İSTANBUL
7. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO: 2011/32
YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI
İSTEYENLER (DAVACILAR) : (………………….)
VEKİLİ : Av……………….
KARŞI TARAF (DAVACI) : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av………………
İSTEMİN ÖZETİ : Davacıların, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 20.6.2010 tarihinde onanan 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planının; Kartal İlçesi, Orhantepe Mahallesi, 188 pafta, 2222 ada, 237 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının; taşınmaz için öngörülen üniversite alanı fonksiyonunun yoğunluğu arttırdığı, verilen işlevin şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından hukuka aykırı olduğu iddia edilerek iptali istemidir.
SAVUNMA ÖZETİ : Taşınmazın, 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planında eğitim alanı olarak belirlenmesinin planlama teknikleri, şehircilik ilkeleri ve kamu yararı yönlerinden hukuka uygun olduğu belirtilerek yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların, İstanbul Büyükşehir Belediyesince hazırlanan ve 20.6.2010 tarihinde onanan 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planının; Kartal İlçesi, Orhantepe Mahallesi, 188 pafta, 2222 ada, 237 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. Maddesinde Nazım İmar Planının; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olduğu belirtilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17. Maddesinde “ Koruma amaçlı imar planları; müellifi şehir plancısı olmak üzere; alanın konumu, sit statüsü ve özellikleri göz önünde bulundurularak mimar, restoratör mimar, sanat tarihçisi, arkeolog, sosyolog, mühendis, peyzaj mimarı gibi meslek gruplarından Bakanlıkça belirlenecek uzamanlar tarafından hazırlanır” hükmü yer almaktadır.
İmar planları, insan, toplum, çevre ilişkilerinde kişi ve toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve arazinin koruma-kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek, ülke, bölge ve kent verilerine göre konut, istihdam, ulaşım gibi kentsel işlevler ile sosyal ve kültürel gereksinimleri var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi biçimde yerine getirmek ve belde halkına iyi bir yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin gelişmesi de göz önünde tutularak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve zamanda yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilirler. Bu ölçülere göre hazırlanıp değiştirilebilen imar planlarının yargısal denetimi yapılırken, planın bütünlüğü içinde planlanan yörenin çevre, ulaşım, konut, trafik gibi ilişkilerinin kapsamlı bir biçimde ele alınarak kamu yararına uyarlık bulunup bulunmadığının tartışılması gerekeceği açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Kartal İlçesi, Orhantepe Mahallesi, 188 pafta, 2222 ada, 237 parsel sayılı taşınmazın 20.6.2010 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında eğitim tesis alanı fonksiyonuna ayrıldığı, davacıların, planda öngörülen fonksiyonun yoğunluğu arttırdığından bahisle askı süresi içinde yaptığı itirazın cevap verilmeyerek reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Tarihi ve kültürel değerlerin sağlıklı bir şekilde korunması ve gelecek nesillere de aktarılması açısından sit alanı ilan edilen yerlerde yapılacak imar planlarının söz konusu bölgenin tarihi ve kültürel dokusunu koruyacak nitelikte olması gereklidir. Zira, uygulama ve faaliyetler koruma amaçlı imar planları doğrultusunda yapılacağından planların bölgenin sit alanı ilan edilmesi amacının gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik olmalıdır.
