Davacının denetim sorumluluğunda bulunan Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Çekirge Mahallesi 4159 ada, 21 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 591202 YİBF numaralı yapının denetimini üstlenmiş olan davacının, denetim faaliyetlerini 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2. maddesinin ( f ) ve ( g ) bentlerine uygun olarak yerine getirmediğinden bahisle aynı Kanunun 8.maddesi uyarınca denetim faaliyetlerinin bir ( 1 ) yıl durdurulmasına ilişkin 21.02.2013 tarihli, 28566 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 05.02.2013 tarihli, 832 Sayılı davalı idare işlemi tesis edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış, "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı 38. maddesinde ise, kimsenin, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı, kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği, ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da bu kuralın uygulanacağı hükmüne yer vermiştir.
26/09/2004 tarihli ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinde;
" ( 1 ) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.
( 2 ) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
( 3 ) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.
( 4 ) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir." hükümleri yer almıştır.
İdari yaptırımlar açısından genel kanun niteliğinde olan 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 2. maddesinde, kabahatin Kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş, aynı Kanunun "Genel Kanun Niteliği" başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanunun, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı hükmüne, "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinin 1.fıkrasında, "26.9.2004 tarihli ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir." hükmüne, 2.fıkrasında, "Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz." hükmüne yer verilmiştir.
4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun "Yapı denetim kuruluşları ve görevleri" başlıklı 2. maddesinin dördüncü fıkrasının ( f ) bendinde, "İşyerinde, çalışmaların, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık güvenlik planına uygun olarak yapıldığını kontrol etmek ve gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bildirmek" ve ( g ) bendinde; "Ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ilgili idareye bildirmek" yapı denetim kuruluşlarının görevleri arasında sayılmıştır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun "Denetim faaliyetinin durdurulması ve izin belgesinin iptali" başlıklı 8. maddesinde; "Yapı denetim kuruluşlarından, bu Kanunda öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri anlaşılanların veya son üç yıl içerisinde üç defa olumsuz sicil alanların veyahut 3. maddenin son fıkrası ile 6. maddenin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket ettiği belirlenenlerin denetim faaliyeti, yapı denetim komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıla kadar durdurulur ve belgesi geçici olarak geri alınır. Durdurma kararı, Resmî Gazetede ilan edilir ve sicillerine işlenir. Denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına neden olan yapı denetim kuruluşunun mimar ve mühendisleri, bu süre içerisinde başka ad altında dahi olsa hiçbir denetim faaliyetinde bulunamaz. Geçici durdurmaya neden olan mimar ve mühendisler Bakanlıkça ilgili meslek odasına bildirilir. Meslek odaları, bu kişiler hakkında kendi mevzuatına göre işlem yapar.
Faaliyeti üç defa durdurulan yapı denetim kuruluşunun denetim faaliyetine son verilir ve izin belgesi Bakanlıkça iptal edilir.
İzin belgesi iptal edilen yapı denetim kuruluşunun, kusurları mahkeme kararı ile kesinleşen mimar ve mühendisleri başka bir yapı denetim kuruluşunda görev almaları halinde, görev aldıkları bu kuruluşa izin belgesi verilmez, verilmişse iptal edilir.
Denetim faaliyeti geçici olarak durdurulan veya izin belgesi iptal edilen yapı denetim kuruluşu hakkındaki bu karar ilgili idareye bildirilir ve denetimini üstlendiği yapıların devamına izin verilmez. Bu durumda, yapım faaliyetine devam edilebilmesi için yapı sahibince başka bir yapı denetim kuruluşunun görevlendirilmesi zorunludur." hükmüne yer verilmiştir.
