md. 19 içtihatları
~ 30.03.2010 ~
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/13-374
K. 2008/375
T. 14.5.2008
• KOOPERATİF HİSSESİNİN RAİÇ BEDELİNİN TAHSİLİ
ÖZET : Davacı, davalı ile evli iken kendisi adına kayıtlı kooperatif hissesinin iptali sonucu iade etmek zorunda kaldığını, kooperatife yükümlülüklerin kendisi tarafından yerine getirildiğini ileri sürerek kooperatif hissesinin raiç bedelinin tahsilini istemiştir. Dava katkı payından dolayı alacak istemine ilişkin olup davacının evlilik birliği devam ederken çalıştığında tereddüt bulunmadığı ancak davalının da ailesinin maddi olanaklarının iyi olduğu, bankadan kredi çektiği ve dikiş dikmek suretiyle gelirinin de bulunduğu dosyadaki belge ve delillerden anlaşılmaktadır. Böyle olunca mahkemece davalının aile bütçesine katkısıyla dava konusu taşınmaz hissesinin alınmasında katkısının ne olabileceği konusunda taraf delilleri toplanıp araştırılıp gerektiğinde bilirkişi vasıtasıyla katkı oranı ve miktarı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/13435
K. 2007/3251
T. 22.2.2007
• KOOPERATİF ÜYELİĞİNİN SONA ERMESİ • AİDAT ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN DEVAM ETMESİ
ÖZET : Dava ödenmeyen aidatlar sebebiyle girişilen icra takibine yapılmış vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Kooperatif üyeliğinden yapılan istifanın geçerli olabilmesi için çıkma isteğinin noter kanalıyla da bildirilmesi ve istemin davacı kooperatif yönetim kurulu tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Bu şartlar yerine getirilmeden üyelik sona ermeyeceğinden, üyeliğe bağlı aidat ödeme borcu da devam edecektir.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/11437
K. 2007/1984
T. 12.2.2007
• BORÇLU BULUNMADIĞININ TESPİTİ
ÖZET : Dava, davacı kooperatif üyelerinin toplam 4 üyelik nedeniyle davalı kooperatife aidat borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, üyelik devirleri, ipotek senetleri ve tahsil edilen miktarları irdelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
KARAR : Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarda, müvekkillerinin eşi ve annesi olan arsa sahibi Süheyla Selçuk ile davalı kooperatif arasında 01.06.1995 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümlerine göre, kooperatifin davacıların murisine 20 adet tripleks villa ve 6 milyar lira vermeyi taahhüt ettiğini, aslında mal sahibine 25 adet tripleks villa tahsis edilmiş olup bunun 5 adedinin yapılması düşünülen okul inşaatı için müteahhit Kazım Pulat'a bırakılması nedeniyle sözleşmeye bunun karşılığında 6 milyar lira yazıldığını, böyle bir paranın hiç alınmadığını, bu hususun taraflar arasında müteahhidin de katılımıyla düzenlenen 08.11.1996 tarihli protokolde açıkça belirtildiğini, bürokratik engeller nedeniyle okul yapılamadığından protokolde 5 adet konut karşılığında arsa sahibine nakit olarak 1.200.000.000 TL ödeneceğinin, bakiye 4.800.000.000 TL karşılığında da 4 adet tripleks villa için kooperatif üyeliği verileceğinin ve bu üyeliklerin aidat yükümlülüklerinin müteahhit Kazım Pulat'a ait olduğunun kararlaştırıldığını, inşaatların zamanında teslim edilmemesi nedeniyle açılan dava üzerine davacıların 6 milyarlık aidat borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle üyelikten ihraç edildiklerini, ihraç kararlarının iptali için açılan davada bu hususların değerlendirilmemesi