KİTAP
İnşaat Hukuku Kitabı

DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN DAYANAĞI YASA KURALININ ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLMESİ

~ 28.04.2010 ~

DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN DAYANAĞI YASA KURALININ ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLMESİ

(İDDGK. 9.7.2009, 2009/549)

Dava; 21.6.2005 günlü, 25852 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin 4., 5/3., 6/1., 7., 8., 9/4,5., 17., 18., 19., 20/2,3,4.,21., 22., 23., 25/4., 26., 28., 29., 31., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40., 41., 42., 44., 45., 47., 48., 49., 50., 51., 52., 53., 54., 55., 56., 57., 58., 59., 60., 61., 64., 65., 66., 67., 69., 70., 71., 77/3,5., 78/1., 80., 81., 85., 86., 87., 88., 89., 90. ve Geçici 1. maddelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.

Danıştay Sekizinci ve Altıncı Daireleri Müşterek Kurulu’nun 10.2.2009 günlü, E:2008/6285 sayılı kararıyla; dava konusu Yönetmeliğin dayanağını oluşturan 3213 sayılı Maden Kanunu’nun değişik 7. maddesinin 1. fıkrasının Anayasa Mahkemesi’nin 15.1.2009 günlü, E:2004/70, K:2009/7 sayılı kararıyla iptal edildiği ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği; Anayasa Mahkemesi’nin değinilen kararı karşısında dava konusu Yönetmeliğin yasal dayanağını yitirdiğinin açık bulunduğu; Anayasa Mahkemesi’nin dava konusu Yönetmeliğin yasal dayanağını oluşturan 3213 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ilk fıkrasına ilişkin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermesinin Yönetmeliği hukuka uygun hale getirmediği; çünkü, iptal edilen 3213 sayılı kanunun maddesinin ilk fıkrasında sayılan alanlarda yapılacak maden arama ve işletme faaliyetlerinin neden olabileceği zararlar ile bu alanların geri kazanılmasının olanaksızlaşmasının Anayasa ve bu alanlara ilişkin özel düzenlemeler ile Anayasanın 90. maddesine göre onaylanmış çevrenin korunmasına ilişkin uluslararası andlaşmaların ihlali anlamına geleceği; diğer taraftan Yönetmeliğin dava konusu edilen maddelerinde maden arama faaliyetlerini çevresel etki değerlendirmesine tabi tutmamanın yasal gerekçesini 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun değişik 10. maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükmün oluşturduğu; ancak değinilen fıkranın da Anayasa Mahkemesinin 15.1.2009 günlü, E:2006/99, K:2009/9 sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği; bu durumda, Yönetmeliğin uygulanması durumunda maden arama faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesine tabi olmadan yapılacak olmasının da Anayasa ve yasalar ile uluslararası sözleşmelere aykırı sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

Davalı idareler, anılan karara itiraz etmekte ve kararın kaldırılmasını istemektedirler.

Dava konusu, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 7. maddesinin birinci fıkrasında yer alan;

“Orman, muhafaza orman, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askeri yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlarda madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesi, gayri sıhhi müesseseler ile ilgili hususlar dâhil hangi esaslara göre yürütüleceği ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.” düzenlemesine dayanılarak yürürlüğe konulmuştur.

Anılan Yasa hükmünün ise Anayasa Mahkemesinin ( 1 1.6.2009 günlü,, 27255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ) 15.1.2009 günlü, E:2004/70, K:2009/7 sayılı kararıyla; 3213 sayılı Yasa’nın 7. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yerlerdeki madencilik faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin esasların yasada düzenlenmesi gerekirken iptali istenen kural ile bu hususlara ilişkin düzenlemenin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmasının Anayasanın 2., 43., 63. ve 168. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve iptal nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine hükmedilmiştir.