23/04/2015 tarih ve 29335 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 32. maddesiyle 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un 8. maddesinde değişiklik yapılmış, madde başlığı "İdari müeyyideler ve teminat" olarak değiştirilirken madde metni ise;
"Yapı denetim kuruluşlarından bu Kanunda ve ilgili mevzuatta öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri tespit edilenlere, tespit edilen fiil ve hallerin durumuna göre, aşağıdaki idari yaptırımlar uygulanır.
a- ) Denetim personelinin görevi başında bulunmaması veya yapı denetim kuruluşunun denetim personeline görevi ile ilgili yazılı olarak bilgi vermediğinin anlaşılması,
b- ) Mevzuatın öngördüğü evrakın tanziminde eksiklik veya kusur bulunması,
c- ) 2. maddenin dördüncü fıkrasının ( b ) veya ( f ) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi,
hallerinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %10'u kadar idari para cezası,
ç ) Hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilememesi kaydı ile, 2. maddenin dördüncü fıkrasının ( a ) veya ( c ) ile ( g ) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti halinde, tespite konu olan yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %20'si kadar idari para cezası verilir.
d- ) 2. maddenin dördüncü fıkrasının ( d ) veya ( e ) veya ( h ) veya ( ı ) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti halinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %30'u kadar idari para cezası verilir.
Yapı denetim kuruluşlarına denetim sorumluluğunu üstlendiği bir işe yönelik yapılacak tespitler doğrultusunda yukarıdaki bentlerde belirtilen idari müeyyidelerden birden fazla cezanın verilmesinin gerekmesi halinde o işe ait yapı denetim hizmet sözleşmesinin en fazla %50'si kadar idari para cezası verilir.
e- ) Aşağıda belirtilen;
1- ) Denetim hizmetinin bu Kanunda yazılı asgari hizmet bedelinden düşük bir bedel ile üstlenildiğinin tespit edilmesi,
2- ) Yapı sahibinden veya vekilinden, yapı denetim hesabına yatırılmaksızın yapı denetimi hizmet bedeli alındığının tespit edilmesi,
hallerinde, üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %3'ü kadar idari para cezası verilir.
f- ) 6. maddenin birinci fıkrası hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %2'si kadar idari para cezası verilir.
g- ) Aşağıda belirtilen;
1- ) Hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilemesi halinde 2. maddenin dördüncü fıkrasının ( a ) veya ( c ) ile ( g ) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi,
2- ) 3. maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesi hükmüne aykırı hareket edilmesi,
3- ) Yapı denetim kuruluşuna son bir yıl içinde üç defa idari para cezası uygulanması,
hallerinde, cezayı gerektiren fiil ve halin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilip öğrenilmesinden veya son idari para cezasının tebliğinden itibaren İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir.
h- ) Yeni iş almaktan men yönünde verilen ilk cezanın ilan edilmesinden sonra, yeni iş almaktan men yönünde cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip ilan edilmesinden sonra üçüncü defa yeni iş almaktan men yönünde ceza vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip ilan edilmesi halinde, son ilan tarihinden itibaren Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça yapı denetim kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir ve teminatı irat kaydolunur.
Yapı denetim kuruluşunun, 3. maddenin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmüne aykırı hareket eden veya yapı denetim kuruluşunda görevli iken laboratuvar kuruluşlarında da görev alan mimar ve mühendislerine İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce 5.000 Türk Lirası idari para cezası verilir.
İdari para cezası, cezayı gerektiren fiil ve halin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilmesini müteakip yapı denetim kuruluşunun ve ilgililerin savunmaları alınarak verilir ve yazılı olarak tebliğ edilir.
İdari para cezasına karşı on beş gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. Bu süre içinde itiraz yoluna başvurulmaması halinde idari para cezası kesinleşir. İtirazlar, zaruret olmayan hallerde evrak üzerinde incelenerek en kısa süre içinde karara bağlanır. İtiraz üzerine verilen mahkeme kararları kesindir.
Yeni iş almaktan men ve faaliyetine son verme cezalarına dair işlemler, Resmî Gazete'de ilan edilir.
Yeni iş almaktan men cezası, yapı denetim kuruluşunun denetimindeki diğer işlerin devamına mani değildir. Ancak, yapı denetim kuruluşuna yeni iş almaktan men cezası verilmesine esas olan yapım işinin devam edebilmesi için, yapı sahibi tarafından başka bir yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe, ilgili idare tarafından işin devamına izin verilmez. Faaliyete son verme cezası verilen hallerde de, yapı denetim kuruluşunun denetimini üstlendiği yapıların devamına, yeni yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe ilgili idare tarafından izin verilmez.
