İŞ SAHİBİ İNŞAAT SÖZLEŞMESİNİ GERİYE ETKİLİ OLARAK BOZDUĞUNDA, YÜKLENİCİYE, YAPTIĞI KISIMLA ORANTILI BİR PAY VERİLEBİLİR Mİ?
~ 30.05.2018 ~
Kusuru ile borçlu direnimine düşen yüklenicinin, arsa payı karşılığında kat yapımı sözleşmesinin bozulmasına neden olması durumunda, sözleşme ilişkisi önceye etkili olarak ortadan kalkıp kalkar mı?
Borçlar Yasasının genel hükümlerinde yer alan ve tam iki yanlı sözleşmelerde borçlu direniminin sonuçlarını belirleyen TBK. md. 123-125, ilke olarak eser sözleşmelerinde de uygulanır. Borçlunun direnimi nedeniyle TBK. md. 123’e dayanılarak sözleşmenin bozulması, ani edimli sözleşmelerde, ilişkinin geçmişi kapsar biçimde çözülmesi sonucunu doğurmasına karşın, sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerde, eski duruma getirmeyi amaçlayan dönme hakkı kullanılamayacak, ancak ileriye etkili bozma ( ya da bozmanın bildirilmesi) söz konusu olabilecektir[1].
Eser sözleşmesinin belirleyici öğesi,bir işin görülmesi değil, bir iş sonucunun meydana getirilmesi olduğu için bu sözleşme, İş - hizmet sözleşmesinden farklı olarak, sürekli sözleşme niteliğinde sayılmamakla birlikte, sürekli edim eylemleri ile eseri yaratacak borçlu açısından bakıldığında, çoğu zaman sürekli sözleşme ilişkilerine özgü kuralların gözönünde tutulması gerekir
[2].
Borçlar Yasası, teslim zamanı gelmeden iş sahibinin erken fesih hakkının kapsam ve koşullarını düzenlemiş, fakat teslim borcunun belirlenen zamanda yerine getirilmesi hali için özel bir hüküm öngörmemiş, çözümü genel hükümlere bırakmıştır. Öyle ise, borçlu direnimini düzenleyen 123-125 kapsamı içinde olaya çözüm getirmek gerekir. Koşulları doğmuşsa maddede düzenlenen 3 seçimlik haktan biri kullanılabilecektir.
İş sahibinin dönme hakkını kullandığı durumlarda bunun geriye etkili olup olmadığını saptamak için ise borç ilişkisinin niteliğine ve somut olayın özelliğine bakılacaktır. Eser sözleşmelerinde, Sürekli - geçici karmaşığı bir sözleşme ilişkisi niteliği bulunduğu kabul edildiğine göre, somut olay adaleti gerektirdiğinde ya da yüklenicinin korunmaya hiç layık olmadığı durumlarda hakkaniyete ve eser sözleşmesinin kurallarına göre nedensiz zenginleşme hukuku çerçevesinde bir çözümün uygun ve gerekli olduğu kabul edilmelidir.
TBK. md. 473/I’e göre yüklenici işe zamanında başlamaz veya sözleşme koşullarına aykırı olarak işi geciktirir veya kusuru olmaksızın veya iş sahibinin kusuru olmaksızın meydana gelen bu gecikme bütün tahminlere göre yüklenicinin işi belirli zamanda bitirmesine olanak vermeyecek ölçüde olursa, iş sahibi teslim için belirlenen zamanı beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir. Bu durumda yüklenicinin kusurlu olup olmadığına dahi bakılmaksızın sözleşmenin geçmişi kapsar biçimde çözülmesi gerekmektedir
[3].
Görülüyor ki yasa hükmü, sözleşmeye aykırı olarak işi geciktiren ya da tamamlamayan yüklenicinin iş sahibinin dönme bildirimine kadar yaptığı kısımla orantılı bir ücret ( kâr ) alamamasını öngörmektedir. Bu itibarla teslim zamanının geçmesine karşın borcun yerine getirilmemesi halinde yapılan uyarı ve ayrıca verilen uygun önel sonunda da eser tamamlanmamış ise ve borçlu da bu gecikmede kusuru bulunmadığını kanıtlayamamışsa, yaptığı kısım için orantılı bir pay ve kâr alamamasında adalete aykırı bir yön yoktur.