ihtimali bulunduğundan müvekkillerinin davalı kooperatife 6 milyar lira borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 08.11.1996 tarihli protokolün 5. maddesinde müteahhit Kazım Pulat tarafından arsa sahibine verilen 6 milyar liralık ipotek ile dava konusu dört adet üyeliğin mali yükümlülüklerinin teminat altına alındığını, arsa sahibinin ipotek bedelinin icra yoluyla tahsil ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümleri gereğince davacılara verilen kooperatif üyelikleri aidatlarının Kazım Pulat tarafından ödenmesi gerektiği, davacıların üyelikten ihraç kararlarının mahkemece iptal edildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüyle davacıların davalı kooperatife 6.000 YTL aidat borçlarının bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı kooperatif üyelerinin toplam 4 üyelik nedeniyle davalı kooperatife 6 milyar lira aidat borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava dışı müteahhit Kazım Pulat'ın da katılımı ile taraflar arasında düzenlenen 8.11.1996 tarihli protokolde 1.6.1995 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde belirtilen okul inşaatının gerçekleşmemesi nedeniyle müteahhide bırakılan 5 adet tripleks villa karşılığında arsa sahibi Süheyla Selçuk'a 1.200.000.000 TL nakit ödeneceği, bakiye 4.800.000.000 TL için ise arsa sahibine 4 adet kooperatif üyeliği verileceği, bu üyelik aidatlarının ve tüm mali yükümlülüklerinin oturma belgesi alınıncaya kadar müteahhit Kazım Pulat tarafından ödeneceği kararlaştırılmış ve protokolün 5. maddesinde "Müteahhit Kazım Pulat tarafından mal sahibi Süheyla Selçuk'a verilen 6.000.000.000 TL'lik ipotek 4 üyeliğin mali yükümlülüğünü yerine getirmek taahhüdü için de geçerlidir." denilmiştir. Davalı kooperatif, protokol gereği arsa sahibine 1.200.000.000 TL nakit ödendiğini, ipotek bedellerini davacıların yakını olan arsa sahibinin icra yoluyla tahsil ettiğini, yargılama sırasında davacı Ülkü Ayvalıklı'nın 5.10.2004 tarihli dilekçesiyle 3479 parsel S-1 Bloktaki üyeliğini Feti Işık'a, davacı Mustafa Selçuk'un 14.9.2004 tarihinde 219 ada 1 parsel D-2 deki üyeliğini Nevin Övüç'e devrettiğini, kooperatifin de bu devirleri kabul ettiğini, devralan şahısların aidat borçlarını düzenli olarak ödediklerini savunmuş, bunlara ilişkin belgeler sunmuştur.
Dosyadaki delillerden arsa sahibi lehine, müteahhit Kazım Pulat'a ait 5355 parsel sayılı taşınmazın 8, 9, 10 nolu bağımsız bölümleri için 8.8.1996 tarihine kadar 2 milyar lira bedelle, aynı parselin 11 ve 12 nolu bağımsız bölümleri için ise taraflarca bildirilince kaldırılmak üzere 4 milyar lira bedelli ipotek tesis edildiği, Burhaniye İcra Müdürlüğü'nün 2002/410 Esas sayılı dosyasında 4 milyar liralık ipoteğin paraya çevrilip 1.4.2004 tarihinde Süheyla Selçuk vekiline ödenerek dosyanın infazen işlemden kaldırıldığı görülmüştür. Mahkemece davalı kooperatifin bu savunmaları üzerinde durulup, üyelik devirleri, ipotek senetleri ve tahsil edilen miktarları irdelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak sadece protokol hükümleri gereğince davacılara verilen kooperatif üyelikleri aidatlarının müteahhit tarafından ödenmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/16942
K. 2005/20667
T. 24.10.2005
• KOOPERATİF ORTAĞININ ALACAKLILARI
ÖZET : Kooperatif herhangi bir şekilde dağılmadıkça ortağın ortaklık payının haczi mümkün değildir.
