadığımız mimarlık mesleğimizin süreçteki yerinin doğru tanımlanması talebimizin yanında, aşağıdaki hususların yasada yer alması gereğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
  1. Uygulamanın yıllardır pilot uygulama olarak devam etmesi, yapı denetim sisteminin halen oturmadığının da bir kanıtı olmaktadır. Yapılacak yeni düzenleme ile birlikte bir an önce ülkemizde yaşanan yapı denetiminde ikili uygulamanın ortaya koyduğu sıkıntıları aşmak adına pilot uygulama sürecine son verilmeli ve istisna tanımlanmadan tüm yurtta uygulamaya geçilmelidir.
  1. Meslek odalarının yapı denetimi alanında görev yapan üyelerini denetleyebilmesi için yapı denetimi mevzuatındaki yerleri doğru belirlenmeli, süreçte meslek odaları yetki ve sorumluluk üstlenmelidir. Yapı denetim şirketlerinde görev alan üyelerini denetleyebilmeli ve sicillerini tutabilmelidir.
Mevcut sistemde meslek odası ile üyeleri arasında hiçbir bağ kurulamamaktadır. Oysa üyenin sicil kurumu olan meslek odası üyelerinin mesleki icraatlarından doğrudan bilgi sahibi olamamaktadır. Bu durumun yanlışlığı, bir üyenin farklı illerde, yasada engel hükümler bulunmasına karşın, mesleğini hem yapı denetim alanında, hem de mesleğin diğer alanlarında aynı anda yapabildiğinin saptanmasıyla somutlaşmıştır. Mevcut durumda mimarların sicilleri ilgili belediyeler tarafından hiçbir şekilde kontrol edilmeden değerlendirilmekte; bu durum çalışan mimarlar için onur kırıcı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapılacak düzenleme ile yapı denetim üst komisyonu ile il denetim komisyonlarında ilgili meslek odalarının birer temsilcilerinin yer alması sağlanmalı ve denetim hizmetleri veren üyelerin meslek odaları ile sicil ilişkileri somut bir şekilde tanımlanmalıdır.
  1. Yapı üretim ve denetleme sürecinin önemli bir halkası sigortadır; sigorta yapı üretimindeki bütün mal ve hizmetleri kapsamalıdır. Çağdaş bir meslek sigortası sistemi ve kullanıcı güvencesini öne çıkaran bir sigorta sistemi için sigorta şirket temsilcileri ve ilgili mali kurumlarla birlikte konunun ele alınarak bir sigorta düzeneği oluşturulması gerekmektedir.
  1. Uygulamada emekli üyelerin çoğunlukla görev aldığı bu alanda, fiili iş görebilme becerisi olan üyelerin tercih edilebilmesi yasalarla düzenlenmelidir. Aksi takdirde imzacılıkla yürüyen bir yapı denetim sistemi gelişmektedir. Ayrıca yapı denetim kuruluşlarında görev alacak üyelerimizin önceden mutlaka meslek içi eğitimle bilgileri yenilenmeli ve periyodik mesleki gelişim eğitimlerini sürdürmeleri yasal olarak aranmalıdır.
  1. Mal sahibi, proje müellifi, müteahhit ve denetim görevlilerinin çıkar farklılığından kaynaklanan, birbirlerini denetleyici farklı konumları dikkate alınmalı, getirilecek düzenlemelerde bu farklılıkları koruyacak hükümler güçlendirilmelidir. Müteahhit ile yapı denetim kuruluşlarının parasal ilişkileri olmamalıdır. Bu durum yeni geliştirilecek farklı bir yöntemle aşılmalıdır. Süreçte taraflar arasındaki yetki ve sorumluluk ilişkilerinde bir işlerlik ancak böyle bir ortamda sağlanabilecektir.
  1. Yapı ve yapı normları, malzeme standartları, yapı performanslarına ilişkin standartlar, tasarım-projelendirme esasları, yapı denetiminde izlenecek usul ve yöntemler gibi uygulamaya yönelik düzenlemeler ve denetim şartnamelerinin birbirleri ile bağlantıları kurularak gereksinimlere yanıt verecek şekilde geliştirilmelidir. Bu çalışmaların gerçekleştirilmesinde meslek kuruluşlarının, üniversitelerin katkısı alınmalı, özellikle bu çalışmaları yürütecek özerk “yapı araştırma enstitüsü” oluşturulmalıdır.
  1. Yapı denetimi ve diğer ilgili düzenlemelerin gerçek ihtiyaçlara yanıt verememesinin önemli bir nedeni de, yapı üretimindeki ölçek farklılıklarının dikkate alınmamasıdır. Her ölçekte ve her nitelikteki yapının aynı nitelik ve nicelikte kuruluşlarca denetlenmesi doğru bir yaklaşım değildir. Yeni düzenlemelerde bu farklılıkları dikkate alan daha gerçekçi bir sistem arayışı içerisine girilmelidir.
  1. Yapı üretim sürecinin en önemli eksikliklerinden birisi olarak müteahhitlik sisteminin sorgulanması ve bu konuda bir düzenlenmeye gidilmesi gerekmektedir
Sadece yasal düzenlemelerle yapı sürecinin bütün sorunlarının çözülebilmesi olası değildir. Mimarlar Odası olarak, uygulama aşamasında pek çok girdileri olan bu alanda, ilgili tüm kesimlerin katkısıyla bir çözüm yolu geliştirilebileceği inancıyla, üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle sisteme her zaman katkı koymaya hazır olduğumuzu belirtiriz (09.02.2010)
 
Hits: 13487