Diğer taraftan yine Maden Yasası’nın 7. maddesinin birinci fıkrasında sayılan yerlerde yapılacak madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesinden muaf olarak yürütülmesinin dayanağını oluşturan 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 5491 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.” hükmü, Anayasa Mahkemesi’nin ( 8.7.2009 günlü, 27282 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ) 15.1.2009 günlü, E:2006/99, K:2009/9 sayılı kararıyla;

“... Günümüzde çevrenin kirlendikten veya bozulduktan sonra eski hale getirilmesinin çok külfetli olması, hatta kimi durumlarda olanaksız bulunması nedeniyle, kirlenen çevreyi temizleme veya bozulan çevreyi onarma yerine, olumsuz etkileri baştan önlemenin yöntemleri aranmaktadır. ÇED, kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin, doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerden birisidir. ÇED ile korunmaya çalışılan temel unsur, çevre ve bu çevre içerisindeki varlıklardır.

ÇED kapsamı dışında tutulan arama faaliyetlerinin, biyolojik çeşitlilik üzerinde ya da doğada değişiklikler meydana getirilebileceği, bu değişikliklerin uzun dönemli etkilerinin olabileceği, bu nedenle çevre için riskler taşıdığı açıktır. Bu açıdan kural kapsamındaki arama faaliyetinde, mevcut risklerin ortadan kaldırılabilmesi ve önlenebilmesi için ÇED’in öngörülmesi, Anayasanın 56. maddesinde Devlete verilen çevrenin korunması yükümlülüğünün bir gereğidir.“

gerekçesine yer verilerek değinilen kuralın Anayasa’nın 56. maddesine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmiş ve yine iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine hükmedilmiştir.

Anayasa’nın 153.maddesinin üçüncü fıkrası “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.”; dördüncü fıkrası “iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.”; beşinci fıkrası ise, “İptal kararları geriye yürümez.” kuralını taşımaktadır. Anayasa Mahkemesince bir yasanın veya KHK’nin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Bir başka anlatımla, Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup her durumda yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz. Anayasa Mahkemesince iptal kararının yürürlüğe girmesi için verilen sürenin, Mahkemenin iptal kararının gerekçesiyle birlikte dikkate alınması ve yorumlanması gerekmektedir.

Öte yandan, Anayasa’nın 153.maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa’nın 152.maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” ( itiraz ) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasa’nın, itiraz yoluna başvurulan kanun ya da KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi halinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret edilen 152. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki kural da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, olayımızda olduğu gibi, hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır. Aksi halde Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının uygulama tarihinin yukarıda belirtilen amaçla ayrıca belirlenmesi halinde iptal edilen yasa kuralının uygulanmasının sürdürülmesi nedeniyle bu uygulamaya karşı dava yoluna başvuracakların iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanamayacaklarının kabulü; bir yandan dava yoluna başvuran herkes için Anayasa ile tanınmış olan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hale getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması, öte yandan Anayasa’ya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki bu durumun Anayasanın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.

Kaldı ki, bir düzenleyici işlemin dayanağı yasa kuralının, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi halinde, bu düzenleyici işlem bir idari davaya konu edilmemiş olsa bile, iptal kararından etkileneceği öğretide kabul edilmektedir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararlarının gerekçesi karşısında; esasları yasada belirlenmeyen bir faaliyeti Yönetmelikle düzenleyen, ayrıca bu faaliyetin ÇED belgesi aranmadan sürdürülmesine olanak sağlayan dava konusu Yönetmeliğin hukuksal dayanaktan yoksun kaldığı açıktır

 