KARAR : 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 19/son madde hükmüne göre kooperatif ortağının alacaklıları ancak ortağın faiz ve gelir-gider farklarından hissesine düşen miktar ve kooperatifin dağılmasından ona düşecek payı haczedebilirler. Kooperatif herhangi bir şekilde dağılmadıkça ortağın ortaklık payının haczi mümkün değildir. İcra Müdürlüğünce yapılan işlemde bir usulsüzlük bulunmadığından, Mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10184
K. 2005/6963
T. 30.6.2005
• KÜÇÜK KONUT VERİLMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT
ÖZET : Dava, davalı kooperatifin üyesi olan davacıya daha küçük konut verilmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava tarihi esas alınmak suretiyle, bu tarihte 114.68 metre karelik ve 101 metrekarelik konutların rayiç değerleri bilirkişilere tespit ettirilerek aradaki farka davacı lehine tazminat olarak hükmedilmek gerekirken yerinde görülmeyen yazılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, henüz ferdi mülkiyete geçilmediğini, ancak, herkesin kendi dairesinde oturmakta olduğunu, dairelerin 70 metrekare olarak planlanıp ruhsatının da buna göre alındığını, davacının kendisine isabete eden daireye taşındığında bütün üyelerin aynı miktarda aidat ödemelerine rağmen, diğer dairelerin kendisine isabet eden daireden 13 metrekare daha büyük olduğunu fark ettiğini, fiili durum yaratılarak gerçekleştirilen bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, 70 metrekarelik dairenin diğerlerinden daha ucuza satılacağını, A,B, ve C bloklardaki daire sahipleri ile aynı miktar ödeme yapıldığı halde 13 metre kare daha küçük olan daire sahibi olunduğunu ileri sürerek, şimdilik inşaat maliyeti için fazla ödenen 1.850.000.000.-lira ve dairenin küçük olması nedeni ile değerindeki azalmadan dolayı 750.000.000.-lira olmak üzere toplam 2.600.000.000.-liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya kura sonucu tahsis edilen daire daha küçük olduğu için daha az şerefiye farkı ödediğini, eşitlik ilkesine aykırı davranılmadığını savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının dairesinin küçük olmasından dolayı ucuza satılacağına dair talebinin yerinde görülmediği, inşaat maliyet hesabının brüt inşaat alanına göre yapılacağı görüşüne itibar edildiği, belirlenen maliyet farkının 181.123.200.-lira olarak belirlendiği, davacının 37.500.000.-lira daha az şerefiye ödediği, şerefiye farkının belirlenen bedelden mahsubunun gerekeceği, davacının kura çekim tarihine göre isteyebileceği miktarın 143.623.200.-lira olduğu, dava tarihine kadar TEFE ve TÜFE ortalaması olan 2,886 ile çarpımı ile davanın isteyebileceği miktarın 558.119.755.-lira olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 558.119.755.-liranın dava tarihinden itibaren temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava, davalı kooperatifin üyesi olan davacıya daha küçük konut verilmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davasının temelini diğer üyelerle birlikte aynı aidatı ödemesine rağmen, kendisine 13 metrekare daha küçük olan konutun teslim edildiğini ileri sürerek, işbu davayı açmıştır.
Davacının, diğer ortaklarla aynı miktar aidat ödemesine rağmen kendisine 13 metrekare daha küçük konut verildiği taraflar arasında çekişme konusu olmayıp, bu husus dosya kapsamı ile de sabittir.
Davacıya 114.68 metre karelik konut yerine 101 metrekarelik konutun teslim edilmesi nedeni ile davacının zarara uğradığı açıktır. Aslında davacının her iki istemi de küçük konut teslimine yönelik zararının giderilmesine ilişkin olup, hukuki tavsif hakime aittir.Davacının kendisine küçük konutun tesliminden dolayı değer farkına ilişkin zararının doğduğu kuşkusuz olup, mahkemenin bu yöne ilişen gerekçesi davalı kooperatif tarafından temyiz edilmiş de değildir.