Yeni iş almaktan men cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortakları, ceza süresi içinde; faaliyete son verme cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortakları ise, üç yıl süre içinde herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.
Yapı denetim kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan denetçi mimar ve denetçi mühendislerin belgeleri, Merkez Yapı Denetim Komisyonunun kararı ile iptal edilir. Bu suretle belgesi iptal edilen denetçi mimar ve denetçi mühendisler, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.
Yapı denetim kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan teknik personel, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz..." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Olayda, öncelikle işlem tarihinde yürürlükte olan Kanun hükmüne göre bir yıl denetim faaliyetinin durdurulması yaptırımının tesis edilmesi için gerekli şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında tesis edilen söz konusu yaptırımın uygulanmasına neden olan eylemlerin gerçekleştiği, diğer bir ifade ile davacının denetim sorumluluğunu Kanunda öngörülen esaslara uygun olarak yerine getirmediği anlaşıldığından, davacıların eylemine karşılık işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre faaliyetin durdurulması yaptırımına yönelik tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Nitekim idare mahkemesince de dava konusu yaptırımın işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre incelemesi yapılmış ve işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. Bu anlamda idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmektedir.
Ancak, suç ve cezada dayanağını Anayasadan alan lehe olan hükmün uygulanması ilkesi, işlendiği tarihte yürürlükte olan kanun hükmü uyarınca suç sayılan bir fiil daha sonra yürürlüğe giren bir kanun hükmü ile suç olmaktan çıkarılmışsa veya sonradan yürürlüğe giren kanun hükmü suçun işlendiği zaman yürürlükte olan kanun hükmüne göre suçlunun lehine bir düzenleme getiriyorsa, sonradan yürürlüğe giren kanun hükmünün daha önce işlenmiş olan suç sayılan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
Kabahatler Kanununda da idari yaptırımlar yönünden lehe olan hükmün uygulanması ilkesi benimsenerek bu konuda Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerine atıf yapılmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de daha önceki bir kararında ( AYM, E.2007/115, K.2009/80, 11/6/2009 ) kabahatlerin suç niteliğinde olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin hükümler kabahatler için de aynı şekilde uygulanacak, kabahatin işlendiği zamanı belirlemek içinse neticenin meydana geldiği zaman değil eylemin gerçekleştiği zaman dikkate alınacaktır.
Kabahatler Kanununda sözedilen derhal uygulama kuralı, yaptırım kurallarının yürürlüğe girdiği andan itibaren meydana gelen olaylara uygulanmasıdır. Ancak infaz aşamasında da olsa fiilin unsurlarına veya yaptırımlarına yönelik lehe kanun değişikliği olmuşsa lehe olan kanun hükmünün derhal uygulanması yani lehe kanun hükmünün geriye yürütülmesi gerekir.
Bu durum Anayasa Mahkemesi'nin 17/12/2014 tarihli, 29208 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 15/10/2014 tarihli, B.No:2012/731 Sayılı kararında,
"5326 Sayılı Kanun'un 5. maddesinin ( 1 ) numaralı fıkrasına göre, Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler açısından da uygulanacak, ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idari yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerli olacaktır. Anılan maddede öngörülen "derhal uygulama" kuralı, idari yaptırım kararının infazı yöntemiyle ilgilidir. Dolayısıyla, infaz aşamasında da olsa, kabahat fiilinin unsurlarına veya yaptırımına yönelik lehe kanun değişikliklerinde, Anayasa'nın 38/1. maddesinde düzenlenen "kanunilik ilkesi"nin sonuçlarından biri olarak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. maddesinde yer alan "lehe kanunun geriye yürümesi" kuralının uygulanması gerekir.
