T.C. Anayasanın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyeti Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetime iptal davaları yoluyla sağlanır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendinde iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında “menfaat ihlali” olarak tanımlanan sübjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı sübjektif hak ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir. Davacı ile iptali istenilen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi, menfaat ihlali koşulunun varlığı için yeterlidir. Bu itibarla yargısal kararlarda menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gerektiği şeklinde tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Gaziantep İli, Şehitkamil İlçesi, Ulus Mahallesi, 115 pafta, 688 ada, 92 parsel sayılı taşınmazda plan değişikliği yapılmasına ilişkin 30.07.1998 günlü, 98/1 sayılı GAP Yüksek Kurulu işlemi ile bu plan değişikliğine dayalı olarak verilen 06.07.2008 günlü, 2006/444 sayılı yapı ruhsatının iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu yapı ruhsatının genel düzenleyici bir işlem niteliğinde olmadığı, sübjektif bir işlem olduğu, iptali istenilen yapı ruhsatları ile davacı arasında yukarıda tanımlandığı şekilde aktüel, kişisel ve meşru bir ilişki oluşmadığı sonucuna varıldığından, inşaat ruhsatına yönelik olarak davacının dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı odanın imar planı değişikliğine karşı dava açma ehliyeti bulunmakla birlikte, dava konusu plan değişikliğinin uygulaması niteliğinde olan yapı ruhsatı ile birlikte bu davanın açılmış olması, yapı ruhsatına karşı açılan davada ise davacının dava açma ehliyetinin bulunmaması nedeniyle, idare Mahkemesince, plan değişikliğine karşı doğrudan açılan bir dava niteliğindeki bu davanın süresinde açılıp açılmadığı hususu araştırıldıktan sonra yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir (Danıştay 6. Daire, 13.1.2010, 13189/82)