Bu durumda, mahkemece, dava tarihi esas alınmak suretiyle, bu tarihte 114.68 metre karelik ve 101 metrekarelik konutların rayiç değerleri bilirkişilere tespit ettirilerek aradaki farka davacı lehine tazminat olarak hükmedilmek gerekirken yerinde görülmeyen yazılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/5277
K. 2005/2387
T. 10.3.2005
• ÖDEMELERİN ÖNCELİKLE FAİZE MAHSUP EDİLECEĞİNE İLİŞKİN KOOPERATİF GENEL KURUL KARARI
ÖZET : Dava aidat borcunun tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Takibe konu borcun kaynağını, davalının 1995 - 1996 dönemine ilişkin anapara ve gecikme borçlarının tahsili amacıyla 1996 yılında yapılan icra takibi sırasında ödeme miktardan kalan gecikme faizi oluşmaktadır. Kooperatifin 28.06.1998 tarihli genel kurul toplantısında aidatlarını zamanında ödemeyen üyelerden aylık % 15 gecikme cezası alınmasına, yapılan ödemelerin öncelikle faiz borcuna mahsup edilmesine karar verilmiştir. Bu karar nedeniyle davalının 28.06.1998 tarihinden sonraki aidat ödemelerinin anılan faiz borcuna karşılık tutulmak suretiyle aidat borçlarının ödenmemiş kabul edilmesi ve aylık % 15 faiz işletilerek, ödemelerin öncelikle faiz borçlarına mahsup edilmesi sonucu takibe konu alacak miktarına erişilmiştir. Buna göre, davalının aidat borçlarına karşılık yatırdığı paralar anılan genel kurul toplantısında kararlaştırılan uygulama doğrultusunda faiz borcuna sayılmış, bu nedenle de aidat borcunu ödemediği kabul edilerek bu miktarda faiz işletilmiştir. Kural olarak genel kurul kararları etkisini geriye doğru değil, ileriye doğru olarak gösterir. Bu itibarla, 28.06.1998 tarihli genel kurul toplantısında alınan yapılan ödemelerin öncelikle faiz borcuna mahsubuna ilişkin kararın geçmiş borçlara da uygulanacağına dair bir karar alınmadığı gibi geçmişte bu yönde bir uygulamada yapılmamıştır. Bu nedenle, davaya konu icra takibinde talep edilen borcun davalının 1995- 1996 dönemine ait borcundan kalan 28.456.500 TL faiz borcundan kaynaklandığı anlaşıldığından, kooperatif tarafından ancak 28.456.500 TL'lik bu bedelin talep edilmesi mümkündür.
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olup, aidat borçlarını eksik olarak ödediğini, bu nedenle davalı hakkında icra takibine geçildiğini ancak borçlunun itirazda bulunarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin bütün ödemelerini zamanında yaptığını ancak, kooperatifin tutarlı ve doğru bir muhasebe kaydına sahip olmamasından ve yönetimler arasındaki çekişmelerden doğan belgelendirme hatalarından dolayı ödenmiş bir borcun yeniden tahsilinin istendiğini, müvekkilinin takibe konu borcu 1996 yılında yapılan icra takibi sonucu ödediğini ancak ödenen bu borcun kayıtlara geçmemesinin kooperatifin sorunu olduğunu savunarak davanın reddini ve kötü niyetli olarak yapılan takipten dolayı tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın 537.278.725 TL asıl alacak, 276.557.000 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 813.835.725 TL üzerinden iptali ile bu miktar üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin isteğin reddine, asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren aylık % 15 faiz uygulanmasına, kabul edilen miktarın % 40'ı 325.534.290 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının reddedilen miktar üzerinden yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava aidat borcunun tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Takibe konu borcun kaynağını, davalının 1995 - 1996 dönemine ilişkin anapara ve gecikme borçlarının tahsili amacıyla 1996 yılında yapılan icra takibi sırasında ödeme miktardan kalan gecikme faizi oluşmaktadır. Kooperatifin 28.06.1998 tarihli genel kurul toplantısında aidatlarını zamanında ödemeyen üyelerden aylık % 15 gecikme cezası alınmasına, yapılan ödemelerin öncelikle faiz borcuna mahsup edilmesine karar verilmiştir. Bu karar nedeniyle davalının 28.06.1998 tarihinden sonraki aidat ödemelerinin anılan faiz borcuna karşılık tutulmak suretiyle aidat borçlarının ödenmemiş kabul edilmesi ve aylık % 15 faiz işletilerek, ödemelerin öncelikle faiz borçlarına mahsup edilmesi sonucu takibe konu alacak miktarına erişilmiştir. Buna göre, davalının aidat borçlarına karşılık yatırdığı paralar anılan genel kurul toplantısında kararlaştırılan uygulama doğrultusunda faiz borcuna sayılmış, bu nedenle de aidat borcunu ödemediği kabul edilerek bu miktarda faiz işletilmiştir. Kural olarak genel kurul kararları etkisini geriye doğru değil, ileriye doğru olarak gösterir. Bu itibarla, 28.06.1998 tarihli genel kurul toplantısında alınan yapılan ödemelerin öncelikle faiz borcuna mahsubuna ilişkin kararın geçmiş borçlara da uygulanacağına dair bir karar alınmadığı gibi geçmişte bu yönde bir uygulamada yapılmamıştır. Bu nedenle, davaya konu icra takibinde talep edilen borcun davalının 1995- 1996 dönemine ait borcundan kalan 28.456.500 TL faiz borcundan kaynaklandığı anlaşıldığından, kooperatif tarafından ancak 28.456.500 TL'lik bu bedelin talep edilmesi mümkün iken, genel kurul kararlarına ve iyi niyet ilkelerine aykırı biçimde yapılan hesaplamalar sonucu davalıdan takipteki miktarların istenmesi ve mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/12-58
K. 2005/45
T. 9.2.2005
• HACZEDİLEMEZLİK ŞİKAYETİ • KOOPERATİF HİSSESİNİN HACZİ
ÖZET : Somut olayda asıl takibin yapıldığı İstanbul İcra Dairesinin talimatı üzerine, Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce borçlunun müşteki Kooperatifteki hak ve hisseleri üzerine haciz şerhi konulmuş; Kooperatif vekili talimat icra dairesinin bağlı bulunduğu Üsküdar 1.İcra Mahkemesinden, uygulanan haczin kaldırılmasını talep etmiştir. İcra Mahkemesi, haciz talimatını uygulayan Üsküdar 4.İcra Dairesi’nin, borçluya düşecek tasfiye payının veya ferdi mülkiyet konusu bağımsız bölümün haczine ilişkin işleminin kanuna uygun olduğu, gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir. Görüldüğü üzere, Üsküdar 1.İcra Mahkemesince, talimat icra dairesinin bağlı bulunduğu mahkeme olarak yetkili bulunduğu benimsenip, haczedilmezlik şikayetinin esasının incelendiği kuşku ve duraksamadan uzaktır. Hal böyle olunca, haczedilmezlik şikayetinin yetkisizlik sebebiyle reddedilmediği yönündeki mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.
KARAR : Dava, asıl takibin yapıldığı İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün haciz kararının kaldırılması ve istinabe olunan Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce yapılan işlemin iptali ile haczedilmezlik şikayetine ilişkindir.