Başvuruya konu olayda, kabahat nedeniyle başvurucuya bir yaptırım uygulanmış, ancak henüz bu yaptırım kararı yerine getirilmeden, sonradan yürürlüğe giren kanunla, isnat edilen suçun unsurlarında ve cezasında lehe olacak şekilde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik, suçun içeriği, diğer bir ifadeyle maddi yapısıyla ilgili olup, kararların yerine getirilme şekli ile ilgili değildir. Buna göre, yukarıdaki hükümler ( §§ 16-19 ) gözetildiğinde, lehe kanun değerlendirmesinde maddi ceza hukukuna ilişkin zaman bakımından uygulama kurallarının geçerli olması ve Mahkemece, cezası henüz infaz edilmemiş olan başvurucu hakkında lehe kanun uygulamasının yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalara göre, başvurucunun eylemine uyan kanun hükmünde yapılan lehe değişikliğin başvurucuya uygulanması gerekirken, bu yöndeki talebinin reddedilmiş olması Anayasa'nın "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" kenar başlıklı 38. maddesinin birinci fırkasında düzenlenen "suçta ve cezada kanunilik ilkesi" ile bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, başvurucu hakkında lehe kanun hükmünün uygulanmamasından dolayı Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır." şeklinde açıklanmış olup lehe kanun değişikliğinin idari yaptırımlar açısından da derhal uygulanması gereğine dikkat çekilmiştir.
Aktarılan çerçevede yapı denetim kuruluşlarına 4708 Sayılı Kanuna aykırı davranışlarından ötürü uygulanacak idari müeyyideleri düzenleyen aynı Kanunun 8.maddesinde yapılan değişikliğin, değişiklikten önceki haline göre lehe hükümler içerip içermediğinin irdelenmesi gerekmektedir.
4708 Sayılı Kanun'un söz konusu 8. maddesinin 23/04/2015 tarihli değişiklikten önceki halinde 4708 Sayılı Kanuna aykırılık tespit edilmesi halinde yapı denetim kuruluşları için idarece uygulanabilecek yaptırım, yapı denetim kuruluşlarının bir yıla kadar denetim faaliyetinin durdurulması ve belgelerinin geçici olarak alınması biçiminde idi. İdarece takdir yetkisi kullanılarak ama en çok bir yıl faaliyetin durdurulması yönünde idari yaptırım uygulanabilmekte ve yapı denetim kuruluşunun faaliyetinin durdurulduğu süre zarfında başkaca bir denetim faaliyetinde bulunmasına izin verilmemekte idi.
Önceki halinde idari para cezası yaptırımı bulunmadığı gibi Kanunda öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmediği anlaşılan yapı denetim kuruşulunun denetim faaliyetinin bir yıla kadar durdurulacağı belirtilirken, uygulanacak yaptırım türünü etkileyen, tespit edilen aykırılıkların yapının taşıyıcı sistemi üzerinde etkisi olup olmadığı yönünde bir ayrıma da gidilmemiş, bu idarenin takdir yetkisine bırakılmıştır.
23/04/2015 tarihinde yapılan değişikliğe baktığımızda, idari yaptırım türlerinin tümüyle değiştiği görülmektedir. Maddede öncelikle yapı denetim kuruluşlarının belli fiillerinin idari para cezası ile cezalandırılması, belli fiillerinin yeni iş almaktan men cezası ile cezalandırılması, sayılan diğer sebeplere bağlı olarak da yapı denetim izin belgesinin iptal edilerek faaliyetin sona erdirilmesi yaptırımının uygulanması öngörülerek fiiller ve sonucunda uygulanacak yaptırımlar tek tek sıralanmıştır.
Uyuşmazlıkta, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Çekirge Mahallesi, 4159 ada, 21 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 591202 YİBF numaralı yapının denetimini üstlenmiş olan davacının, denetim faaliyetlerini 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2. maddesinin ( f ) ve ( g ) bentlerine uygun olarak yerine getirmediğinden bahisle aynı Kanunun 8.maddesi uyarınca 1 yıl denetim faaliyetinin durdurulmasına ilişkin işlem tesis edilmiş, ancak anılan 8. madde 23/04/2015 tarih ve 29335 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 Sayılı Kanun'un 32. maddesiyle bütünüyle değişikliğe uğramıştır.