Uyuşmazlık konusu imar planının yukarıda belirtilen amaçlara uygun yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından teknik bilgiye ihtiyaç duyulduğundan, taşınmazın mahallinde 26.5.2011 günü yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu gayet detaylı bir şekilde düzenlenen bilirkişi raporunda özetle “ taşınmazın güney kısmında bulunan 24 metre genişlikte ve kıyı kesiminde ana bağlantı yolu olarak yer alan Çetin Emeç Caddesine cephe verdiği, taşınmazın önemli bir kısmının TEKEL AŞ tarafından işletme amacına dönük yapılaştırıldığı, taşınmazın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında meskün alanda kaldığı, taşınmazın dava konusu plan ile getirilen eğitim tesis işlevinin meskun alan kavramı içinde kaldığı ve planın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına uygun olduğu, taşınmazın mülkiyetinin Hazine’ye ait olduğu ve III. Derece Doğal Sit Alanı sınırları içinde yer aldığı taşınmadaki yapıların kullanımı hakkında mevcutların korunması ve yeni yapılaşma durumunda, üzerindeki yapıların emsali dikkate alınarak E=0.10 katsayısının açılmaması yönünde verilen İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 2.1.2003 tarih ve 6536 sayılı karar ve eki planın doğal sit alanını korumaya yönelik olduğu, Avrupa Mimari Mirasın Korunması Sözleşmesine göre sit insan emeği ile doğal değerlerin bütünleştiği alanlar olarak öngörüldüğü, doğal sit, doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de göz önünde tutularak konut kullanımına açılabilecek alanlar olduğu, yasal düzenlemelerde eksiklikler olmasına karşılık doğal sit değerlerinin belirlenmesinin ülkemiz kaynak değerlerinin korunması açısından önemli olduğu, doğal sit alanındaki mülk sahiplerinin aşırı talepleri sonucunda doğal sit alanlarının değerlerine karşı aşırı yapılaşmanın tehdit oluşturduğu, dava konusu taşınmazın konumu nedeniyle III. Derece Doğal Site Alanı içinde bulunması ve üzerindeki yapıların tescil edilmemekle beraber uzun dönemde bir kentsel işlev ve çalışma alanı olarak kültürel amaçlı işlevler için korunmaları gerektiği, koruma kurulunun 2003 yılında kabul ettiği plan için III. Derece Doğal Sit Alanı İçindeki yapıların kültürel amaçlı olarak korunmasında ve kullanılmasında, yapılaşma emsalinin bu alan içinde 0.10 katsayısının geçemeyeceğinin öngörüldüğü, dava konusu planda eğitim tesisleri olarak ayrılan alanda, sadece zemindeki mevcut yapıların korunarak kültürel tesis amacıyla kullanılması yerine eğitim ve öğretim amacıyla kullanılmasında planlama ilkeleri yönü ile üstün kamu yararı olduğu, ancak doğal sit alanı içinde önerilen emsal 0.8 yapılaşma katsayısının, plan için önerilen avan projede gerçekleştirilmek istenilen üniversite işlevlerin dönük olarak değerlendirildiği, üniversitenin gelime alanı için planda sayılan eğitim ve öğretim işlevlerinin her birinin III. Derece Doğal Sit Alanı olarak tanımlanan bölgenin içinde gerçekleştirilmesi amacı ile emsalin 0.80 olarak belirlendiği, bu yoğunluğun, doğal sit karakterindeki bölgenin genel ve mevcut yapılaşmayı aşacağı, bölgenin doğal sit karakterine zarar vereceği, koruma amaçlı planların işlevi dikkate alındığında planlama prensipleri yönü ile bölgedeki yapılaşma katsayısının yükseltilerek belirlenmesi ile üniversitenin çeşitli işlevlerini aynı taşınmazın içine sığdırılmaya çalışmasının, doğal sit alanının karakteristliklerini ortadan kaldıracak nitelikte olduğu, dolayısıyla eğitim tesisleri açısından üstün kamu yararı olduğu, ancak planda öngörülen yoğunluğun III. Derece Doğal Sit Alanı karakteristliğini bozacak nitelikte, bu yoğunluk değerlerinde daha önceki koruma kurulu kararı ile getirilen mevcut yapılaşma katsayısının aşılmaması gerektiği, yine aynı şekilde III. Derece Doğal Sit Alanı olarak belirlenen ağaçlık alanın toplumun tüm kesimlerinin kullanımına açık olacak nitelikte plan notlarının düzenlenmesi gerektiği ancak bu nitelikte plan düzenlemesinin olmadığı, mevcut yapıların korunarak eğitim tesis alanı için kullanılabilmesinin planlama ilkelerine uygun olduğu, ancak mevcut yapı yoğunluğunu aşan yeni yapılanmanın bölgenin yeşil alan karakterini engelleyebileceği, III. Derecede koruma alanlarına zarar verebileceği yönü ile planlama ilke ve tekniklerine uygun olmadığı” görüş ve kanaatleri vurgulanmıştır.
Bu durumda Kartal İlçesi, Orhantepe Mahallesi, 188 pafta, 2222 ada, 237 parsel sayılı taşınmazın III. Derece Doğal Sit Alanı niteliği dikkate alındığında 20.6.2010 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında eğitim tesis alanı fonksiyonuna ayrılmasının öngörülen yoğunluk yönünden planlama ilke ve teknikleri açısından hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. Maddesi gereğince açıkça hukuka aykırı bulunan ve uygulanması halinde davacının telafisi güç veya imkansız zararlarına neden olabilecek nitelikteki dava konusu imar planının davacı parseline ilişkin kısmının yürütmesinin teminat aranmaksızın dava sonsuna kadar durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere 3.8.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.