Hits: 3513

YÖNETSEL YARGI

İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASI MANEVİ ZARARLARA NEDEN OLABİLİR
 ( Nişasta Fabrikası Kurulmasına İlişkin Başbakanlık Planlama Kurulu Kararının ve İl Mahalli Çevre Kurulu Kararlarının da İptal Edildiği - Kararların Uygulanması ...
İDARİ İŞLEMİN "YOK" SAYILACAK KADAR HUKUKA AYKIRI OLMASI
      Fevkalade ağır ve apaçık hukuka aykırılıklar veya çok bariz, çok ağır ve vahim sakatlıkların işlemi yokluk ile malul bıraktığı bir ortak ...
İDARENİN HATALI YAPTIĞI ÖDEMEYİ GERİ İSTEMESİ
 Hatalı ödemelerle ilgili Danıştay’ın 22.12.1973 ve Yargıtay’ın 27.1.1973 tarihli içtihadı birleştirme kararla incelendiğinde; idarenin yaptığı hatalı ...
İDARİ İŞLEM-İDARİ İŞLEMİN İPTALİ
  İptal davası, hukuk devleti ilkesinin geçerli olduğu bir sistemde idarenin hukuka uygunluğunu sağlayan en önemli yoldur. İptal davası ancak bir idari işlemin hukuka ...
İDARİ İŞLEMİN GERİ ALINMASI-DÜZELTİLMESİ-KAZANILMIŞ HAK OLGUSU
                         İdareye bir süre ile sınırlı olmaksızın tasarrufunu her zaman geri alma olanağı tanınacak ...
Avukatlık Ücret Tarifesinin 12/2 maddesinin İptali İstemi
 DANIŞTAY (…) DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA     Yürütmenin Durdurulması Taleplidir.     D A V A C ...
İDARENİN HATALI İŞLEMİNE DAYANARAK ÖDEDİĞİ MEBLAĞIN İSTİRDADINA, BİR MAHKEME KARARINA LÜZUM OLMADAN KARAR VEREBİLMESİ
Dava; Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı'nda Uzman olarak görev yapan davacıya 29.11.2005-14.1.2009 tarihleri arasında yersiz ödendiği tespit edilen denetim tazminatı ...
TABİPLERİN REKLAM YASAĞI
Dava, davacı şirkete 4077 sayılı Yasa uyarınca 37.964,16 YTL idari para cezası verilmesine ilişkin 14.8.2001 tarih ve 71 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Ankara 9. ...
İLAÇ SALINIMI STENT BEDELİNİN ÖDENMEMESİ
İLAÇ SALINIMI STENT BEDELİNİN ÖDENMEMESİ (İDDGK. 18.9.2008, 2008/851) Dava, Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Genel Cerrahi Klinik Şefi olarak görev yapan ...
MÜSTAFİ SAYILMA İŞLEMİ - SAĞLIK RAPORU - KABUL EDİLEBİLİR MAZERET
MÜSTAFİ SAYILMA İŞLEMİ - SAĞLIK RAPORU - KABUL EDİLEBİLİR MAZERET (İDDGK. 17.10.2008, 2156/1787) Dava, davacının 657 sayılı Yasa'nın 94. maddesi uyarınca memuriyetten ...
DÜZENLEYİCİ İŞLEMLER - KAZANILMIŞ HAK
DÜZENLEYİCİ İŞLEMLER - KAZANILMIŞ HAK (İDDGK. 23.10.2008, 1988/1826) Dava; Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencileri olan davacılar tarafından 1.2.1989 tarih ve 20067 ...
MAZBUT VAKIF SAYILMA - CEMAAT VAKIFLARI -
MAZBUT VAKIF SAYILMA - CEMAAT VAKIFLARI - CEMAAT VAKFININ YETİMHANESİNİN KAPATILMASI (İDDGK. 4.12.2008, 99/2201) Dava, Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi'nin ...
SÖZLÜ SINAV - SINAV ÖNCESİNDE SORULARIN VE YANITLARININ HAZIRLANMAMIŞ OLMASI
SÖZLÜ SINAV - SINAV ÖNCESİNDE SORULARIN VE YANITLARININ HAZIRLANMAMIŞ OLMASI (İDDGK. 13.11.2008, 2008/774) Davacının kaymakam adaylığı sözlü sınavında ...
BAZ İSTASYONLARI-ELEKTROMANYETİK ALAN ŞİDDETİ LİMİT DEĞERLERİNİN BELİRLENMESİ ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ VE DENETLENMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK
BAZ İSTASYONLARI-ELEKTROMANYETİK ALAN ŞİDDETİ LİMİT DEĞERLERİNİN BELİRLENMESİ ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ VE DENETLENMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK (İDDGK. 18.12.2008, ...
BLOK SATIŞ YOLUYLA SATIŞIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ