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı-üçüncü kişi S.S.Ata 2 Konut Yapı Kooperatifi vekili; davalı-alacaklı tarafından, dava dışı borçlu Yasemin Tahir aleyhine girişilen icra takibi sırasında, asıl takibin yapıldığı İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün talimatı üzerine, istinabe olunan Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce, borçlunun davacı Kooperatifdeki hak ve hisselerinin haczedildiğini; Ancak, Kooperatifte henüz ferdi ilişkiye geçilmemiş olup, taşınmazın tamamı Kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı bulunduğundan, borçluya ait hisseye uygulanan haczin ve müdürlük işleminin Kooperatifler Kanunu’nun 19.maddesinin son fıkrasına aykırı olduğunu ileri sürerek; Asıl takibin yapıldığı İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün haciz kararının kaldırılmasına ve istinabe olunan Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce yapılan işlemin iptali ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALI CEVABI:
Dava dilekçesi ve İcra Mahkemesi’nce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu verilen karar davalı-alacaklı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmiş olup; Davalı vekilince aşamalarda davaya cevap verilmemiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel Mahkemece; Davacının haczedilmezlik şikayeti yönünden; "İstinabe olunan Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce haciz keyfiyetinin kayıtlara işlenerek, kooperatifin tasfiye olması halinde borçluya düşecek tasfiye payının, ferdi mülkiyete geçirilmesi halinde ise bağımsız bölümün tapu kaydının üzerine haciz şerhi konulması işleminin, kanuna uygun olduğu" gerekçesiyle "şikayetin reddine";
Davacının, İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün haciz kararının kaldırılmasına ilişkin şikayeti yönünden "İstanbul İcra Hakimliği’nin kesin yetkili olduğu" gerekçesiyle "Haciz kararının kaldırılmasına yönelik şikayetin, asıl takibin yapıldığı İstanbul İcra Dairesi’nin bağlı bulunduğu İstanbul İcra Mahkemesine ait olduğuna" dair yetkisizlik kararı verilmiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME;
Davacı-üçüncü kişi vekilince temyiz edilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle yetkiye yönelik olarak bozulmuş; Yerel mahkeme, "İstinabe olunan Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce uygulanan haczin kanuna uygun olduğu, dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin esasa ilişkin nedenle reddine karar verildiği" gerekçesiyle, önceki kararında direnmiştir.
E-GEREKÇE:
Dosya içeriğine göre, davalı-alacaklı tarafından, dava dışı-borçlu Yasemin Tahir aleyhine girişilen icra takibi sırasında, asıl takibin yapıldığı İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün talimatı üzerine, istinabe olunan Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce; davacı Kooperatifin tasfiye olması halinde borçluya düşecek tasfiye payı üzerine, ferdi mülkiyete geçilmesi halinde ise bağımsız bölümün tapu kaydı üzerine haciz şerhi konulmuş; Davacı vekilince Üsküdar 1.İcra Mahkemesi’nden, uygulanan haczin ve hacizle ilgili dayanak kararın kaldırılması talep edilmiştir.
Haciz kararının kaldırılmasına yönelik şikayetin, asıl takibin yapıldığı İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün bağlı bulunduğu İstanbul İcra Mahkemesine ait olduğu yönündeki yerel mahkeme kararı, kesinleşmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; Mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin esasa ilişkin nedenle mi, yoksa yetkisizlik sebebiyle mi reddine karar verildiği noktasındadır.
Bilindiği üzere, haczolunacak mallar başka yerde ise haciz talebini alan takibin yapıldığı icra dairesi, haczin yapılmasını malların bulunduğu yerin icra dairesinden ister. Bu halde hacizle ilgili şikayetler, istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu tetkik merciince çözümlenir. ( İİK.m.79 )
Somut olayda asıl takibin yapıldığı İstanbul İcra Dairesinin talimatı üzerine, Üsküdar 4.İcra Müdürlüğü’nce borçlunun müşteki Kooperatifteki hak ve hisseleri üzerine haciz şerhi konulmuş; Kooperatif vekili talimat icra dairesinin bağlı bulunduğu Üsküdar 1.İcra Mahkemesinden, uygulanan haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
İcra Mahkemesi, haciz talimatını uygulayan Üsküdar 4.İcra Dairesi’nin, borçluya düşecek tasfiye payının veya ferdi mülkiyet konusu bağımsız bölümün haczine ilişkin işleminin kanuna uygun olduğu, gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir.
Görüldüğü üzere, Üsküdar 1.İcra Mahkemesince, talimat icra dairesinin bağlı bulunduğu mahkeme olarak yetkili bulunduğu benimsenip, haczedilmezlik şikayetinin esasının incelendiği kuşku ve duraksamadan uzaktır.
Hits: 16909