Dava; taşınmazda gizli ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu bağımsız bölümün düzenlenen inşaat sözleşmeleri gereğince müdahil şirket ve dava dışı şirket tarafından imâl ve inşa edilerek davalı kooperatife teslim edildiği, kooperatifin de ferdileşme ile davacının da aralarında bulunduğu ortaklarına oturma ruhsatları ve müstakil tapularını verdiği, dolayısıyla eldeki davadaki uyuşmazlığın iş sahibi ile yüklenici arasında gerçekleşen eser sözleşmesinden değil, Kooperatifler Hukukundan ve kooperatif ile ortağı arasındaki üyelik ilişkisinden kaynaklanan bir ihtilâf olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın tarafları ve konusu itibariyle Kooperatifler Hukukundan kaynaklandığı, davanın tarafları arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığı anlaşıldığından, zamanaşımı süresi yüklenicinin ağır kusuru ile ayıplı bir eser meydana getirmesi hâlinde uygulanan TBK'nın 478/1. maddesi gereğince yirmi yıllık süreye göre değil, kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanması gereken TBK'nın 147/4. maddesinde düzenlenen beş yıllık süreye göre değerlendirilmelidir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki "kooperatif üyelik ilişkisi" olduğundan, ayıbın açık ya da gizli ayıp olup olmadığına bakılmaksızın somut olayda uygulanması gereken beş yıllık zamanaşımı süresinin davacının dava konusu taşınmazı teslim alarak kullanmaya başladığı yıldan itibaren başlatılması gerekir. Sonuç olarak mahkemece taraflar arasında kooperatif üyelik ilişkisi bulunduğu ve beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen direnme kararı yerindedir (HGK. 6.3.2024, 71/156).