TBK.nun 486. maddesi, yüklenicinin ölümü ya da kasdı olmaksızın işi bitirmekten aciz kalması durumunda onun mirasçılarının veya kendisinin orantılı ücret isteyebileceğini öngörmektedir. Eğer işi yarıda bıraktığı için sözleşmesi bozulan kusurlu yükleniciye de orantılı ücret verilirse, işi kusuru yüzünden, hatta bazen keyfi olarak bitirmeyenle, kusuru olmadan bitiremeyen yüklenici, aynı işleme tabi tutulmuş olacaktır ki, bu durumda TBK. 486. madde hükmü anlamını yitirecektir.
İş sahibinin şahsını veya riziko alanını ilgilendiren olanaksızlık nedeniyle eserin tamamlanmaması durumunda TBK. 485. maddesi yükleniciye tam kâr değil, uygun bir karşılık ödenmesini, ancak iş sahibinin kusuru halinde tam kârın ödenmesini öngörmektedir.
Yaklaşık bir ücretle yapılan inşaatta keşif bedelinin aşırı derece aşılması durumunda ise TBK. 482/II. maddesi iş sahibine ( tam kârını değil ) yapılan kısmı hakkaniyet çerçevesinde düzenleyerek sözleşmeyi bozma yetkisi vermektedir.
Götürü ücretle yapılan inşaatta olağanüstü haller nedeniyle işin tamamlanmasının aşırı derecede güçleşmiş olması durumunda da hakkaniyete uygun bir tazminatı düzenlediği kabul edilmektedir
[4].
Fesih bildiriminin yalnızca ileriye mi etkili olacağı, yoksa geçmişi de kapsar biçimde dönme niteliğinde mi olması gerektiği, her somut olayın özelliğine bakılarak saptanırken, fesih sonucu ortaya çıkacak durumları da gözden uzak tutmamak gerekir. İşi kusuru ile yarıda terk eden ya da sürüncemede bırakan yükleniciye, yaptığı kısımla orantılı bir pay verilmesi halinde, yüklenici taşınmazın paydaşı olacaktır ki, bu durumda yarım kalan işlerin kim tarafından nasıl tamamlanacağı sorunu ortaya çıkacaktır. Kat Mülkiyeti Yasasına göre anataşınmazın tamamı bitirilmeden kat mülkiyeti kurulamayacağından ve iskan izni alınamayacağından iş sahibinin yalnız kendisine kalacak daireleri bir başkasına yaptırması mümkün değildir. Sözleşmeye göre yükleniciye kalacak bağımsız bölümleri de yaptırmak zorunda kalacak olan iş sahibini, peşinen böyle bir külfete katlanmak zorunda bırakmak, adil bir çözüm olmayacaktır. Bu harcamalarını, daha sonra yükleniciye tazmin ettirmesi ve gecikme tazminatı alması olanağı ise, haksızlığı giderecek bir neden değildir. İşi kusuru ile yarıda bırakan yüklenici hem yaptığı işle orantılı kârını almış, hem de işin bizzat iş sahibi tarafından tamamlanmasının sonuçlarından yararlanmış olacaktır. Ayrıca kusurlu yükleniciye böyle bir olanağın tanınması, işin kârlı kısımlarını yapıp, istediği zaman eseri yarıda bırakmak gibi kendi kusurundan yararlanmak olanağı da doğurur
[5].
[1] Rona Serozan, Sözleşmeden Dönme, İstanbul 1975, sayfa 81, 88, 178, 603; Kenan Tunçomağ,Türk Borçlar Hukuku- I. Cilt, Genel Hükümler, 6. Bası, İstanbul 1976, sayfa 1158/9, 1060; Von Tuhr, Borçlar Hukuku, sayfa 688 – 690.
[2] Serozan, 171 - 173, 184; İsmet Sungurbey,Medeni Hukuk Sorunları, C. 4,İstanbul 1980, sayfa 466, 471, 473; Özer Seliçi,İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Sorumluluğu, İstanbul 1978, sayfa 77, 78.
[3] Haluk Tandoğan, Özel Borç İlişkileri Cilt 2, sayfa 47; İsmet Sungurbey, Yasa Hukuk Dergisi, şubat 1982, sayfa 175, 176; Serozan,330; Seliçi, 78.
[4] Hasan Erman,İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, BK. 365/2, İstanbul 1979 - Sh. 113.
[5] HGK. 6.10.1982, 356/817.
Hits: 14121