Söz konusu 8. maddenin yeni halini dava konusu işlemin dayanağı hükümlere özgü incelediğimizde ise yapı denetim kuruluşlarına, 2. maddenin dördüncü fıkrasının ( f ) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi halinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %10'u kadar idari para cezası, tespite konu olan hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilememesi kaydı ile 2. maddenin dördüncü fıkrasının ( g ) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti halinde, tespite konu olan yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %20'si kadar idari para cezası verileceği düzenlenmiş, son bir ( 1 ) yıl içinde üç ( 3 ) defa idari para cezası uygulanması hali, denetim faaliyeti dışında başka ticari faaliyetle uğraşılması hali ve yapının taşıyıcı sistemini etkileyen Kanunun 2. maddesinin dördüncü fıkrasının ( a ), ( c ) ve ( g ) bentlerindeki görevlere aykırılık hallerinin gerçekleşmesi durumunda bir ( 1 ) yıl yeni iş almaktan men cezasının verileceği ve üçüncü defa yeni iş almaktan men cezasının idari anlamda kesinleşmesi halinde yapı denetim kuruluşunun izin belgesinin iptal edilerek faaliyetine son verileceği ve teminatının irat kaydolunacağı belirtilmiştir.
Yapılan değişiklikten sonra Kanunun söz konusu 2. maddesinin dördüncü fıkrasının ( f ) ve ( g ) bentlerine aykırılığa karşılık uygulanabilecek en ağır yaptırımın hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilemesi kaydıyla bir yıl yeni iş almaktan men cezası olduğu görülmektedir.
Bu bağlamda, bir yıl faaliyetin durdurulmasına ilişkin yaptırım ile bir yıl yeni iş almaktan men cezası yaptırımını karşılaştırdığımızda, denetim faaliyetinin bir yıla kadar durdurulması yaptırımının, yapı denetim kuruluşunun, faaliyetinin durdurulduğu süre zarfında hiçbir denetim faaliyeti yapamaması sonucunu doğurduğu, bir yıl yeni iş almaktan men cezasının ise, yaptırımın uygulanmasına neden olan yapıya ilişkin yapı denetim görevinin sona ermesi ve cezanın verilmesinden itibaren bir yıl boyunca yeni yapı denetim işi alamaması sonucunu doğurduğu, dolayısıyla bir yıl yeni iş almaktan men cezasının yapı denetim kuruluşunun, yaptırımın uygulanmasına neden olan yapı dışındaki mevcut işlerine devam etmesini engellemediği görüldüğünden önceki düzenlemeye göre üst sınır olan bir yıl süreyle faaliyetin durdurulması yaptırımının, bir yıl süreyle yeni iş almaktan men cezasına göre, neticesi itibarıyla daha ağır olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kanunun yeni halinde bir yıl süreyle yeni iş almaktan men cezasından daha hafif bir yaptırım olarak öngörülen idari para cezasının ise, evleviyetle, bir yıl süreyle denetim faaliyetinin durdurulması yaptırımına göre lehe olduğu açıktır.
Bu durumda, söz konusu Kanun değişikliğinden sonra, 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2. maddesinin dördüncü fıkrasının ( f ) ve ( g ) bentlerine aykırılık hallerinde öngörülen iki yeni yaptırım türünün de davacı şirkete uygulanan bir ( 1 ) yıl süreyle denetim faaliyetinin durdurulması yaptırımına göre neticeleri itibarıyla lehe sonuçlar doğuracağı görülmektedir.
Ancak burada lehe hükümlerin uygulanabilmesi için değişiklikten önceki kanun hükmü uyarınca faaliyetin durdurulması yaptırımının uygulanmamış olması gerekmektedir.
Bu bakımdan, mahkemece yapılacak araştırma sonucunda idari yaptırımın uygulanıp uygulanmadığının tespiti üzerine şayet davaya konu yaptırım hiç uygulanmamışsa, ya da uygulanması tamamlanmamışsa davacı hakkında lehe hükümler içeren yürürlükteki Kanuna göre işlem tesis edilmesi gerektiğinden dava konusu işlemin iptaline karar verilmelidir. ( AYM, 15/10/2014, B. No:2012/731 )