3998 sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkında Kanunda, Devlet mezarlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü yönetimindeki tarihi mezarlıklar ile şehitlikler ve cemaatlere ait özel statüsü bulunan mezarlıklar hariç, umumi mezarlıkların mülkiyeti belediye bulunan yerlerde belediyelere, köylerde köy tüzelkişiliklerine ait olduğu, bu yerlerin satılamayacağı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yolu ile iktisap edilemeyeceği, belediyeler ile köy muhtarlıklarının, mezarlıkların etrafını duvarla çevirmek, ağaçlandırıp çiçeklendirmek ve gerekli her türlü bakım ve onarımı yaparak korumak zorunda oldukları belirtilmiştir.
1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununun 211. maddesinde, mezarlık ittihaz olunan yerlerden başka yerlere ölü defninin yasak olduğu, fevkalade hallerde ve sıhhi mahzur mevcut olmadığı takdirde Bakanlar Kurulu kararıyla muayyen ve malum mezarlıklar haricinde ölü defnine müsaade edileceği belirtilmiş; 212. maddesinde; "Her şehir ve kasaba belediyesi şehir ve kasabanın haricinde ve meskenlerden kafi miktar uzakta olmak üzere şehir ve kasabanın nüfusuna ve senelik vefiyatı umumiyesine nisbetle lazım gelen bir veya müteaddit mezarlık mahalli tesisine mecburdur. Mezarlık olmak üzere intihap edilecek mahallerin toprağı, vasıfları ve civarındaki meskenler veya su menbaları için sıhhi bir mahzur bulunup bulunmadığı ve mesahai sathiyesinin kifayeti sıhhiye memurlarınca tayin olunur. Bu mezarlıkların tanzim ve iyi bir halde muhafazası mahalli belediyelerine aittir. Mezarlıkların etrafı behemehal duvarlarla tahdit edilir." kuralı; 213. maddesinde ise, "Köyler için tesis edilecek mezarlık mahalleri bu köylerin merbut olduğu kaza kaymakamlarınca Hükümet tabiplerinin mutalaası alınarak tayin olunur. Mütaaddit ve yekdiğerine mücavir köyler için bir mezarlık mahalli tesis olunabilir. Köy mezarlıklarının iyi halde muhafazaları ihtiyar heyetlerine aittir." düzenlemesi yer almıştır.
Aynı Yasanın 214. maddesinde, fenni şartları ve vasıfları haiz olmayan ve sıhhi mahzurları görülen mevcut mezarlıkların hali üzerine terk olunarak yeni mezarlıklar ihdas ve tesis edileceği, 215. maddesinde de, bu kanunun tarifi dahilinde defin ruhsatiyesi alınmadıkça ve ibraz olunmadıkça hiç bir cenazenin defninin caiz olmadığı belirtilmiştir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden, ölü definlerinin mezarlık olarak belirlenen yerlere yapılacağı, mezarlık harici yerlere defnin yasak olduğu, köyler için mezarlık yeri belirleme görevinin kaymakamlıklara ait bulunduğu, ancak olağanüstü hallerde ve sağlık açısından sakınca bulunmadığı durumlarda belirli şartlarda mezarlıklar harici yerlere Bakanlar Kurulunca defne izin verilebileceği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta da, davacının 17.1.2005 tarihinde ölen ve Kastamonu İli, Araç İlçesi, ... Köyünde mezarlık yeri olarak belirlenmemiş tarla kenarına defnedilen babasının mezarını köy camiinin kenarında bulunan ve köy mezarlığı olarak bilinen yere nakletmek istediği, sağlık açısından mezarın naklinde sakınca olmadığı konusunda 27.1.2005 tarihli rapor düzenlendiği, Araç Kaymakamlığınca, önce 28.1.2005 tarihli işlemle defne izin verilmişken sonra 31.1.2005 tarihli dava konusu izin vermeme işleminin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, köyler için mezarlık yeri belirleme görevinin yasalarla kaymakamlıklara verilmiş olması ve mezarlık olarak belirlenmiş yerler haricindeki yerlere ölü definlerinin yasak olması karşısında, daha önceden defnedilmiş mezarların bulunduğu ve köy mezarlığı olarak bilinen yere mezarın nakli gerekirken, mezarlık olarak belirlenmemiş bir alanda bulunan davacının babasına ait mezarın nakline izin verilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.