 BLOK SATIŞ YOLUYLA SATIŞIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ (İDDGK. 25.12.2008, 770/2337) Dava, P. P. Holding A.Ş.'nin %51 oranındaki kamu hissesinin satış yöntemiyle ...
HAKİM DURUMUN KÖTÜYE KULLANILMASI
HAKİM DURUMUN KÖTÜYE KULLANILMASI (İDDGK. 16.4.2009, 3278/1095) Dava, Türkiye Denizcilik işletmeleri A.Ş. ( TDİ )'nin feribot taşımacılığı yaptığı ...
DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN DAYANAĞI YASA KURALININ ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLMESİ
DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN DAYANAĞI YASA KURALININ ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLMESİ (İDDGK. 9.7.2009, 2009/549) Dava; 21.6.2005 günlü, 25852 sayılı Resmi Gazete’de ...
KİŞİLERİN SERBEST DİŞ HEKİMİNE SEVKİ
KİŞİLERİN SERBEST DİŞ HEKİMİNE SEVKİ (10. D. 8.2.2010, 2009/11954)   Dava, diş tedavisine ilişkin 07.09.2009 tarih ve 2009/110 sayılı Genelgenin 1- ( a ) maddesinin birinci ...
YASAMA YETKİSİNİN DEVRİ NİTELİĞİ TAŞIYAN YÖNETMELİK
YASAMA YETKİSİNİN DEVRİ NİTELİĞİ TAŞIYAN YÖNETMELİK (10. D. 20.11.2009, 2009/14562) Dava, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı ...
TABİATI KORUMA ALANI OLARAK KORUNAN YER
TABİATI KORUMA ALANI OLARAK KORUNAN YER (10. D. 16.10.2009, 2009/1713) Dava; 6.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 3. maddesi ...
ÖRTÜLÜ REKLAM YAPILMASI
ÖRTÜLÜ REKLAM YAPILMASI (10. D. 27.3.2009,  3169/2343) Dava, davacı şirkete ait televizyon kanalında 18.10.2004 tarihinde yayınlanan “Murat Birsel ile ...
MÜBADİL RUMLARIN TÜRKİYE'DE BIRAKTIKLARI TAŞINMAZLAR
MÜBADİL RUMLARIN TÜRKİYE'DE BIRAKTIKLARI TAŞINMAZLAR (10. D. 21.1.2009, 7402/44) Dava, İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, ... Köyü, ... ...
TÜRK VATANDAŞLIĞININ KAZANILMASI
TÜRK VATANDAŞLIĞININ KAZANILMASI (10. D. 31.12.2008, 6371/9627) Dava, davacının yeniden Türk vatandaşlığına alınmasına ilişkin 02.07.2001 tarih ve 2001/2750 sayılı Bakanlar ...
MEZARLIK DIŞINA GÖMÜLEN CENAZE
MEZARLIK DIŞINA GÖMÜLEN CENAZE (10. D. 27.10.2008, 4375/7143) 3998 sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkında Kanunda, Devlet mezarlığı, Vakıflar Genel ...
TOPLUMUN GENEL YARARINA YÖNELİK OLAYLARDA UĞRANILAN ÖZEL ZARARLARIN TAZMİNİ
TOPLUMUN GENEL YARARINA YÖNELİK OLAYLARDA UĞRANILAN ÖZEL ZARARLARIN TAZMİNİ (10. D. 16.10.2008, 5777/6696) Dava; davacının sarımsak ve buğday ektiği araziye, davalı idarenin ...
TELEKOMÜNİKASYON YOLUYLA İLETİŞİMİN DENETLENMESİ
TELEKOMÜNİKASYON YOLUYLA İLETİŞİMİN DENETLENMESİ (10. D. 14.10.2008, 2007/2795) Dava, 14.2.2007 tarih ve 26434 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanununda ...
iDARE HUKUKUNDA KAZANILMIŞ HAK KAVRAMI VE UYGULAMASI
İDARE HUKUKUNDA KAZANILMIŞ HAK KAVRAMI VE UYGULAMASI Dr.Erol ALPAR Hakim Tuğgeneral PLAN GİRİŞ   I. BÖLÜM ÖZELLİKLERİ İLE BİRLİKTE KAZANILMIŞ HAK ...
İDARİ DAVALAR
İDARİ DAVALAR   İdari davalar, idarenin idare hukuku alanındaki işleyişiyle ilgili davalardır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava ...
İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU
     Kanun Numarası: 2577     Kabul Tarihi: 06/01/1982     Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 20/01/1982     Yayımlandığı ...
DANIŞTAY KANUNU
    Kanun Numarası: 2575     Kabul Tarihi: 06/01/1982     Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 20/01/1982     Yayımladığı Resmi ...